Eskişehir'de, onarımdan yeni çıkmış statta kar felaket, soğuk felaket, zemin felaket. Ülkemizin bir kaçı dışında tüm şehirleri kar altında. Öyle ki Giresunspor ile İstanbulspor arasında oynanan karşılaşma bu sebepten yarıda kaldı. Sahada yeşil zemin beyaz karla örtülü. Bu şartlar altında top sürmek, paslaşmak, koordineli ataklar gerçekleştirmek çok zor. O zaman yapılması gereken şey kaos futbolu oynamak... Yani çok koşmak, her topa atlamak, yılmadan mücadele etmek, rakibine nefes aldırmamak.
***
Eskişehirspor transfer yasaklısı bir takım. Genç ağırlıklı kadroyla sahaya çıkıyorlar. Yukarıda bahsettiğim oyunu zaten oynayabiliyorlar ve üstelik bunu biraz daha üst düzeye çekmiş durumdalar. Geçen hafta deplasmanda şampiyonluk adayı Bursaspor'u yenmeyi başarmışlardı.
Altınordu, İzmir takımı. Kar nedir bilmez. Oynadıkları maçlar, yaptıkları antrenmanlar karsız havada. Takım olarak rakiplerine göre çok tecrübeliler ama kar olarak tamamen tecrübesiz.
***
Sahaya galibiyet için çıktı her iki takım da. Maç öncesi hesapta kar yoktu. Ev sahibi takım defansif bir dizilişi tercih etmişti. Altınordu'nun paslaşarak üzerine geleceğini, kapacağı toplar ve hızlı hücumla gole gideceğini planlamış olsa gerekti. Konuk takımda bir iki oyuncu dışında hiçbir değişiklik yapmamıştı. Oyun sistemi yıllardır aynı.
Kırmızı lacivertli takım paslaşarak oynamak istedi, her zamanki gibi. Kırmızı siyahlı takım adeta ısırdı. Kötü şartlar da eklenince pas yaptırmadılar, topa sahip oldular, tek kale maça çevirdiler.
10. dakikada çekilen şut, kaleci Erhan'ın çelişi ve Mete'nin koşup ağlara gönderdiği top. Ben bunu da kara bağlıyorum. Erhan yerden gelen topu uzanarak çeldi ve taca doğru yollamak istedi. Kar, topu yavaşlattı, kaleden uzaklaşmasını engelledi.
Karın hızı müsabakanın yaklaşık 15. dakikasından sonra azaldı. Öyle devam etse kesinlikle yarıda kalırdı. Saha çizgileri siyaha boyanmamış ve karın altında kaybolmaya yüz tutmuştu. Oyun durduğu bir anda çizgiler temizlenmiş ve mücadele öyle devam etmişti.
Pas yapmakta ve ileriye çıkmakta zorlanan bir takım ve yorulmak bilmeyen rakibi arasında geçen bir mücadele izledik ilk yarı. Gol pozisyonları da pek fazla değildi.
***
Devre arasında traktörle kar temizliği yapıldı ve saha yemyeşil oldu. 45 dakika boyunca ne topu rahat görebildik ne de iki takım oyuncularını rahat seçebildik. Kamera uzakta ve biraz tepedeydi. Görüntü de buğuluydu. Artık her şey güzeldi.
Sadece seyirciler için değil, özellikle Altınordulu oyuncular için de şartlar güzeldi. Farklı bir oyun izleyeceğimizi düşündüm. Düşündüğüm tam olarak gerçekleşmedi. Oyun sadece dengelendi, karşılıklı ataklar izledik. Konuk takım yüklenmek istedi, gol bulmak istedi, orta sahası ile defansının arası çok açıldı. Bu boşlukları ev sahibi takım iyi değerlendirdi, gole daha çok yaklaştı, 2 tane daha atmayı da başardı ve karşılaşma 3-0 sona erdi. Bu mağlubiyetle de Altınordu'nun 7 maçlık yenilmezlik serisi sona ermiş oldu.
