Göztepe, uzatmaların da bitmesine 3 dakika kala Gaziantep FK’dan yediği golle, galibiyeti kaçırdı. Karşılaşmada 2 gol atıldı ama bunun dışında da neler kaçtı neler. Her iki takım da taraftarını kahretti. Maça damgasını vuran isim ise Serdar Gürler oldu. Serdar özellikle son haftalardaki performansıyla milli takım için bile düşünülmeye başlanmıştı. Bu mücadeleye damgasını iyi oyunla değil, şaşılacak bir şekilde kaçırdığı gollerle vurdu. Defans arkasına çok güzel koşular yaptı, 2 kere Alpaslan, 1 kere de Soner ‘alda at’ dedi ama eski Göztepeli kaleci Günay’a takıldı. Günay gayet başarılı bir performans sergiledi, hakkını yiyemeyiz ama Serdar da buna oldukça çok katkıda bulundu. Kaleciyi çalımlayıp, boş kaleye atması onun için çocuk oyuncağı. Vurmayı tercih etti. Kaleci çıkıp, açıyı kapatmıştı. Gelişine vurup, ileriye çıkmış kalecinin üzerinden aşırtabilirdi, tutmayı denedi, ayağından fazla açtı. Kaçan gollerden giriş yaptım, devam edeyim. Gaziantep adına Kayode karşılaşmanın en net pozisyonunu yakaladı. Topu birdenbire önünde buldu. Beto’yu hazırlıksız yakaladı. Gol atması o kadar basit ki... Vurdu, ama Beto’nun hemen dibine. Yaşlı kurt bunu hiç yer mi?

***

Genel olarak dengeli bir mücadele izledik. İlk ve ikinci yarı başlarında, sarı kırmızılılar etkili pres ile rakibinin çıkmasını engelledi. Bu çok kısa sürdü. Uzun toplarla gol bulmaya çalıştı. Toplu hücuma çıktığı bazı durumlarda, konuk takımdan 3 kişi ileride kaldı. Kapılan topla bir kaç kez defansı eksik yakaladılar. Siyah kırmızılı takım da duran toplarla tehlike yaşattı genel olarak. Her iki gol de duran toptan, yapılan ortadan ve vurulan kafadan geldi. Defans oyuncularının hatası olarak da görebiliriz bu golleri. Fakat 90+2’de, galip durumdayken, arka direğe yapılan ortada Gaziantepli 2 oyuncunun da boş olması beraberliği getirdi. Göztepe için affedilebilecek bir hata değildi.

***
Ev sahibi takımda kimin ne yaptığına değinecek olursam, olumlu yönde öne çıkarabileceğim bir oyuncu bulamıyorum. Halil çok çalıştı ama bal yapmayan arı gibiydi. Yeni transfer Kamil Wilczek, sahada yoktu adeta. Beto’ya az iş düştü ama bildiğimiz çizgideydi. Alpaslan’ın kendi ceza alanı civarından rakip defans arkasına, Serdar’a 2 tane gollük pas attı. Ona da fazla iş düşmedi. Jerome 66’da girdi, 71’de gol attı.

***

Taraftar önce Serdar’ın kaçırdığı gollere, sonra da son dakikalarda yenen gole çok üzüldü. Tatsız bir akşam yaşadılar. Eminim ki, Serdar’ın uyumaya çalışırken, kaçırdığı goller aklına gelecek ve sürekli olarak kendisine ‘bunları nasıl kaçırdım?’ diye soracaktır birkaç gece. Kafasında o maçı tekrar tekrar oynayacaktır.

