Pandemiyi unuttuk gibi…

Birçok kişinin, hatta kendi yakınlarımızı da kaybettiklerimizi…
Davetler başladı…
Bedavacılar da bu arada yaşadı, gibi…
Liste çıkarıyor bunlar…
Sabah kahvaltısı şurada, öğle yemeği burada…
Umarım davetlere sadece ve sadece hizmet görevlileri gider, şefleri müdürleri, patronları değil…
Bu davetler genelde ‘kap-kaç’ şeklinde günlük oluyor…
En fazla bir gün önce duyuruyorlar…
Çünkü, üyeler ya da yetkililer tarafından ‘Ne oluyor? Bu masraf neden ve kimin için?’ diye sorulardan da kaçılmış oluyor…
Sonradan hesap sormalarda ise yanıt şöyle oluyor:
‘Atı alan Üsküdar’ı geçti!’
Bakın gerçek davet şöyle olur:
Önceden belirttiğim da bana gelenlerden ‘rahatsız olarak’ anlatma ihtiyacını duyduklarım…
Şimdi sözünü edeceğin de yine bana gelen özel bir davet…
Davet şöyle:
‘61 ihracatçı birliği, 27 sektör ile 100 bin ihracatçının tek çatı kuruluşu olan Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM), katma değeri yüksek, markalı ürün ve hizmetlerin ihracat artışının sağlanması adına çok özel bir oluşuma imza atıyor.
TİM; firmaların markalı ihracat artışlarını teşvik etmek ve bu artışla birlikte ülke imajına katkı sağlamak için bir yol haritası oluşturmak amacıyla kuracağı, TİM Marka Konseyi’ni kamuoyu ile paylaşacak.
TİM Başkanı İsmail Gülle’nin ev sahipliğinde, ihracata katma değer katan marka kurucularının da katılımlarıyla gerçekleşecek olan TİM Marka Konseyi’nin detaylarının paylaşılacağı toplantıda sizi de aramızda görmekten mutluluk duyacağız.
Saygılarımızla,
Tarih: 15 Haziran 2021, Salı
Yer: Hotel Raffles İstanbul, Balo Salonu
Levazım, Zorlu Center, Koru Sokağı, Beşiktaş/İstanbul’
Aynı gün ise Türkiye Spor Yazarları Derneği’nin havuz başında yemeği bir gün sonrada kongresi var.
‘Evet’ desem uçak bilitleri de geliyor, otelde yer de ayarlanıyor…
Ama ben ‘hayırcıyım’
Gençlerin önlerinin açılmasından yanayım…
Bilmem anlatabiliyor muyum?
Aslında burada bunları yazarak, ‘Kızım sana söylüyorum, gelinim sen anla!’ diyorum…
Bazı sözde duayenlere ya da birilerinin haklarını yiyenlere de mesaj vermek istiyorum…
Bunlar İzmir halkının, kurumlarının, şirketlerinin, meslek örgütlerinin, derneklerin paralarını yemek isteyenlere uyarı niteliğinde yazmaya çalıştım.
Bir yanda bir gevrek ile gününü geçirmek zorunda kalanlar, diğer yanda bir kuruş harcamadan lüks sofralarda ağırlananlar…
Bilmem anlatabildim mi?