Kaç gündür seçimle yattık, seçimle kalktık...
Tabi ki, bizim vergilerimizle ayakta duran TRT'yi izliyorsak, 37 kez AKP'li adayları dinleyip, 'Ooo ne güzel çalışıyorlar!' diyerek oylarımızı da verdik.
Bu nedenle seçimlerden ve sonrasından söz etmeyeceğim.
Şimdi yalakalar ve yağdanlıklar iş başında...
Sadece şunu söyleyebilirim:
'Hayırcı' olarak adı çıkan MHP Genel Başkanı Dr. Devlet Bahçeli, AKP'ye birincilik kupasını altın tepsi içinde sundu...

İki milyon kişi!

Hepimizi doğrudan ilgilendiren bir konu var.
Hepimiz kredi kartı kullandığımız için 'uyarı'yı dikkate almalı, kulağımıza küpe etmeliyiz.
Şu anda kayıtlara göre 55 milyon bireysel kredi kartı kullanıcısı bulunuyor.
Bunlardan, yani içimizdeki iki milyon kişi kart borçlarını ödeyemediklerinden yasal takibe düştü.
Uzmanlar bu konuda şunu söylüyor:
'Günümüzde tüketiciler sanal bir refah yaşıyor.
Bunun temel nedeni, tasarruf bilincinden uzaklaşma ve plastik parayı (kredi kartı) kullanmanın cazibesine kapılmalarıdır'
Seçimler nedeniyle geçiştirdik...

Genelde değiliz!

'31 Ekim Dünya Tasarruf Günü' dolayısıyla yapılan açıklamalarda, tasarruflu ve tutumlu olmanın önemine değinildi. 
Ülkenin zenginleşmesi ile gelir seviyesinin yükselmesinin, daha çok istihdam, üretim ve ihracatla mümkün olduğunu kaç kez yazdık.
Dünya Tasarruf Günü de bu konuda farkındalık yaratılması amacıyla gerçekleştiriliyor.
Yıllar önce unuttuğumuz, 'Cimri olma, tutumlu ol' felsefesine milletçe sarılmalı, ihtiyacımızdan ve ödeme imkanımızdan fazlasını harcamaktan uzak durmalıyız. Bugün tüketicilerin büyük bölümü borcu borçla ödemekte ve mevcut hayat standardını, temin ettiği tüketici kredisiyle sağlayabilmektedir.

Ne yapmalıyız?

Şimdi bana kızanlar olacak.
Ama yine de yazmadan edemeyeceğim:
Alışkanlıklarımızdan vazgeçmeli veya en aza indirmeliyiz.
Yılda 3 gömlek alan kişi 1'e düşürmeli, hatta utanmadan, yırtılırsa yamayarak giymeli.
Ayakkabısı delindiyse gidip pençe yaptırmalı.
Unutmayalım, yenisi 100 liraysa tamiri 20 lira.
Gösterişten uzak durmalıyız.
Yüksek teknoloji aletleri, akıllı cep telefonları, tabletler, bilgisayarlar, bunları almak için borçlanmaya değer mi?
Aslında bu önerileri ben değil işin uzmanları söylüyor.
Büyüklerimizden de komşularımızdan da sık sık duyarız.
Vatandaşlar olarak ihtiyacımız olan malı almadan önce, araştırma yapmalı, ekonomik durumumuza göre en uygun şekilde ihtiyaçlarımızı gidermeliyiz.
Ekonomik olarak alım gücü gün geçtikçe pahalılaşıyor.
Tüketicilerin alım gücü düştükçe, uzun vadeli borçlanmalarda borcunu ödeyemez hale geliyor.
Bunun için mümkün mertebe ihtiyacından fazlasını tüketmemelerini ben de öneriyorum.