***
Maç öncesi stat etrafında tur attım. Bilmeyenlerin içeriye nereden gireceğini bulması biraz zor. Güvenlik görevlileri de stat hakkında hiçbir şey bilmiyor. Onlara sadece nere duracakları söyleniyor, başka bir bilgi verilmiyor. Yön tabelası da yok. Kapı önlerinde metrelerce kuyruk var. 10-15 değil, 100- 120 metre kadar. Tribüne rahat girmek için sanırım 1 saat öncesinde olmak gerekiyor. O kalabalıkta bir yerden bir yere gitmek için kuyruktakilerin arasından geçmek gerekiyor. Yürümesi bile mesele iken bir taraftar elinde bardak, kuyrukta çay içiyordu. Sanırım biri çarpmış ve üzerine dökülmüş. Kendi ve yanındakiler gülüşüyordu. Ben de yanından geçerken, kolu temas etti. Çayı yine döktü fakat yanında da küçük bir çocuk vardı. Üzerine döküldü mü bilmiyorum ama tepki vermedi hiç. Buradan çıkarılacak ders, kötü bir durumla karşılaşmamak için kalabalıkta kesinlikle bir şey içmeyin. İzlediğim en kötü Menemen Küme düşmemeye oynayan Osmanlıspor’la karşılaşan Ekol Göz Menemenspor, bu sezonun büyük ihtimalle en kötü futbolunu oynadı. Sahada hiç bir şey yapmadı, 2-0 kaybetti. Bu kadar kısır bir oyunu dünyanın en iyi takımına karşı bile oynamazsın. Hemen istatistiklerle destekleyeyim bunu. İki takım da 9 şut atmış, rakibi 6 isabet kaydetmişken, 1 tanesinde bile kaleyi bulamamış. 9 kornere karşılık sadece 1 tane atabilmiş. Peki, neler yaptı 90 dakika boyunca? Açıklaması basit ve çok kısa. Kale önüne kadar gitti, topu burada rakibine verdi. Pas hataları ve yanlış pas tercihleri pozisyon bulmasına engel oldu.

***

Eski hareketli takımı artık göremiyorum. Alberk Koç devre arası Çaykur Rizespor’a transfer oldu. Süper Lig’den bir takımın onu transfer etmesi boşuna değildi. Menemen’de çok iyi işler yaptı. Sol tarafta ileri geri dinamo gibi çalıştı. Hücum yönünün gelişmiş olması ile takıma çok katkı sağladı. Onun yokluğu aranıyor doğrusu. (O da Menemen’i arıyordur sanırım çünkü kadroya girebilmiş değil yeni ekibinde) Yeni transferlerden Rıdvan, Alberk gibi hızlı ve çevik bir oyuncu değil. Hücuma fazla katkısı olmuyor. Ercan sezonun ilk yarısında defansın ortasında oynamıştı. Şimdi gerçek yerinde, sol bekte.
O, bu maçta ileri geri çok koştu. Defansta kritik müdahalelerde bulundu ama ofansif olarak Alberk’in katkısına ulaşamadı. Aralarında hız ve çeviklik farkı çok var. Defansın yeterince katkı vermemesinin yanında Mustafa’nın eski formunda olmaması da eklendi. Bunun üzerine savaşçı Mehmet de yedekti.

***
37. dakikada Mustafa orta sahanın solundan topu aldı, orta yuvarlağa doğru paralel ilerledi. Hemen yakınında Tayfun vardı. Ona atmadı, en solda ve ileride olan Samed’i tercih etti. Samed topu aldı ama arkadan destek bekledi. Rakip defans yerini aldı, geç kalındı. Tayfun’a oynasa, önündeki boşluğa girecek, Samed de içeriye doğru koşacak, rakibi 2’ye 2 yakalayacaktı. Samed’in defans arkasına koşusu, Tayfun’un önüne atacağı pas, gol getirebilirdi. Bu da yanlış tercihe bir örnek oldu. 73. dakika... Hızlı hücuma çıkan Menemenspor’da Mehmet topu korner diye bıraktı. Hakem aut verdi. Rakibi eksik ve dengesiz yakalamışken, o topu tutsa, kornerden çok çok daha büyük bir tehlike olurdu. Eski Altaylı Atakan hızla koşup topa kafa vurmak istedi ama Rıdvan’la kafa kafaya çarpıştı. Oysa topa Rıdvan hakimdi ve Atakan geç kalmıştı. Kafa uzatmaması gerekirdi, gözünü kararttı, göz göre göre sakatlık yaşattı. İkisi de yerde kaldı. Diğer oyuncular telaşlandı. Rıdvan burnundan darbe almıştı, oyuna devam edemedi. Hakem Atakan’a sarı kart çıkardı.