Sevgili okuyucularım, 24 Haziran'dan bu yana her gazetede, her TV yayınında ve toplum katmanlarının her birlikteliğinde üç aşağı beş yukarı aynı yorumlar, fikirler yer alıyor.

Bu konuda iktidar partisi tarafında değil, muhalefet ana partisi için olanlar ağır basıyor.
Bende tüm bu yorumları okumaya, dinlemeye gayret ediyorum. Hem kendi adıma hem de köşemde bilgi paylaşımı yaptığım okurlarım adına. Konu o ki yaşamımızı yönlendirecek sistem adına. Öncelikle inanıyorum ki yaşam uzun soluklu bir maraton. Başarı da, bu maratonu tamamlayabilmekte. Bunun yolu da maratona hakkıyla hazırlanmak. Herkesin her fikirde bir olmasını beklemek abes, olmamalı da. Önemli olan ortak aklı yakalayabilmek.
Aksi halde inanılmaz bir kısır döngüde olduğumuzun farkına bile varamadan savrulup gideriz.

***

Köşemde çokça CHP ile ilgili yazılarım oldu. Beğenirsiniz, beğenmezsiniz iktidar partisi kendi içinde ve yolunda gayet tutarlı. Ama dengeyi sağlayacak diğer yarı diyebileceğim CHP balans ayarı bozulmuş bir halde durmadan savruluyor. Tabii ona bağlanmış umutları da. Bugünkü tabloda tüm tartışmalar Kılıçdaroğlu ve İnce üzerine. İlla ki ikisinden biri hatalı, ikisinden biri haksız. Biraz önce okuduğum yazı bir özeleştiri; daha önce okuduğum konuların uzmanları birkaç değerli köşe yazarı ile örtüşünce söylemlerini sizinle satır başları olarak paylaşmaya karar verdim. CHP'li Umut Oran'dan "Kurultay ve 24 Haziran" değerlendirmesi "Genel Başkan arayışından önce ortak aklı bulalım", "Acilen Kurultay kararı alalım, ama genel başkan seçiminden önce CHP'yi baştan aşağı uygun hale getirelim. CHP'yi 21.yy'a uyumlu kılacak reformları yapalım. Siyaset sistemi baştan aşağıya değiştirildikten, parti içi demokrasi egemen kılındıktan ve ortak akıl kullanılmaya başlandıktan sonra partimize değer katacak pek çok yeni yüz siyaset saflarına katılacaktır. CHP'nin ana sorunu tek bir kişi ya da yöntem olmadığını, sorunun kurumsallaşamamaktan kaynaklandığını, ancak olağanüstü kurultay çağrılarına ardından "önce kendini başarılı ilan edip" ardından kurultay çağrısı yapmak ya da "kurultayın gereksiz olduğunu" ilan etmek başlı başına büyük hata.

16 yıldır devam eden seçim yenilgisinin tartışılmayacağı bir dönemin iyilik getirmeyeceğini savunan Oran: Geçen zamandan günümüze bireysel veya kurumsal bir "başarı hikayesi" yoktur ve olmayacaktır. Zira CHP için Türk milletinin yükselen beka sorununa rağmen kazanabilecek bir seçim ya da zafer yoktur olmayacaktır. Rejim değişmiştir tarihin seyrini değiştirmenin ilk kuralı "Doğru analiz". Aksi unvanı ne olursa olsun, başarı hikayeleri anlatmaya yeltenen herkes "analiz yanlışı" yapmaktadır. Ya da daha kötüsü gerçekle bağlarını koparmıştır. Türkiye ve CHP özelinde yanlış analiz yapmanın bedeliyse: Cumhuriyetin ve Türk Milletinin felaketine engel olamamaktır. Durum bu derece vahim, hakikat de bu derece nettir. Kişisel liderlik yarışı, bolca hamaset ve tüm yapısal sorunların unutularak meselenin "sen-ben" kavgasına kilitlenmesi olacaktır.

***
Gelinen noktada zemin kaymıştır, rota değişmiş, yollar ve yöntemler anlamsızlaşmış, geçmişe dair tüm kavramlar anlamını kaybetmiştir. Zira hepsi "parlamenter sistemle beraber doğmuş, gelişmiş ve şimdi de yok olmuşlardır. Yani CHP'nin geçmişten ders alarak "yeni rejime göre" örgütlenmesi, kurumsal değişimi sağlaması, ideolojik olarak netleşmesi ortak aklı egemen kılacak yollar bulması, son derece antidemokratik olan tüzüğü ve yönetmelikleri baştan aşağı değiştirmesi gerekir. Ayrıca 2 seçim üst üste kaybeden, iktidar olmayan genel başkan görevinden ayrılır, 3 dönem üst üste milletvekilliği, belediye başkanlığı, belediye meclis üyeliği yapanlar 4.ncü dönem aday olamazlar kuralının benimsenmesi bugünlerde yaşanan tartışmaların da gelecekte yaşanmayacağını garanti eder. Liyakat, adalet ve demokrasiyi parti içinde egemen kılmak koşuluyla.