***
3. gol penaltıdan geldi. 78. dakikada Erhan, ceza alanına hızla giren Metehan'ın önündeki topa yatarak müdahale etmek istedi, yere düşürdü. Pozisyon çaprazda gelişiyordu. Metehan, kalecinin geldiğini görünce topu dürttü. Hızlıydı ve o topu yakalaması zordu. Penaltı yaptırmak tek çaresiydi. Bunu Erhan'ın da anlaması gerekirdi. Hızla koşacak, yatacaktı ama ellerini topa uzatmayacaktı. Rakibi büyük ihtimalle yine düşecekti, kendini öyle ayarladığı için. Oyun aut atışıyla başlayacaktı.
***
Eskişehirsporlu oyuncular oldukça centilmendiler. Her ne kadar çok koşup, çok fazla ikili mücadeleye girseler de, rakiplerini düşürdüklerinde özür dileyip, yerden kaldırdılar.
İlk yarı hakem çizgi için köpüğünü kullanma gereği duymadı. Karla kaplı zeminde ayağıyla çizgi çekti.

Fenerbahçe maçında gözden kaçanlar

Fenerbahçe ile Alanyaspor arasında oynanan karşılaşmada hakem Ümit Öztürk çok büyük tepki gördü. Yorumcular astı, kesti. Öylesine hakemlere odaklanılmıştı ki, özellikle Fenerbahçe'ye gönül veren kişiler yorumlarında bazı detayları gözden kaçırdılar.
3 pozisyon üzerinde çok duruldu. Bunlardan tek tek bahsedeyim.
***
İlk pozisyon Cisse'nin topuğu ile kaleye doğru göndermek istediği top, Jailson'un eline çarptı. Maç devam etti ama VAR devreye girdi ve sonrasında penaltı verildi. Herkes penaltı dedi. Karar doğru olabilir ama dikkat edilmeyen bir durum var. Jailson rakibine çok yakın. Cisse'nin kendi kalesi tarafına doğru oynayacağını düşünüp, ayağını oraya doğru açıyor. Kolu geride kalıyor. Cisse beklenmedik bir hareketle topa topuğu ile kaleye doğru gönderiyor. Orada hiçbir Alanyalı oyuncu yok. Ele çarpması sayesinde Alanyalı bir oyuncunun önüne gidiyor. Yani ele çarpmak Fenerbahçe'ye değil, rakibine avantaj sağlıyor. Şimdiki kural değişmeli ve VAR karar verirken bunu dikkate almalı diye düşünüyorum. Bu durumda bu pozisyonda penaltı kararı çıkmazdı.
***
Uzaktan ceza alanı içine orta yapılıyor. Top Alanyalı oyuncunun eline geliyor. Burada birçok yorumcu penaltı dedi. Ama ne yazık ki bir şeyi gözden kaçırdılar. Alanyalı oyuncunun arkasında Serdar Aziz var. Serdar kolunu rakibinin üzerine koyuyor, yükselmesini ve topa müdahale etmesini olumsuz etkiliyor. Elden önce faul var. Ama hakem bunu da görmedi ve oyunu devam ettirdi.
***
Mustafa Pektemek'in eline çarpan topa penaltı verilmedi. Nasıl verilmediğini anlamadı hiç kimse. Bir teorim var. Mustafa topa hamle yapıyor ama takım arkadaşı ondan önce davranıyor. Topa vuramıyor ve önünde yatan arkadaşına takılıp düşüyor. Düşmeden önce ellerini açıp, dengesini sağlamaya çalıştığı anda top ele geliyor. Mesafe kısa, top süratli ve oyundan artık düşmüş durumda. Ele çarpma olmasa, top Fenerbahçeli oyuncunun önüne düşecekti. Gol atma olasılığı yüksek. Yukarıda bahsettiğim kural olsaydı, bu pozisyon Alanya'ya avantaj, Fenerbahçe'ye dezavantaj sağladığı gerekçesiyle penaltı verilirdi.