Akhisarspor da, Medipol Başakşehir'in hışmına uğradı, sahadan eli boş ayrıldı.
Ligimizin son yıllarda en istikrarlı takımı, Başakşehir. Her sene kadrosunu daha da kuvvetlendirdi, daha bir deneyim kazandı. Bu sezon değişik bir sistemde oynuyorlar. Yetenekli oyuncuları sayesinde kolay gol buluyorlar, sonra defansa çekiliyorlar. Rakipleri gol atmak için uğraşıp duruyor, tersi oluyor, yiyorlar. Bu yüzdendir ki, ligin en az gol yiyen takımı konumundalar. Attıkları golün üstüne yattıkları için de, gol sayısı az...
Akhisar, kiminle oynadığını iyi biliyordu. Başakşehir'i iyi analiz etmişlerdi. Hep pasla çıkmayı tercih ettiklerinden, kaleciye varana kadar pres yapıldı, zaman zaman da zor durumda bırakıldı.
***
Yeşil siyahlı takımın bir kötü tarafı vardı. Defansının göbeğinde oynayan oyuncular ya sakat ya da cezalıydı. Devşirme yaparak bu açığı kapatmaya çalıştılar. Mustafa gibi havadan kuş uçurtmayan bir oyuncusunun olmaması, kornerden gol yenmesine neden oldu. Bu tür gollerin yenmemesi gerekir.
32. dakikada gelen golden sonra Başakşehir, topu Akhisar'a bıraktı. Gol öncesi, ev sahibi takım rakip kaleye gitmekte zorlanıyordu. Öyle ki ilk pozisyonunu 19. dakikada bulmuştu, o da şutla. Oyunun hâkimi Baykuşlar'dı. Artık daha rahat gidiyordu ama işler iyi gitmiyordu. Orta yapılıyor, auta çıkıyor, ceza alanı civarından şut çekiliyor, kale tutturulamıyordu. Oynayan Akhisar, golü bulan Başakşehir oldu. Yine usta ayaklar, güzel paslaşmalar, dakika 40, skor 2-0...
***
İkinci yarının tamamında üstün olan taraf yeşil siyahlılardı. Bastırdı da bastırdı. Zaman ilerledikçe baskı arttı. Maalesef gol yollarında çok etkisiz kaldı. Maçın sonları yaklaştıkça, cümbür cemaat ileri çıkıldı. Başakşehir, 90+1'de yüzde yüzlük bir gol kaçırdı. Top direkten dönmüştü. Sonrasında yine defansta eksik yakalandı, hızlı hücum sonrası maçın sonucu belirlenmiş oldu: 0-3
***
Bahse değer bazı durumlar da gerçekleşti. İlk yarının sonlarına doğru, ikili mücadelede yerdeki Arda'nın suratına, ayak darbesi geldi. İsteyerek yapılmış bir hareket değildi ama hakem Hüseyin Göçek sarı kartını çıkardı. Fakat kart darbeyi yapan Rotman'a değil de, Vrsajevic'e çıktı. Sanırım VAR'dan uyarı geldi de, hemen ardından verdiği kartı iptal edip, gerçek sahibine gösterdi. Her ne kadar gerçek sahibi desem de, bana göre kartlık bir durum yoktu. Sonrasında çıkan sarı kartların bazıları da tartışmaya açıktı.
İkinci yarı için sahaya çıkılırken, 2-0 geride olan Akhisarsporlu oyuncuları taraftar tribüne çağırıp, alkışladı ve moral vermeye çalıştı.
Demba Ba girer girmez, tek başına ileride koşmaya başladı, pres uyguladı. Çok hırslıydı. Akhisar ise hemen bir üçlü kurdu, halk dilindeki ismiyle ortada sıçanı oynamaya başladı. Kısa süre sonra Ba vazgeçti ve tek başına bir şey yapamayacağını anladı.

Shinji gol gol gol

Shinji Kagawa, bir Japon mucizesi... Türkiye topraklarında ilk kez oyuna girdi, 3 dakika içinde 2 gol attı, rekor kırdı. Bu rekorundan bahsetmeyeceğim. Attığı ilk goldeki akıl hakkında konuşmak istiyorum.
Ceza alanı dışından, önünde rakip olmasına rağmen, şutunu çekti, golünü attı. Akıl bunun neresinde diyen olabilir mi bilmiyorum. Akıl vurduğu yerde. Tam da önündeki oyuncunun bacak arası...
Atak gelişirken kaleci defans yapan oyuncusunun durduğu yeri bırakıp, açık olan yerde konumlandırır kendini. Kagawa'ya yakın olan direk kapatılmıştı. Kaleci de şutu uzak direğe beklediğinden oraya yakın durdu.
Defans yapan oyuncu da kalenin bir tarafını kapattığı için şutun diğer tarafa vurulacağını düşünür. Şut çekileceği anda da ayağın biri o tarafa doğru açılır..
Tüm bunları deneyimlerinden çok iyi bilen Kagawa ise önündeki oyuncunun ayağının dibine doğru şutunu çekti. Ayağını kaldıran oyuncunun yanından top geçti. O tarafa vurulacağını hiç hesaplamayan kaleci de gafil avlandı ve ağlara doğru giden topa hamle yapamadı.
Bu tür golleri bir tek Kagawa atmıyor. Atan çok oyuncu var. Bunların hepsi akıl ve çalışmanın ürünü. İyi bir futbolcu olunması isteniyorsa, bu ikisine ağırlık verilmesi gerekir. Ama elbette bu dersi verebilecek kalitede hocalara da ihtiyaç var.