Üst üste 4 galibiyet, dördü de şampiyonluğa oynayan takımlardan... Bu haftaki rakip, nispeten daha aşağı sıralarda yer alan Samsunspor idi. Farklı bir sınav verecekti Altınordu.
Samsunspor maça hızlı bir giriş yapsa da, kısa sürdü. Altınordu'nun ayağa pasları, tüm rakiplerini olduğu gibi Samsunspor'u da durdurdu. Her ne kadar topa sahip olsa da, kaleye gitmekte zorlandı, zorlandığı gibi de pozisyonlar yaşadı kalesinde.
9. dakikada kaptırılan top ani atağa dönüştü. Oğuz araya çok güzel bir pas verdi ve Enes'i kaleci ile karşı karşıya bıraktı. Ama kalede Erce vardı, kolay kolay yemezdi.
Bir ara Samsunspor iyice defansa kapandı. Tek kale maç izler olduk. Göbekten hiç geçit vermeseler de kanatları zaman zaman çok açık veriyordu. Altınordu'nun devamlı kanatları kullanması gerekiyordu. Kullandı da fakat sadece yerden oynamayı tercih etti. Sadece ayağa paslarla futbol oynanmaz. İlla çizgiye de inmek gerekmez. Ceza alanı yakınına kadar gelebiliyorken, ortalara da başvurulmalı. Böylelikle gol atma şansı daha da fazlalaşır.
Ortalara başvurmamasını da anlamak gerekir. Hava toplarında biraz sıkıntı yaşıyorlar. Oyuncular genellikle kısa boylu. Bu da kadro derinliğinin çok iyi olmadığını gösteriyor. 22. dakikada Mirkan'ın koşarak rakibi üzerinden kafa vurmaya çalışması sakatlığa davetiye çıkarmaktı. O topa kafa vurması çok zordu. Hızını kesip, havaya doğru sıçraması gerekirdi. Hem havaya zıpladı hem de rakibinin üzerine gitti. Kafa kafaya çarpışıp yerde kaldılar.
İlk yarı sadece kanatlardan gelebildi kırmızı lacivertliler. Kale alanına gönderilen toplar ağları sarsacak oyuncuyla buluşturulamadı. Hızlı hücum şansı da yakalandı. Bunda da şutlar kaleyi tutmadı. Kalesinde de pek tehlike yaşamadı.
2. yarıda Zaman zaman Altınordu yüklendi, zaman zaman da Samsunspor. Gole yakın takım, ev sahibi ekipti.
74. dakikada ise inanılmaz bir gol kaçtı. Erdoğan'ın ortasında Barış altıpas çizgisi üzerinde bomboştu. Çok ama çok rahat bir kafa vuruşu yaptı, koskoca kaleyi tutturamadı, üstten auta attı. Gol için bir fark yaratmak gerekiyordu, farkı Erdoğan yarattı. Sağdan kaleye paralel sürdü topu, bir boşluk aradı aradı ve ceza sahası çizgisi üzerinden şutunu çekti. İğne deliğinden geçen top, ağlarla buluştu. Ceza sahası içerisinde adam paylaşımını iyi yapamayan Altınordu, yapılan ortaya kafa vurdurdu, auta gidecek top Andan'a çarpıp ağlarla buluştu. Şans golüydü ama kale önünde 2 rakip oyuncuyu bomboş bırakmak gole davetiye çıkarmaktı.
90+2'de Şeytanlar gole çok yaklaştı. Karambol yaşandı ve kaleci topa tam çizgi üzerinde sahip oldu. Maç da 1-1 sona erdi.
Okyanusları geçen Altınordu, maalesef ki derede takıldı, 2 puandan oldu.

Çelişki

Konyaspor ile Beşiktaş arasında oynanan maçta Pepe koşarak topa yükseldi. Kollarını açtı. Topa kafa vururken, önündeki Jahovic'in boynuna da dirseğiyle bir darbe indirdi. Hatırı sayılır bazı kişiler, bu pozisyonun normal olduğunu söylediler. Faul yokmuş. Bu yoruma çok ama çok şaşırdım. Bir oyuncu kollarını kaldırarak topa çıkabilir ama rakibi varsa buna dikkat etmesi gerekir. Jahovic'in burada çenesi kırılabilirdi. Pepe de istese o kolunu çekebilirdi. Hem faul hem de sarı kartlık bir hareket.
Ceza sahası içerisinde, defans yapan oyuncular artık kollarını arkaya saklıyorlar, top ele çarpar, basit bir penaltıya sebep verebilirler diye. Oysa elleri açık durmak, daha dengeli ve hareketli yapar insanı. Ellerin arkada saklanması gerekli olduğunu savunan yorumcular, bu dirsek için ellerin konumunun normal olduğunu ve dirseği ise kendini korumak için yaptığını söylemesi tam bir çelişki... Ellerin saklandığı gibi, kafa toplarında dirsekler de yukarıya kaldırılmamalı.