Haberi biliyorsunuz...
Ama ben bir okuyucumuzun konuyu ağzından duyurayım: 'İstanbul- Ankara uçuşunu yapmakta olan TK2108 sefer sayılı Boeing 777-300 uçağımız pist başı için taksi yaparken büyük bir gürültüyle sarsıldı. Sağ kanadımız pist kenarındaki bir kuleye çarpmış. Büyük hasar var. Hayatımda böyle bir şeye şahit olmadım. Uçak değiştiriyoruz...'
Korkanları, ayılıp bayılanları düşünün. Bunlara ek olarak, uçaktaki büyük masrafı, yani zararı da...
İnsanlarımız bu tür olaylara bir şekilde alışık. Ölümlü uçak, tren, hızlı tren kazalarını ve sonunda bakanların, genel müdürlerin söylediklerini de bir anımsayın?
'Alın yazısı' diyen de oluyor, işi 'Allah'a bağlayan ya da havale edenler de...
Pilota ya da kaptanlara ne diyeceğimi bilemiyorum. Ya kuledekilere...
Aklımdan geçeni söyleyeyim: Ehil olmalarından şüpheliyim...
Neden mi?
Bir süre önce bir uzmanın yazısını okumuştum. Bilmem kaç yıllık tecrübe lazım, liyakat lazım, şu lazım bu lazım. Ama nedense uzmanlaşanların çoğu emekli oldu ya da ayrıldı...
Yerlerine yeniler aldı. Artık bunların eğitimleri, bilgileri, tecrübeleri nedir?
İşte bunu bilemiyorum...
Resmi kurumlara kimler alınıyor?
Nasıl alınıyor?
Her halde kuralları vardır, yani torpil işlemiyordur değil mi?
Bazıları bunları bilmiyor herhalde, 'AKP'li torpilliler!' gibi bir laf ortaya atıyorlar. Özellikle işsizliğin patladığı bu zamanda. Kapanan işyerleri ve fabrikaları, çıkarılan işçileri bilmeyenimiz yok herhalde...

Şaka ile karışık

Girişimci Murat Şahin, 'Rekabet anlayışımızı yeniden tanımlamak' başlıklı bir yazıyı kaleme almış...
Oldukça uzun ve ilgi çekici. Bir kısmını, yani kısaltarak sizlerle paylaşayım: 'Rekabeti nasıl ele aldığımız ve bu konudaki kültürümüzü çok önemsiyorum. Bu konuda da köklü bir değişime ihtiyaç duyuluyor bence. Zira Türkiye'mizde rekabet hep daha ucuza satmak olarak ele alınıyor. Oysa bir gazlı içecek şirketi için artık rakip, ürünlerini satmak istediği hedef kitlenin parasına talip bir başka gazlı içecek şirketi değil de bir GSM operatörü oldu. Bu sebeple de en ucuz olmak ürünü satmanın ve daha önemlisi sağlıklı olarak ayakta kalabilmenin yolu değil. Üstelik rekabet alanına ülkeler de katıldı. Estonya 20 euroluk bir maliyetle hiç Estonya'ya gitmeden e-Estonya vatandaşı olabilmeyi ve Estonya merkezi bir şirket kurabilmeyi sağlıyor. Hiç ayak basmadığımız bir ülkede banka hesabımız, şirketimiz olabilir. Dijital nomadlar (Dijital yörükler) için dünyanın her yeri yaşam, çalışma alanı oldu.
Estonya bu plaftormda 2 milyon şirket kurulduğunda kendi vatandaşlarından bir daha vergi alma ihtiyacı duymayacakmış.

Yeni öğrendik

Dönem korumak yerine önünü açma ve başarı öykülerinin sayısını arttırma dönemi. Para ve girişimci güvenle büyüyeceği yerlere göç ediyor. Bizim ise bugüne kadar örneklerimiz ne yazık ki biraz kötü. Tamam enflasyonla mücadele edebilmek ve halka seçenek sunmak için 1950'lerde İsviçreli Migros ile İstanbul Belediyesi ortak marketçiliğe başlamış. Sonra 1990'ların başında Türkiye'nin ilk hipermarketi İstanbul Belediyesi ile Fransız Prisunic ortaklığı ile kurulmuş. Ya da başka bir sürü örnek var ancak şimdi İstanbul belediyemiz risk alıp kimsenin olmadığı bir alana emek ve para yatırımı yapan BiTaksi'ye rakip olmamalı.

Yandaş olmazsan

Belediye trafik teknolojileri geliştiren dünya devleri ile rakip, hadi bu alanda ülke menfaatlerini koruyor, bir sürü başlangıç aşaması girişimciye (örneğin Kaos) niye rakip? Biz 10 yıl kadar önce 'üç tekerlekli bisiklet taksi yapmak istiyoruz, bize izin verin demiştik. 'Olmaz bizim planlarımızda var' dediler hala yapılmadı. 'Bisiklet kiralayalım' dedik ona da 'olmaz' dediler.
Şimdi 20 milyonluk şehrin 3–5 noktasında bisiklet istasyonları göstermelik var. Belediye, kamu, otorite, hükümet varı yoğu ile ülkede yeri yabancı girişimlerin yeşermesi, büyümesine olanak sağlamalı. Tanıdığım bir aile o kadar korumacıydı ki, 6. sınıfa giden oğulları hiç trafik ışında kendi başına karşıdan karşıya geçmemişti. Bu tip korumacılık anlayışı bizi rekabet liginde yukarı götürmeyecektir.'

DİP EKSPRES

Vezneler hafta sonu da açık

Emlak, çevre temizlik ile ilan ve reklam vergilerini ödemek isteyen vatandaşlar için Konak ve Karşıyaka Belediyesi'nin tahsilat vezneleri hafta sonu da açık olacak.
Konak Belediyesi, vatandaşların 31 Mayıs Cuma günü mesai bitimiyle sona erecek ödeme zamanını kaçırmamaları ve son dönem yoğunluğunda mağdur olmamaları için 25 Mayıs Cumartesi ve 26 Mayıs Pazar günü, 09.00-16.00 saatleri arasında, Konak'ta bulunan Mali Hizmetler binası ile Gültepe Semt Merkezi içindeki veznelerini açık tutacak.
Benzer çalışmanın birçok belediye tarafından uygulanması bekleniyor.