Büyüme oranı işsizlikle bağlantılıdır

IMF,  bir süre önce, Türkiye'nin büyüme oranını 2015 için yüzde 3, 2016 için ise yüzde 2,9 olarak tahmin ettiğini açıkladı.
Bu oranlar, Türkiye için yetersiz.
Üstelik kalkınma gereklerini karşılamaktan uzak.
Türkiye ekonomisi açısından olumlu haber ise Euro Bölgesi büyüme oranının iyileşmeye devam edeceğinin tahmin ediliyor olması.
Bir anımsatma yapayım;
Ülkelerin çoğunda cari açık sorun olmaktan çıktı.
Türkiye'de ise büyüme oranı düşerken cari açıktaki gerilemeye rağmen sorunun ciddiyetini koruması riskli görülüyor.
Cari açık yıllık bazda 43 milyar dolara inmiş olsa da düşük petrol fiyatlarının yarattığı geçici bir rahatlama olarak görülüyor.
Bu da yeni hükümetin işine yarayacak.
Ancak IMF'nin öngörülerine göre, Türkiye'de cari işlemler açığının Gayri Safi Yurtiçi Hasıla'ya (GSYH) oranının 2015'te yüzde 4,5, 2016'da ise yüzde 4,7 olacağı kaydediliyor.
Bu öngörülerin gerçekleşmesi halinde, Türkiye, 2016 yılında da cari işlemler açığı ile mücadeleye devam etmeyi sürdürecek.

Rakamları incelediniz mi?

Özellikle AKP'ye oy verenlere hatırlatayım:
Ağustos'ta ihracatın yüzde 2,8, ithalatın ise yüzde 18,2 azaldığını; yılın ilk 8 aylık dönemindeki düşüş oranlarının da sırasıyla yüzde 8,7 ve yüzde 11,5 olduğunu unutmayın...
Önümüzdeki günlerde sık sık gündeme gelecek.
İyi tarafımız ise; Ağustos ayında sanayi üretimi aylık bazda yüzde 2,9, yıllık bazda ise yüzde 7,2 yükselerek beklentileri aşmıştı.
Büyümenin motoru olan sanayi sektöründe üretim oldukça dalgalı bir seyir izliyor.
Sanayi sektörünün ara malı ithalatı de düşüyor.
Ara malı ithalatı Ağustos ayında yüzde 22,5, yılın ilk sekiz ayında ise yüzde 15,9 oranında azalmıştı.

Sağlığınız için balık tüketin!

Bildiğiniz gibi iki konu çok önemli: Sağlık ve eğitim...
Bu nedenle her yazımda bu konulara girerim. Bir de kültür ve sanat...
Uzmanlar tarafından yapılan açıklamada; haftada 2 defa 300'er gram balık tüketilmesinin, kalp-damar hastalıkları, şeker hastalığı ve kanser gibi pek çok hastalıktan korunmada önemli sağlık etkilerine sahip olduğu belirtildi.
Yapılan açıklamada, insanların en eski besin kaynaklarının başında gelen balık ve diğer deniz ürünlerinin, sağlıklı beslenmede önemli bir yeri bulunduğu belirtildi.
Protein içeriği bakımından oldukça zengin olan balığın, yumurta, et ve süt gibi iyi kaliteli protein kaynağı olduğu, vücudun bu proteinlerden daha fazla faydalandığı ifade edilen açıklamada, şu bilgilere yer verildi:
'Balıketi, A, D, K vitamini ve B grubu vitaminler (B1, B2, B6, B12) açısından zengindir. Balık ayrıca, iyot, selenyum, fosfor, magnezyum ve çinko mineralleri bakımından da iyi bir kaynaktır.
İnsan vücudunda üretilemeyen ve bu nedenle mutlaka besinler yoluyla vücuda alınması gereken yağ asitlerinden olan çoklu doymamış yağ asitleri, eikosapentoenoik asit ve dokosaheksaenoik asidinin en önemli kaynaklarındandır.'

Önemli rol oynar

Çoklu doymamış yağ asitlerinin kalp-damar, şeker hastalığı ve kanser gibi önemli hastalıklara yakalanma riskini azalttığı belirtilen açıklamada, 'Aeikosapentoenoik asit ve dokosaheksaenoik asidin, ülkemizde oldukça sık görülen kalp-damar hastalıkları, şeker hastalığı ve kanser gibi pek çok hastalıktan korunmada önemli sağlık etkilerine sahiptir.
Bu olumlu etkilerin sağlanabilmesi için haftada en az 2 kez 300 gram balık tüketilmesi önerilmektedir.
Ancak ülkemizde balık tüketimi önerilen miktarların oldukça altındadır. Türkiye'de kişi başına balık tüketimi yılda 8 kilogram iken, dünyada ortalama 16 kilogram, Avrupa Birliği ülkelerinde 22 kilogramdır. Bu nedenle tüketiminin artırılması teşvik edilmelidir' denildi.

