Nasıl başlarsan öyle devam edermiş diye bir laf vardır. Altay'ın ligin ilk yarısında gösterdiği iki yüzlü görünüm, ligin ikinci yarısının ilk maçını daha da merakla beklenir hale getirmişti. Lige fırtına giren , ilk 5 haftayı namağlup geçiren iki takımdan biri olmayı başaran Altay'ı spor kamuoyu şampiyon adayları arasında saymaya başlamıştı. Ligin ikinci yarısındaki anlaşılmaz panik havası ve demoralizasyon ise acaba Altay küme düşer mi endişelerini beraberinde getirmişti.
***
Ümraniye maçında hangi yüzle başlanacak, ikinci yarının yeni hedefini belirleyecekti. Samimi olarak söylüyorum, yazının başlığını henüz maç başlamadan yazmıştım. Ümraniye karşısında olası bir kötü sonuç da olsa birlik olmak zorunluluğu doğacaktı, kazanıp rotayı yukarı çevirsek de. Şükür Altay ikinci yarının ilk maçında, hafta içinde Fenerbahçe'yi kupada yenmeyi başarmış, ligin kalbürüstü takımlarından Ümraniyespor'u deplasmanda yenmeyi başardı. Hem de ne galibiyet. Ligin en dramatik maçlarından birinde haksızlığa karşı, mucize bir golle tüm camiayı silkeleyecek bir zafer. Bu sonuç umarım, ligin devre arasında oluşan kara bulutları dağıtmaya başlar ve camianın tüm fert ve kurumları ahenk içinde kulüplerine destek vererek, geçmişte olduğu gibi başarıda ortak pay sahibi olurlar.
***
İkinci yarının ilk maçında gözler yeni transferlerdeydi. Ama kendi adıma en beğendiğim yeni transfer Kappel oldu. Ligin ilk yarısında kendi potansiyelinden çok uzakta kalan ve devre arasında gönderileceği haftalarca konuşulan Hollandalı oyuncu ikinci yarıya öyle bir giriş yaptı ki, ayakta alkışlamamak haksızlık olur. Takımın ikinci golüne imza atan Kappel, performansını koruyabilirse ikinci yarıya damgasını vurabilir. Yunan oyuncu Tatos daha ilk maçından kalitesini çok belli etti. Sene başında kadromuzda olsaydı şu an play-off hattında olabileceğimizi söyleyebilirim. Bir Zeus olmasa da ikinci yarıda Altay'ın Yunan tanrısı olabilir. Tavares de uzun yıllar Altay'da oynuyormuşçasına uyumlu ve özveriliydi. Nokta ve etkili transferler rotanın yeniden hesaplanmasına fırsat verebilir.
***
Kaleci Emre kendine çok iyi bakmalı. Altay, Türk futboluna bir kaleci kazandırmak adına kendini ateşe atıyor. Evet, ikinci golde top kesinlikle çizgiyi geçmedi ama bir amatör kümede görülmeyecek hata o dakikada olmamalıydı. Bugün Marco'nun mucize efsane golü olmasaydı en az hakemler kadar Emre de kaybedilen iki puan ve umutların sorumlusu olacaktı. Ligin ilk yarısındaki hatalar da göz önünde bulundurulduğunda teknik heyet çok zor bir karara imza atacak. Ya Türk futbolu Altay ile bir kaleci kazanacak, ya da Emre, Altay ve teknik heyet büyük bir kayıp yaşayacak. Transfer sezonu kapanmadan kaleci takviyesi yönetimin en hızlı karar vermesi gereken konu. Çünkü artık Emre'nin de rahat olabileceğini sanmıyorum. Genç kardeşim, kafasını toplamalı ve kendine çok iyi bakmalı. Ayrıca bugün için Marco'ya bol bol dua etmeli.
***
Ve Marco. Ona bir paragraf ayırmamak haksızlık olur. Maç içinde dostlarıma Marco iyi başlayamadı dediğim anda attığı ilk gol, bir golcünün ne yaparsa yapsın tek bir vuruşunun takımın tüm kaderini değiştirebileceğinin kanıtıydı. Ama ya attığı ikinci golü, Allah'ın mucizesi ve adaleti kavramı dışında nasıl açıklayabilirim ki... 93.dakikada rakip çizgiyi geçmeyen bir şutla 2-0 geriden 2-2 beraberliğe ulaşıyor. Ve santrayla birlikte ayağına geldiği anda adalet yerini buluyor. Diego Armando Maradona İngiltere'ye attığı golü Tanrı'nın eli olarak tanımlamıştı. Bazen futbol sahalarında mucizeler olabiliyor ve sanırım Ümraniye maçında bu mucize Marco'nun muhteşem vuruşuyla yeryüzünde kendini gösterdi...