İzmir'de sıcak bir bahar günü. Konak Meydanı tıklım tıklım. İnsanlar kendilerini dışarı atmış. Bir tarafta keman resitali yapan bir genç, hemen ilerisinde Kürtçe şarkılar söyleyen ve onlara halayla eşlik eden insanlar. Cıvıl cıvıl... Birkaç km ötesinde, bir otelde maç saatini bekleyen bir takım.  Altınordu hep aynı otelde konaklar, maça yaklaşık 1,5 saat kala yola çıkar, 20 dakika içinde Doğanlar Stadı'na varır.
***
Herkesten önce kaleci Erce ısınmaya çıkmıştı. Sonradan Altay geldi. Uzunca bir süre sonra da Altınordu takım olarak ısınmaya başladı. Herkes ısınmayı bıraksa da Altay devam etti.
***
Mükemmel bir maç havası vardı, hem oyuncular hem de taraftar için. Mücadele karşılıklı ataklarla başladı. Her iki takım da pozisyonlar buldu, gol bulamadı. Altay, kaleci vuruşlarında Erce'nin pas yollarını tıkadı, adam adama oynayarak gelişigüzel vurmasını sağladı. Özellikle ilk 15 dakika boyunca arka arkaya pozisyonlara girildi. Top bir o kalede bir bu kalede idi. Golü atmayı başaran Şeytanlar oldu. 15. dakikada Muhammet topun dibine vurup, defansın üzerinden aşırttı, Enes hareketlendi kale önünde dokundu, takımını öne geçirdi.
Golden sonra Altınordu oyunu biraz soğuttu, pozisyonlar azaldı. 39. dakikada Altay penaltı kazandı. Penaltıda Berkay ayağını topa değil, Paixao'nun önüne uzattı ve onun topla bağlantısını kesti. Paixao da top yerine ayağına vurdu. Bu tür hareketleri genellikle çalımı iyi atan oyuncular yapar, rakiplerinin topa müdahalesini engellemek için ayağını öne koyar. Darbe alınca da faul, çalımcı oyuncu lehine verilir. Bu pozisyon da benzerdi. Ama ben buna hep karşı çıkmışımdır. Amaç topla oynamak değil, rakibin topa müdahalesini engellemek. Faulü yapan darbeyi alan değil, topa dokunmayı engelleyen kişidir aslında. Darbe Paixao'dan gelse de, bana göre faulü yapan Berkay'dır. Ama başka bir hakem olsaydı maçı yöneten, penaltı vermeyebilirdi.
***
İkinci yarı çok durgundu. Altınordu gol aradı, Altay defansa çekilip, hızlı hücumlarla çıkmaya çalıştı. Kappel'in yokluğu bu yarı çok arandı. Hızı ve adam eksiltmesiyle takımına büyük katkı sağlayabilirdi. 84. dakikada Özgür'ün topu kaptırması, ev sahibi takımın öne geçmesini sağladı.
Atılan bu golden sonra da Altay yüklenen, Altınordu defansa çekilen takım oldu. Uzatma dakikaları içerisinde yapılan ortaya Erce çıktı, zıpladı, topu tuttu ama arkadaşıyla çarpışıp yere düştü. Topu elinden kaçırınca İbrahim Akın tamamladı, golü attı. Hakem faul verdi, bütün herkes şaşırdı. Karşılaşma Altınordu'nun 2-1'lik galibiyeti ile sona erdi.
***
Maç sonunda her iki takım da seyircileri tarafından tribüne çağrıldı. Altay'dan Özgür'ü ise özel olarak çağırdılar. Özgür soyunma odasına giderken de, siyah beyazlı taraftarlar ile polis arasında bir arbede yaşandı.
***
Maç öncesi ve devre arası çimler sulanır. Su da zemini biraz kaygan hale getirir. Bunun futbolcular açısından faydası, pasları daha rahat atmalarını sağlamasıdır. Ama bu 2 kere Altınordu'nun aleyhine oldu. Defans arkasına havadan atılan pasta Enes kaleciyle karşı karşıya kalacak derken, top yere çarpınca hızlandı ve yetişemedi. Diğerinde ise ceza alanı içine atılan top yere çarpıp hızlanınca Altınordulu oyuncu gol vuruşunu yapamadı.
***
Sağdan 2 Altınordu atağı... İlkinde topla çizgiye inildi. Oyuncular da kaleye doğru koşarken havadan pas tercih edildi, atak harcandı. Islak zemin varken, pas verilebilecek uygun durumda kimse yokken, yerden kaleci ile oyuncuların arasına topu göndermek en iyi tercih olur. Bu topa defans yapan oyuncuların dokunması bile kendi kalelerine gol atmasına neden olabilir. Çok etkili bir yöntemdir.
Altınordulu oyuncu ceza alanına girdi. Önünde rakibi vardı. Arkasındaki arkadaşının önüne yerden fasollu bir pas attı. Ama zemin kaygan olduğu için top yarı kayarak yarı fasollu gitti, iyice açıldı, kaleci çıkıp aldı. Yapılması gereken topa biraz yavaş vurulması, önde duran rakibin diz hizasından geçecek şekilde kaldırılması idi. Meşin yuvarlak bu sayede tam da takım arkadaşının önüne gelir, kaleye doğru açılmazdı.

Öne çıkan oyuncular

Hasan Hatipoğlu, takım arkadaşına kafan tutan Özgür'ün üzerine yürüdü. Bir olay oldu mu Hasan hemen devreye girer, takımın abiliğini yapar. Ama biraz daha yumuşak olmalı. Kırmızı bile yiyebilirdi, sarı kartla kurtardı.
Sefa Yılmaz kendine çok fazla güvenliydi, çok soğukkanlıydı. Topu aldı, tuttu, güzel paslar attı, klas hareketler yaptı. Takım oyunu oynayan kırmızı lacivertlilerde fark yaratan isim oldu. Ancak neredeyse her pozisyonda hakemle oynadı. Durmadan konuştu, itiraz etti.
Hüsamettin Yener, çok koştu, çok çabaladı, elinden gelen her şeyi yaptı. Sahada dikkatle izlediğim oyunculardan biri idi.
Andreas Tatos, yavaş bir oyuncu olsa da, topu ayağından almak çok ama çok zor. Takımın maestrosuydu. Her topta pas almaya gitti, aldı ve takımı yönlendiren isim oldu.