Ayrı bir önemi var

Özellikle beyin gelişiminin çok hızlı olduğu anne karnından başlayan 0-3 yaş dönemi için balığın ayrı bir önemi vardır.
Biyolojik değeri yüksek protein ve esansiyel aminoasit kaynağı olan balık, içerdiği omega-3 çoklu doymamış yağ asitleri ile beyin gelişimine olumlu katkı sağlar.
Bu nedenle özellikle gebelikten itibaren anne adaylarının ve 7. aydan itibaren tamamlayıcı beslenmeye başlayan bebeklerin tükettiği balığın beyin gelişimini olumlu yönde etkileyeceği belirtilmektedir.
Bununla birlikte, protein içeriği zengin olduğundan diğer besinlerde olduğu gibi balık da saklama, hazırlama ve pişirme kurallarına dikkat edilmediğinde kolaylıkla bozularak sağlık risklerine yol açabilmektedir.


**

MENEKŞE

Üç Kuşak Cumhuriyet Kadını!


Ege Üniversitesi Kadın Sorunları Araştırma ve Uygulama Merkezi (EKAM) tarafından  düzenlenen 'Üç Kuşak Cumhuriyet Kadını' poster ve enstalasyon sergisi sanatseverlerin beğenisine sunulacak.
Sergi;  24 Kasım 2015 tarihinde saat 17:00'da Prof. Dr. Yusuf Vardar MÖTBE Kültür Merkezi'nde açılacak.
Ege Üniversitesi öğretim üyelerinin anlatımıyla 3 Kuşak Cumhuriyet Kadını Projesi  kadın akademisyenleri yetiştiren, yaşamında etkili olan, onlara model olan anne, anneanne, babaanne, hala, teyze veya ailede bir kadın büyüğü anlatıyor.
Cumhuriyet'in ilk yıllarından itibaren kadının değişimini ve kamusal alana çıkışını ifade eden anlatımlar dönemin sıkıntılarını, savaş, göç ve yoksulluğu da yansıtıyor.
Bu proje, kadın akademisyenlerin anlatımları ile kadınlar üzerinden Cumhuriyet dönemini açıklayan bir sözlü tarih çalışması olarak da değerlendiriliyor.
Zor koşullarda,  ev içinde veya dışında çalışan, üreten, evlatlarını en iyi şekilde yetiştirmek için çabalayan kadın hikayeleri az yazıldı. Geçmişe ilişkin kadın anlatıları çoğaldıkça toplumun bütününe ilişkin sahip olunan düşünceler tamamlanacak.

Katılacaklar

Sergiye;  Prof. Dr. Candeğer Yılmaz, Prof. Dr. Yeşim Kirazlı, Prof. Dr. Seval Sekin, Prof. Dr. Ayfer Karadakovan, Prof. Dr. Fazilet Vardar, Prof. Dr. Merih Tekin Bener, Prof. Dr. Hilal Ortaç, Prof. Dr. Aysun Pabuçcuoğlu, Prof. Dr. Zeynep Mercangöz, Prof. Dr. Konca Yumlu, Doç. Dr. Zuhal Sağlamtimur, Öğr. Gör. Yeliz Tuna, Öğr. Gör.Dr. Huriye Göncüoğlu, Arş.Gör.Dr. Deniz Maden katılacak.


***
KILÇIK

*- Büyük adamların hataları güneş tutulmasına benzer, onları herkes görür.
*- İki tür insan daima açtır. Biri bilimi arayan, diğeri de parayı
*- Sen benim en kıymetlimsin, en güzel vazgeçilmezimsin. Sevmekle bitmeyenimsin, sen benim hakikatlimsin. En derin, en içimdesin, sen benim en güzel derdimsin!