Son haftalarda beklenmedik puan kayıpları yapan Altay, rahat bir oyun sergilediği karşılaşmada, konuk ettiği Adanaspor'u 4-1 yenmesini bildi. 
***
Müsabakaya siyah beyazlı takım bol pas yaparak başladı. Defans yine çok yan pas yaptı ve atağa yavaş çıktı. Bu rakibinin işine gelen bir durumdu. Kappel'in süratini kullanarak ceza alanı içerisine girmesi ve düşürülmesi sonucu penaltı kazandırması, öne geçmesini sağladı.
Kaleye gitmekte zorlanan Adanaspor'un imdadına kaleci Cihan yetişti. Ceza alanı hemen önünden kullanılan faul atışında, kapatması gereken ama kapatamadığı yerden golü yedi. Gol güzeldi ancak Cihan duracağı yeri düzgün ayarlamış olsaydı, topu rahatlıkla çıkarabilirdi. Futbolda duracağın yerin yazılmış kitabı ya da kuralı yoktur. Deneyimler beyinde kontrol merkezi oluşturur. Bu merkez sürekli sinyaller göndererek, nerede ne yapman gerektiğini iletir ve ona göre pozisyon alınır. Hatalı yerde duruyorsan, beyinden gelen sinyal, kırmızı koddur ve insana tedirginlik verir. Doğrusunu bulduğunda ise sinyal ve dolayısı ile tedirginlik gider. Kaleciler baraja kalenin bir tarafının sorumluluğunu verir, diğer tarafın sorumluluğunu kendileri alır. İlk görevi kendi sorumluluk bölgesidir. Önce onu layıkıyla yerine getirip, sonra barajın sorumluluğuna soyunmalıdır. Ne kadar çok sorumluluğun üstesinden gelirsen, o kadar iyi futbolcusundur. Ama kendi sorumluluğunu bile yerine getiremiyorsan... Gerisini söylememem gerek yok sanırım.
Skor olarak sıkıntıya düşeceği dakikalara gelmeden, kaleci Cihan, çok ekstra bir iş yaptı, aldığı topu uzun bir vuruşla Erhan'ın önüne attı ve asist yaparak, tekrar galibiyete geçilmesine katkı verdi. 
Sonrasında Adanaspor açıldı, tam saha prese geçti. Hücum olarak onlara hiçbir şey katmadığı gibi, defans olarak daha çok açıklar vermesine neden oldu. Bunda elbette Altay'ın oyununun etkisi büyüktü. Rakip topu kaptığında yaptığı presle hızlı çıkmalarını engelledi.
Her zaman ilk 11'de oynamasına alıştığımız gol kralı Paixao yedekler arasındaydı. Yerine oynayan isim ise Deniz'di. Koşan bir forvet. Teknik Direktör Osman Özköylü, dinamizmi artırmak istemişti anlaşılan. Hareketli hücum oyuncularının görevlerinin biri de defans oyuncularını yormak, pozisyon almalarını zorlaştırmak ve takım arkadaşlarına gol yollarını açmak. Deniz gol yollarında etkisizdi ama topsuz oyunda ne kadar başarılıydı, bunu televizyondan anlamak zordu.
***
71. dakikada kaçan gol evlere şenlikti. Deniz ve Erhan defans arkasına sarktı. Kaleciyle karşı karşıya kaldılar, atamadılar. Öncelikle Deniz pas atmakta gecikti. Gecikince arkadan gelen Adanasporlu oyuncuya hamle yapma şansı verdi. Yapılan hamle topa uzak olsa da Erhan'ın boş kale yerine direğe nişanlamasına neden oldu. İnternette yıllarca sık sık önümüze çıkabilir bu pozisyon, 'bu da kaçar mı?' başlığı altında.
***
Kappel'in de skor 0-0 iken 5. dakikada harcadığı bir pozisyon var. Hızı ve ayağına hakimiyeti ile öne çıkan Kappel, ceza alanına yaklaşınca tüm maharetlerini yetiriyor. Sanırım beyninden gelmesi gereken sinyal duruyor. O da ne yapması gerektiğini bilemiyor, amatör futbolcunun yapmayacağı şeyleri yapıyor. Kaleciden seken topu kale önünde hafif bir dokunuşla ağlara göndereceğine, var gücüyle abandı, dağlara taşlara gönderdi.