Türkiye'nin büyük kulüplerinden birini ağırladı Altınordu. Süper Lig'in gediklisi Gençlerbirliği, geçen sezonu kötü geçirip, küme düşmüştü ama burada pek kalma arzusunda değildi. Tarih boyunca da böyle olmuş, küme düşseler de hemen çıkmayı başarmışlardı.

Maç hızlı başladı. Her iki takım da tam saha pres yapıyordu. Gençlerbirliği'nin yaptığı pres çok daha iyi olsa da Altınordu'nun iyi pas yapmasıyla etkisi azalıyordu. İyi pas yapıyorlardı yapmasına ama topu ileriye uzun paslarla taşımayı tercih ettiler. Bu da çok top kaybına neden oldu. Presi ise yeterli değildi. Ne kırmızı lacivertliler ne de kırmızı siyahlılar topu ceza alanına kadar taşıyamıyor, pozisyon yaratamıyorlardı. Tam saha prese rağmen defans çok geride kuruluyor, oyun boyu çok uzuyordu.

Ev sahibi takımın tam saha presi kısa sürdü ve sonrasında yavaş yavaş konuk takım üstünlük kurmaya başladı. Maçın ilk pozisyonu için 15 dakika geçmesi gerekti. Sessegnon hızla ceza alanına girdi, verdiği pastan sonuç gelmedi. Top kornere çıktı. Korner de, topun direğe çarpıp, auta gitmesiyle sonuçlandı.  

Kemal Rüzgar takımı adına ileride pres yapan, hep topun önünde durmaya çalışan tek isimdi. Sağa sola çok koştu ancak tek başına bir şey yapamazdı. Yarı alanın ilerisinde başka bir arkadaşı yoktu. Biraz daha geri çekilip, takımıyla blog halinde durmalıydı.

Bucalı Bekir

Kırmızı siyahlılar, aradığı golü duran toptan bulabildi. Yapılan ortada Bekir Yılmaz topu kafa ile ağlara gönderdi. Ardından tribüne koşarak öpücük yolladı. Bazı Altınordulu taraftarlar, kendilerinin kızdırıldığını düşünüp tepki gösterdi. Bekir ise ailesinin orada olduğunu ve ailesine yaptığını söyledi. Ailesinin orada olması gayet normal çünkü Bekir Bucaspor'da futbola başlamış, İzmir doğumlu bir futbolcu.

Golden sonra da konuk takım üstünlüğünü sürdürdü. Tam saha presten ödün vermedi, yorulmadı. Adam adama oynayarak, pas yollarını tıkayıp, rakibini top kaybına yönlendirdi. Topu kontrolüne alınca da yavaş oynadı, bu sayede dinlenme fırsatı buldu.

Altınordu ilk pozisyonunu 45+1'de bulabildi. Kemal Rüzgar, yakın mesafeden vurdu, Luccas Claro ile kaleci Emrullah golü beraber önlediler. 

Altınordu aynı silaha yöneldi

İkinci yarı Altınordu da rakibini taklit ederek, istekli, zorlayıcı tam saha presle maça başladı.  Bu sefer Gençlerbirliği de topla çıkmakta zorlanmaya başladı. Oyun sistemi eşitlenince, skor da eşitlendi 53. dakikada Kemal ile.

62. dakika, maçın en güzel anına sahne oldu. Sessegnon kazanılan serbest vuruşta çok güzel bir şut çekti, 90'a giden topa Erce uzanarak, mükemmel çıkardı. 

Top bir o kale bir bu kaleye gitti, oyun boyu uzadı, futbolcular çok koşmak zorunda kaldı. Yorgunluktan olsa gerek çok pas hataları yapılmaya başlandı. Özellikle Altınordu'dan alışılmadık pas hatalarına şahit olduk.

Ceza alanı içerisine yapılan ortalarda kırmızı şeytanlar çok açık verdi. İlk gol böyle gelmişti, ikincisi de böyle geldi, konuk takım 79'da yeniden öne geçti. Kafa toplarına, ortalara çok ama çok çalışılmalı. 

Karşılaşma 2-1 Gençlerbirliği üstünlüğüyle sona erse de, özellikle ikinci yarı iki takım da önemli pozisyonlar buldu, değerlendiremedi. 
Altınordu senelerdir bildiğimiz düzende oynadı. Gençlerbirliği ise rakibini iyi analiz edip, iyi bir taktik yapmıştı. İyi de uyguladılar. Altınordu hızlı gitti, ataklarını da hızlı sonlandırdı. Gençlerbirliği zaman zaman ablukaya aldı, ceza alanı önünde top dolaştırmayı başardı.

59. dakikada, hakem kullanılacak serbest vuruş öncesi 2 kişilik Gençlerbirliği barajını uyardı, kollarını kaldırmamalarını söyledi. Çok gereksizdi. Kaleye çok uzak mesafe idi ve baraj da ceza alanı dışındaydı. Baraja gelip çarpması hem çok az bir ihtimaldi hem de penaltı gibi çok tehlikeli bir sonuç çıkmayacaktı.

Erhan kulube mahkûmu

Altınordu yedek kalecisini Fenerbahçe'ye sattı. As kaleci Erce de yurt dışına transfer olacağını söyledi. Bu sebepten Karşıyaka'nın çok beğendiğim kalecisi Erhan Erentürk transfer edildi. Erce bugüne kadar başka takımla anlaşamayınca, Erhan yedek kulübesine mahkûm oldu. Eğer Erce gitmez ise, korkarım ki Erhan'ın önünde parlak bir gelecek varken, yok olup gidecek.

Fenerbahçe hata yaptı

Fenerbahçe, Altınordu'dan kaleci Berke Özer'i transfer etmekle büyük bir hata yaptı. Daha kaleye geçmek için çok ama çok zamana ve çalışmaya ihtiyacı var. Geçen sezon sadece 5 lig maçına çıktı. Onda da Avrupa takımlarından izlemeye gelenler vardı, göstermek için. Sanırım heyecandan olsa gerek birkaç basit hata yapmıştı, bir daha izlemeye gelen olmadı. Berke'nin yetişebilmesi için 3. Lig takımlarından birine kiraya verilmesi ve burada düzenli oynaması gerekir. Üst liglerde oynatılmaya kalkılırsa, yok olup gider. 

Fenerbahçe aslında, 23 yaşındaki Erce Kardeşler'i almalıydı. Bu sayede hem Kameni'yi gönderebilir, hem de Volkan'ı yedeğe çekip, Erce'yi güvenle kaleye geçirebilirdi. Erhan Erentürk'ün de önü açılmış olurdu.