Ağzı olan konuşuyor. Bir partinin il başkanı “Altın madeni protestolarının arkasında Alman dernekleri var” diyerek “Protesto etmek, Almanlara destek olmaktır” demeye getiriyor. Bir yazarımsı doğa talanına karşı çıkan halk için “Çevre için hareket etseler. Dış merkezlerin piyonu olmasalar... Hepsine canım kurban” diye buyuruyor. Bununla da yetinmeyip “Bu gösterileri organize eden medya grupları Amerika'yı Türkiye'ye karşı kışkırtan medya grupları” “Bu medya grupları Trump'tan bile daha Amerikancı” diyerek doğa katliamına “dur” diyen halkı da Amerikancı yapıveriyor. İşin komiği tüm bu satırları 6. filo geldiğinde şükür namazı kılan cenahın gazetesinde yazıyor. Ağzı olan konuşuyor, parayı veren düdüğü çalıyor.

Kaz Dağları'nda yaşanan protestolar, Bergama halkının yıllarca yürüttüğü direnişi akıllara getirdi. “Köyümüzde altın madeni istemiyoruz!” dedikleri için görmedikleri zulüm kalmamıştı. Halk yine de elinden geleni ardına koymamıştı. Bir yandan hukuki süreçleri devam ederken bir yandan da Türkiye'nin pek de alışık olmadığı yöntemlerle seslerini duyurmaya çalışmışlardı. Köylüler ilk kez jandarma ile karşı karşıya gelmişlerdi. Yıllarca ezilmiş, hor görülmüş, ikinci sınıf muamelesi görmüş köylü kadınlar direnişle tanışmış ve çehreleri değişmişti. “Sesimi çıkarmayı öğrendim, korkmamayı...” diyordu bir tanesi. Erkekleri de değişmişti elbet. Çizgili pijamaları, yarı çıplak halde eylem yapacak özgüvene sahiptiler. Kadını, erkeği, yaşlısı, genci... Kendilerini, o zamanki adıyla Boğaz Köprüsü'ne zincirleyecek, yolu iki saat kapatacak kadar direngenlerdi. Direniş onlara çok şey öğretmiş ve hayatlarını değiştirmişti. 2017' nin haziran ayında çıkan bir haber ise köylülerin azimli direnişinin arkasında FETÖ olduğunu söylüyordu. Yani köylüler de 2017 yılında hangi terör örgütüne mensup olduklarını öğrenmişlerdi. Hiçbir çevreci eylem terör örgütsüz olamazdı, böylelikle bir eksik daha tamamlanmıştı. 

Ya ODTÜ'lü gençler? Onlar da terör örgütü yaftasından nasibini almadı mı? Okulun içinde yurt olmasın, ağaçlar kesilmesin diye uğraş vermişlerdi. Sanki Türkiye'de yaşanan herşeye tepki vermesi gereken kurummuş gibi “PKK ormanı yakarken ses çıkarmadı onlar!” diyerek ODTÜ' lü gençleri PKK ile bağdaştırdı, iktidarın kuyrukçusu konumuna gelmiş sözde sol bir siyasi partinin gazetemsinde yazan yazarımsı. Neyse çevreci çocuklar da kendilerine düşen terör örgütünden nasiplerini almışlardı.

Terör örgütlerinin ve dış mihrakların en kapsamlı müdahil oldukları ise tabii ki Gezi Direnişi'ydi. “İlk üç günü ben de destek verdim”cileri bir kenara ayırarak söylemek lazım. Onlar kendilerine ait terör örgütlerini veya dış mihrak gruplarını arayıp kendileri bulacaklar artık. Diğerleri içinse seçenek çok. Bu işi organize ettiği söylenmiş olanlardan hatırladıklarım FETÖ, PKK, TKP/ML, MLKP, DHKP-C, MKP, PŞK ve bir sürü harf kombinasyonu terör örgütleriyle CİA, MOSSAD, FSB, MI6, MSS, RAW, DOSE, BND gizli servisleri. Aklımızla dalga geçiyorlar. Biri sol kolunu havaya kaldırmış, diğeri bozkurt işareti yapan iki gencin kol kola girmesini “Pakistan Gizli Servisi ISI organize etmiş olabilir” diyorlar. Biraz da çuvaldızı kendinize batırın beyler.

Biraz düşünün ama işinize geldiği gibi değil!

Halbuki biraz düşünseniz, savaş tarihinden, düşmanlık tarihinden çıkıp halkın tarihine, kültürüne kulak verseniz, göz ucuyla okusanız anlayacaksınız. Bu halkın kutsalına birazcık önem verseniz “Ağaç kutu”nu görüvereceksiniz. Allah'tan istediğine çaputlar bağlayarak ağacı aracı kıldığını fark edeceksiniz. Güneşten, yağmurdan, yıldırımdan, fırtınadan korunmak için ona sığındığını, tabaktaki aşını, çocuğunun okul harçlığını, evin rızkını onunla sağladığını, onun sayesinde nefes aldığını görmemek için kör, duymamak için sağır, anlamamak için aklen kıt olmak gerekir. Halk için bu kadar değerli bir şey kıyıma uğrarken, halkın sokağa çıkması için terör örgütünün organizasyonuna ihtiyacı yoktur. 

O yüzden ya yönettiğiniz halkı bir terör örgütüne bağlamaya çalışmaktan, ya da yönetmeye çalışmaktan vazgeçin. Eğer "İlla bir terör eylemi görmek istiyorum" diyorsanız, benim baktığım yerden; yanan ormanları otellere imara açmak, ağaçları kesmek, dereleri kurutmak, toprağı zehirlemek sanki terör eylemiymiş gibi duruyor. Haberiniz olsun.