Ülkemizin bunca ciddi sorunlarının yanında bir başka ve bence, ciddiyetten uzak bir sorunu daha gündeme geldi.
Ne demişti Ali Ağaoğlu? Hatırlayalım mı? Bire bir olmasa da hatırlayalım" Bu gün, ortanca Hanımımın yaş günüydü kutlamak için Boğaziçi'nde bir restorana gitmeyi düşündüm. Sonra aklıma Taksim'deki  olay geldi. 15 yıldır Beyoğlu'na gitmiyordum.  Oraya yöneldim. Baktım fakir halk karanfil bırakıyor, ben de gül bıraktım"
Ali Ağaoğlu; karanfil çiçeğiyle gül arasındaki farkı zenginlik ölçüsüne bağlayınca "Allah için ben de – Ey Şefik Koldaş sen de götür oraya "orkide" bırak dedim içimden. Öyle ya; fakirler karanfil bırakıp zenginler gül bırakıyorlarsa gülden daha değerli hangi çiçek vardır ? Ben buldum: Orkide.
Nasıl olsa görgüsüzlükte sınır tanımıyoruz. Ali Ağaoğlu'nun sözlerinde görgüsüzlüğün başka örneklerini bulamayacak mıyız?  Hiç bulmaz olur muyuz? Elimizden geldiğince onlardan kısaca bahsedeceğiz.
Hadi deneyin bakalım. İçimizde kaç kişi ortanca hanım tanımını kullanabilir? Unutmayın "Ortanca Hanım" deyince  "Büyük Hanım" ve giderek "Küçük Hanım" da demek zorundasınız.
Demem o ki  bu görgüsüzlük denen kavramın sınırı yoktur bana kalırsa. Bir erkek olarak; yaşam boyu eş olarak seçtiğimiz bir tanemizin ertesinde bir tane ortanca ve belki de bir ertesinde bir yenisi. Böyle olunca da  hayali geniş olanlar ile birlikte evlilik; onu yalnızca cinsellik üzerine düşünenler için bulunmaz bir cennet.
Ne kadar da güzel bir tanımlama bulmuş değil mi? "Ortanca Hanım" Öyle ya: Öncekiler, sonrakiler ve belki de daha sonrakiler. İlginçtir bizlere belki de ters gelen bu kavram karışıklığı ne yazık ki toplumumuzun şu andaki yapısının bazı kesimlerince doğal karşılanıyor olacak ki internetteki gezintilerimde Ağaoğlu'nun konuşmalarını doğrular, onlara destek olur  nitelikteki bazı düşüncelere hem de hanımlar katından gelenlere rastladım. Ne diyebilirim ki?
Aslında ben düşüncelerimi büyük ölçüde "Görgüsüzlük ve toplumun yozlaşması" üzerine yoğunlaştırmak istiyordum. Tuttum kendimi "Ortanca Eş"lere verdim. Anladım ki bir önceki paragrafta yazdığım üzere günümüz toplumu; olanları doğal karşılıyor. Bana ne yazmak düşer?
Taksim'deki patlama alanına gittiğinde ne demişti Ağaoğlu? Millet, fakir; onlar karanfil bırakıyor ben gül bıraktım. Hazret, üstelik 15 yıldır Beyoğlu'na gitmiyormuş. Ortanca eşini Boğaziçi'nde yemeğe götürmeyi düşünürken dönmüş Taksim'e herkesin karanfil bıraktığı yere o; GÜL bırakmış.
Televizyonda bunları anlattıktan sonra bir de gülüşü, sırıtışı yok mu görmedi iseniz, kaçırdınız; canlı yayınlarda var, izleyin lütfen. Görgüsüzlüğün, ülke insanlarını hafife almanın tam örneğini o sırıtışta algılayabilirsiniz.

***

Peki; Ağaoğlu bu türlü konuşmanın güvencesini nereden almış olabilir? Görgüsüzlük ve yoz davranışlar Ağaoğlu ile başlamadı ki.
Çamlıca Tepesi'ne İslam dünyasının en büyük camisini yapmak, Bodrum'da mı Marmaris'te mi aklıma getiremedim en güzel koylarda İslami bir külliye inşa etmek  sizce az mı yozluk göstergesi olacaktır.
Bazı yazılarımda toplumun bu görgüsüzlük davranışlarını dile getirmeye çalışmışımdır. Düğünlerde 20.000 liralık altının pastaların arasına sıkıştırılması, Bursa Vali Yardımcısının oğlunun sünnet düğününü cami avlusunda Osmanlı'ya özenerek yapması, Eski Cumhurbaşkanımız Turgut Özal'ın oğlu Ahmet  Özal'ın babasının kabrine elleri pantolonun cebinde  yürüyerek gitmesi  ve buna benzer görgüsüzlük, yozluk örnekleri  zaman zaman yazılarımızın da konusu olmuştur.

***

Batılıların "TAKT" dedikleri davranış biçimleri vardır. Ne demektir "Takt"? TDK Türkçe Sözlüğe göre "Takt", "Yerinde konuşma veya davranma" anlamına gelmektedir. Buna göre hiçbir üst yöneticimizin yabancı ülke  konsoloslarının davranışları ile ilgili olarak kritikte bulunma haklarının olduğuna inanamıyorum. Üstelik; durun bakalım o beğenmedikleri, kötüledikleri Lozan Antlaşması öncesinde yabancı ülke konsoloslarının yetkilerini şöyle bir gözden geçirseler o
İsmet Paşa'nın nelerle savaşıp neleri elde ettiğini bir kez daha anlayacaklardır. Elbette ki anlayana(!)
Bana göre; bu konuda  gösterilen  tepkiler de bir ölçüde yozluk olarak algılanmalıdır. 
Esenlikle kalınız. 

TÜRKÇE İÇİN NOT
İddaa değil İddia (TDK Türkçe sözlük Sh. 1151)