İzmir'de şampiyonluk günüydü. Bir tarafta Arkasspor, diğer tarafta Fenerbahçe... 2-2'lik serinin son maçı. Kazanan kupayı kaldıracaktı. Böylesine önemli bir maç ayağıma kadar gelmişken es geçmek olmazdı.

***

Maça doğru yola çıktığımda öğrendim ki maç biletleri tükenmiş. İnternete baktığımda tükendiğini gördüm ben de. Yine de spor salonunun önündeki havayı görmek istedim. Salona vardığımda bilet gişesinin kapılarının kapatıldığını gördüm. Ama hemen civarında bir sürü insan vardı ve bu kişilerin de ellerinde bir sürü bilet. 5 liraya satılan biletleri 20 liraya satıyorlardı. Eğer tribünler yetersiz ise biletler her zaman karaborsaya düşüyor. Bu kaçınılmaz bir şey.

***

Biletimi aldım, salona girdim. Tıklım tıklımdı. İzmir Atatürk Voleybol Salonu'na bu ilk girişim idi. Pek beğenmedim. 1971 yılında yapılmıştı. Karşılıklı iki taraf tribününde de çok büyük sütunlar vardı. Üst tarafta da balkon vardı. Buradan arada sırada cisimler aşağıya, seyircilerin üzerine düşüyordu. Demir parmaklık monte edilmiş yer de vardı. Karşılaşmaları bu demir parmaklık arkasından seyretmek zorunda kalanlar oldu.  Ses sistemi kötüydü. Ses boğuk geliyordu.
Bir maç varken herkes maça odaklanır, takımını destekler. Ama burada durum biraz farklıydı. Hiç bitmek bilmeyen trafik vardı. İnsanlar devamlı gelip gidiyorlardı. Bazıları ellerinde yiyecekle dönüyordu. Bazıları da sanırım tuvalete gidiyordu. Sahadaki mücadele pek umurlarında değildi. Böyle bir ortamda maça odaklanmak da mümkün değildi.

***

Bu müsabaka bazı şeyleri hatırlattı bana. O da seyirci ve taraftar arasındaki farkı. Salonda çoğunluğu Arkasspor'un elindeydi. Fenerbahçe'ye daha az yer ayrılmıştı. Ama Fenerbahçe yoğun tezahürat yaparken, Arkas tarafından ses az çıkıyordu ve tek bir tezahürat yapılıyordu. Hiçbir etkisi yoktu. Yani Fenerbahçe'nin taraftarı varken, Arkasspor'un ise sadece seyircisi salona gelmişti. Bu seyircilerin bazıları da özel davetiye ile maça girmişti.
Fenerbahçe, taraftarını da arkasına alarak, çok kolay bir galibiyet elde etti, Arkasspor'u 3-0 yendi ve şampiyonluğa ulaştı. Eğer Arkasspor değil de, yerine Karşıyaka, Göztepe, Buca ya da Altay olsaydı, Fenerbahçe bu kadar kalabalık olamaz, sesleri bile çıkamazdı. Taraftarı salonu öyle bir inletirdi ki, Fenerbahçeli oyuncular bu tezahürat karşısında siner, ev sahibi takım coşar, kupaya koşardı. Arkasspor'u şampiyonluktan eden en büyük etken, taraftarının olmaması idi.

***

Fenerbahçe kupayı kaldırdı. Oyuncuların aileleri sahaya indi. Resimler çekildi. Kupa taraftarın ellerine verildi, fotoğraf çekilmeleri sağlandı. En çok dikkat çeken isim Hidalgo oldu. Çok cana yakın biri idi. Taraftarla selfi yapıp durdu, pek kimseyi kıramadı. 1-2 değil onlarca kişinin telefonunu alıp, selfi çekti. Saymak mümkün değildi. 30-40 vardır herhalde.

5 maç aradan sonra galip

Ligde iddiasını yetirmiş iki takım İzmir Atatürk Stadı'nda karşı karşıya geldi. Altay Play-Off şansını kaçırmış, Eskişehirspor ise küme düşmekten kurtulmuştu. Buna rağmen her iki takımın taraftarı da maça ilgi göstermişti. Hatta Eskişehir'i desteklemek için Çanakkale'den gelen bir kişi bile vardı. Maçı izleyip, tekrar Çanakkale'ye dönecekti. Takım aşkı böyle bir şey.

***

Maç durgun başladı. Orta sahada geçiyordu mücadele. Kalecilere hiç iş düşmüyordu. Kaleye ilk şut 26. dakikada Altay'dan, kaleyi bulan ilk şut ise 35. dakikada Eskişehir'den geldi. Bu dakikaya kadar hiçbir kaleci kurtarışı yoktu.
Böylesine durgun geçen maçta Paixao diye biri vardı. 36. dakikada ceza alanı içerisinde topla buluştu, sağdan topu aldı, 180 derece döndü, vurdu, golü attı. Şapkadan kuş çıkardı adeta.
İlk yarı bu golle sona erse de ve maç durgun geçse de Eskişehir 2 kere yüzde yüz gole yaklaşmıştı. İlki 34. dakikada idi. Sekidika, defans arkasına sarkmış, kaleciyle karşı karşıya kalmış ama şutu dağlara taşlara gitmişti. Öylesine havaya dikmişti ki, şaşırmamak elde değildi. 44. dakikada da Sissoko rakiplerini geçerek ceza alanına girdi, hafif çaprazda kaleci ile karşı karşıya iken, şutunu Emre ayaklarıyla çıkardı.

***

İkinci yarı tam tersi bir oyun vardı. Karşılıklı ataklarla kaleye gidiliyordu. Her iki takım da gol atabilirdi. Fakat Eskişehir biraz daha iyi oynuyordu ve daha çok kaleye gidiyordu. Gol geliyorum dedi, geldi. Beraberlikten sonra dengeli bir oyun vardı. 84'te Altay, kendisine 3 puanı getirecek golü buldu ve karşılaşmayı 2-1 kazandı.

***

Paixao kale içinde pek topla buluşamadı. Yine de gol atmayı başardı. Fakat kafa vuruşlarında eksikliği var. Darbeli vuruş yapamıyor. Çoğu zaman kalecinin üzerine gönderiyor. Tatos orta sahanın beynidir. Topu alır, oyun kurardı. Bu maçta çok etkisiz kaldı. Mustafa Murat orta sahanın ortasında oynadı hücum ederken. Sağdan defans arkasına top bekledi. Hızı tam bu iş için biçilmiş kaftan. Bir türlü istediği topu atmadılar. Ulaş çok basit hatalar yaptı defansta. Golle sonuçlanabilirdi. Hüsamettin yeteri kadar kendini gösteremedi.
Eskişehirspor'da Sissoko iyi oyuncu. Topu ayağına aldığında taraftarına heyecan verdi. Topu genelde iyi kullandı.