Altınordu, sahasında ağırladığı Grandmedical Manisaspor karşısında rahat bir galibiyet aldı ve sahadan 3-0'lık galibiyetle ayrıldı.  Altınordu, bildiğimiz klasik Altınordu idi. Önceki rakiplerine karşı nasıl oynamışsa, Manisaspor karşısında da aynı oyununu oynadı. Rakibinin zayıflığına göre bir oyun sistemi yoktu. Manisaspor da kendi yarı alanına çekildi, hızlı hücumlarla çıkmayı tercih etti. Topu ayağında tutamadı, pas yapamadılar. Aslında Altınordu'nun buna izin vermediğini de söylemek mümkün. Top rakibe geçtiğinde prese başladılar, kolayca da kaptılar.

Oyunun hâkimi ev sahibi takımdı. Bol bol pas yaptı, sabırlı oynadı, golü bulduğunda da sistemini değiştirmedi ama rölantiye geçti. Kalesinde neredeyse hiç tehlike yaşamadı.

Maç içinde yaşananlar

Altınordu, daha çok rakip yarı alanda topla oynadı. Sağlı sollu ataklar yaptı. Sağ tarafta oynayan oyuncular zaman zaman zorluk çektiler. Çünkü o taraf güneşliydi ve gözü alabiliyordu.
Daha ilk dakikalardı. Manisalı oyuncular top kaybı yaptı. Sağından atak yedi. O tarafta oynayan oyuncusu rakibine doğru koşmak yerine, çok uzağında karşıladı, ceza alanına rahatça girmesine izin verdi. Bu tür pozisyonlarda rakibi kalenin mümkün olduğunca uzağında karşılamak gerekir.
11. dakikada soldan yapılan ortaya Erdoğan'ın çok müsait pozisyondaki kafa vuruşu doğrusu hiç yakışmadı.  Çok kötüydü ama bunda güneşin de etkisi olabilir.
24. dakikada Akın, Kerim'in kolunu tutup, çekti. Amaç hızlı hücumu kesmekti ama kendi takım arkadaşları çok kalabalıktı. Buradan gol yemesi zordu. Gereksiz yere faul yaptı ve sarı kartı yedi. Fauller bu kadar kolay yapılmamalı. Her hızlı hücumda faul yaparak rakip durdurulmaz.
Murat, defans arkasına sarktı, kaleciyle karşı karşıya kaldı. Zafer bekledi, Murat açık kolladı, vurdu ve takımının 2. golünü attı. Bu tür pozisyonlarda kalecilere bir önerim olacak. Rakiple karşı karşıya kaldığınızda kalenin biraz açığında (pozisyona göre mesafesi değişir) bekleyin, bekleyin, bekleyin... Rakibinizin tam topa vuracağını anladığınızda fişek gibi fırlayıp, üzerine doğru koşunuz. Böylelikle hem topa vuracak oyuncu şaşırır hem açıyı kapatırsınız hem de hareketli yakalandığınızdan topa hamle yapmanız daha kolay olur.
Bayram, kendine göre sağ taç çizgisinde, orta sahada topa sahip oldu. Yüzü kalesine doğru dönüktü. Arkasından gelen baskıyı fark edince topu taca attı. Oynayabileceği çok geniş bir alan vardı. Hemen teslim olmamalı, topu oradan çıkarmak için çabalamalıydı.
İlk yarı 2-0 sona erince, Şeytanlar farkı açmak için pek yüklenmediler, Tarzanlar da daha fazla gol yememek için açılmadılar, bol bol paslaşmalı bir oyun izledik.
Maçın sonuna 4 dakika uzatma ilave edildi ancak hakem Burak Şeker 3 dakika oynattı.

Organize işler mi bunlar?

Yarım kalan Fenerbahçe – Beşiktaş maçının yorumlarını dinledim değişik kişilerden. Hemen hemen hepsi bu olayları organize işlere bağladı. Birilerinin bilinçli ve çıkar amaçlı yaptığını ve yaptırdığını ima ettiler. Bu tür imalar başka maçlar içinde konuşuldu ama şimdiye kadar hiç birinde ortaya çıkarılamadı, sonuçta fos çıktı.
Bu maçta yaşanan olayların ardında gizli güçler olduğu da diğerleri gibi fos çıkacaktır. Hiç kimse, hiçbir şey bilmiyor. Sadece kafadan atıyorlar. Kazandım denen maçta neden olay çıkartılırmışmış da?..
Çıkartılır efendim, çıkartılır. Defalarca verdiğim bir örnek vardı. Pınar Karşıyaka Eurochallenge Cup finalinde 17 sayı öndeyken kendi taraftarının sahaya attığı pet şişe yüzünden oyun durmuş, sonrasında kazanan rakip olmuştu.


Taraftarı tanımak için stada gidip, taraftarın arasında maç izlemek gerekir. Televizyon karşısında, basın tribününde veya şeref tribününde maç izlemekle tanıyamazsınız. Fanatik olan taraftar maç izlemekten çok, takımını desteklemeye gidiyor. Sahada oynanan oyunun onlar için önemi yok, galip gelsinler yeter. Ama takımlarına karşı olumsuz bir şey gördüklerinde, gözlerini karartıp, sonucunun ne olacağını düşünmeden, tepki verebiliyorlar.
Fenerbahçe'nin önceden oynadığı Beşiktaş maçlarında bazı sorunlar yaşandı. Taraftar bu olaylardan sonra Beşiktaş'a karşı bilendi. Özellikle de Fenerli oyuncuya yumruk atıp kırmızı kart gören Quaresma listenin başındaydı. Taraftar gergindi, bilenmişti. Bu sebepten Quaresma her köşe vuruşu için kenara geldiğinde yabancı madde yağmuruna tutuldu.
Bu bilenmiş taraftarla ağız dalaşına giren yedek oyuncular da fitili ateşledi, olaylar büyüdü. Aslında taraftarın yaptıklarını fazla abartmamak gerekir, ülkemiz standartlarına bakıldığında. Birçok maçta rastlanan şeyler bunlar. Burayı ön plana çıkaran, atılan maddenin kafa yarması ve soyunma odasında çıkan olaylar.
Sonuç olarak, yapılanların sebebi sadece ve sadece taraftarların Beşiktaş'a olan kızgınlıkları, Fenerbahçe'ye zarar vermek değil. Bunların önlenmesi de çok kolay. Göstermelik değil, caydırıcı cezalar vermek...