Herkese merhaba,

Son günlerde seyrettiğim bazı videolarda sürekli olarak “akış” ve “anda kalmak” sözcüklerini duyuyorum. RDDT’de akış oldukça önemli bir kavram. Bu kavram tabii ki
Albert Ellis tarafından alana sokulan ve 1955 ‘li yıllarda kullanılan bir kavram. Kavramın RDDT’de kullanımını önceki yazılarımda yazdığım için şu anda buna değinmeyeceğim. Ancak tekrar gündeme gelmesiyle ilgili birkaç şey söylemek isterim.

Akış ve anda kalmak, aslında birbiriyle iç içe geçmiş kavramlar. Yaşadığımız anı, eksiksiz yaşamak için en önemli şeylerden biri de, o anı gerçekten yaşamak. Yani kafamızda sadece o anı ve yaptığımız şeyi düşünmek, ona konsantre olmak. O zaman yaptığımızın tadını çıkartmak çok daha kolay. Ancak bu illaki iyi bir durum olmak zorunda değil. Rahatsız olmaya katlanamamanın en belirgin özelliklerinden bir olan “süreki mutlu kalmayı isteme,arzulama” durumunu düşünürsek,aslında anda kalmak bu durumun da çözümü olabilir. Yani eğer kendimizi olumsuz duyguların içinde bulursak, bu durumdan kurtluabilmenin de en iyi yollarından biridir akış. Ancak “akış” bizim için nedir ve nelerin bizim için akış olduğunu nasıl anlarız ya da nasıl belirleriz? Bu sorunun cevabını bulmak o kadar da kolay değil. Bu sorunun cevabı (ben kendime de soruyorum bu arada) sıklıkla izlediğim Prof. Dr. Sinan Canan hocanın videolarından birinin içine konulmuştu. Bana göre yukarıda sorduğum sorunun cevabı  şöyle: Aslında akış, bizim kafayı taktığımız şey. Yani kendimizi yapmaktan alıkoyamadığımız, yaptığımızda adeta bir boşalma durumuna girdiğimiz şeydir. Bu konuda kendimden bir örnek vereyim. Konunun psikolojiyle alakası yok ancak neredeyse bir takıntı durumunu alması gereken akış durumuna örnek olsun diye anlatıyorum. Yaklaşık 1 ay öncesinde, sürekli olarak kullandığım Mac bilgisayarımı sattım ve 10 sene sonra Windows platformuna geri döndüm. Bu benim canımı sıkan bir durum çünkü Windows platformunu kullanmak beni çok sıkıyor. Ben de acaba başka bir OS ( operating sistem, işletim sistemi) bulabilir miyim diye bir araştırma yapayım dedim. Karşıma, zaten son seçenek olan Linux çıktı. Linux dünyası çok acayip bu arada. İşte bu araştımalarım sırasında tam bir akış hali yaşadım. Neredeyse sabahlara kadar uyumadan ve bilgisayar başından kalkmadan linux dağıtımlarını incelemekle zamanımı geçirdim. Bu durumu size nasıl anlatabilirim bilemiyorum ama Linux hakkında bilgi edinmek sanki hayatmın tek amacı haline dönüştü bu 1 ay içinde. Yüzlerce video izledim, bir o kadar da  makale okudum. Ve sonunda şu an size bu yazıyı Linux yüklü laptopumdan yazıyorum.  Demem o ki, bu süre içinde yapmaktan adeta takıntılı bir şekilde yapmaktan zevk aldığım bu araştıma durumu tam bir akış halidir. Bu akışın hayatımıza yayılması ve hayatımızı bir ayından daha fazlasını kapsamasını sağlamak ise, kendimizi ne kadar tanıdığımız ve yaşam nedenimizi bulmaya çalışmamıza bağlıdır. Kendimize şu soruyu sormak (cevabını bulamasak da) bence çok doğru olur: Benim bu hayattaki yaşam nedenim nedir? Ben bu dünyaya niçin gelmiş olabilirim? Bu sorunun cevabını düşündükten sonra yine hocanın bir sözüyle yazıyı tamamlayayım:
Hayatınızı aşacak bir süre gerektiren hayaller kurun! Sağlık ve huzurla!