Bu yazıyı anne kimliğimle ve çok derin bir ıstırap duyarak yazıyorum. Ülkemi, kurumlarımı, insanlarımı tanıyamıyorum. İsyanım en son Aselsan ölümüyle daha çok kanamaya başlayan ve kalbimle ilgili. Anne-Baba olarak büyük bir özlem ve heyecanla beklediğimiz, anne olarak 9 ay içimizde canımızdan can kattığımız bebelerimiz.
Doğduğu andan itibaren canımıza can katan çocuklarımız, hayatta sahip olacağımız en değerli varlıklar. Uykumuzu, sağlığımızı, varlığımızı, gözümüzü kırpmadan hatta canımızı feda ettiğimiz kıymetlilerimiz. Emeklerden ilk adımları, okula başlayışları, mezuniyetleri, yaşamları, her evreleri ile hayatımıza anlam katan çocuklarımız. Gözündeki bir damla yaşa,kapaklandığında dizindeki sıyrığa, mutsuzluğuna cayır, cayır içimiz yanan çocuklarımız.
İlk gülüşü ilk dişi, ilk kelimesi, başarıları hayatımızda destan olan bizi mutluluktan uçuran çocuklarımız. Büyürken, yaşarken ister 3 yaşında, ister 30 yaşında olsun gözünün içine baktığımız çocuklarımız. Trafik kazasında, hastalıkta, terörde kaybettiğimiz çocuklarımız.
Allah kimseye evlat acısı vermesin. Evladının ardında kalmasın. "yazgı" diyorlar yukarda yazdığım nedenlerle kaybettiğimiz çocuklarımız için.
 
***

Ama Aselsan ölümleri 2006 dan bu yana art arda ülkemiz için, gelecek nesiller için çağdaş medeniyetleri yakalayacak keşifler için Amerika'da, Avrupa'da baş tacı edilen bu evsafta çocuklarımız için ölüm şekillerine bakıp yazgı demek hangi vicdana sığıyor?
Ben her çocuğun, benim çocuğum olduğunu düşünüyorum. Onlarla ilgili her haberde içim titriyor. İyiliklerle mutlu, kayıplarla kahroluyorum. Ama bu Aselsan ölümleri.....
Hatırlayalım kısaca , Hüseyin Başbilen 7 Ağustos 2006 da aracında boğaz ve bileği kesilmiş halde bulundu. Halim Ünal, 17 ocak 2007 kafasına isabet eden tek kurşunla öldü, haberi gazetelerde 9 gün sonra verildi. Evrim Yançeken oturduğu binanın 6. katından düşerek hayatını kaybetti. ODTÜ mezunu üç mühendisin önemli askeri projeleri üzerinde çalıştıkları iddia edilmişti. Yaklaşık 10 ay sonra 9 ekim 2007 de yazılım mühendisi Burhanettin Volkan askerliğini yaparken nöbette silahı ile intihar etti. 26 Ocak 2013'de Hakan Öksüz trafik kazasında yaşamını yitirdi. Ve en son geçen gün evinde yanında mutfak tüpü ağzında hortumu ile ölü bulunan Erdem Uğur.
Bu çocuklarımızın hepsi Aselsan ( Askeri Elektronik Sanayii ) de çok önemli askeri projelerde çalışıyorlardı. Hepsi çok başarılı idi! Hepsinin hayatları, umutları yaşamları vardı. Ülkeleri ve insanları için, güvenliğimiz için çok gizli projelerde çalışıyorlardı. Olabilecek çok daha yüksek imkanları varken dış ülkelerde onlar için değil, kendi ülkeleri için çalışmayı tercih etmişlerdi. Kaç sıfırlı hanelerde paraları olabilecekken. Başta TBMM'ne, bakanlarımıza, milletvekillerimize, barolara, kurumlarımıza, siyasi partilere çocuk sahibi olup sesini çıkarmayanlara anne olarak hakkımı helal etmiyorum. Çocuklarımızın da iki elleri yakanızda.

Yetti artık bu Aselsan ölümleri..