Tokat Niksar Halk Eğitim Merkezi Müdürü Şakir Bolat’ın sosyal medya paylaşımına bakar mısınız? Şu cümleye bir göz atın:

"Halep'ten gelenler geri dönüyor. Artık Selanik'ten gelenler de geri dönsün."

Bu sözleri sarf eden kişinin kim olduğunu anlamadan önce neye cüret ettiğini anlamamız gerek.

Bu kişi, dolaylı yoldan Atatürk’ü ve onun Selanik kökenini hedef alıyor. Ama söyleyebildiği ancak bu kadar.

Çünkü daha fazlasını söyleyebilmek için bilgi, cesaret ve vicdan gerekir.

Unutmuş o koltukta oturmasını kime borçlu olduğunu.
Unutmuş, bu ülkede hâlâ ezan sesleri duyulabiliyorsa ve insanlar özgürce ibadet edebiliyorsa bunun kimin mücadelesi sayesinde olduğunu.
Unutmuş, üzerinde yaşayacağı bir vatanı, gölgesinde huzur bulacağı bir bayrağı varsa bunun hangi bedellerle kazanıldığını.

Atatürk ve silah arkadaşları olmasaydı, ne bu sözleri söyleyebileceği bir kürsü olurdu ne de yaşayacağı bir Türkiye.

Neyse ki Tokat İl Milli Eğitim Müdürü, bu kendini bilmezi derhal görevden aldı. Ancak bu yetmez!

Bu tür ifadeler yalnızca görevden almakla geçiştirilemez.

Halkı kin ve nefrete teşvik etmek, manevi değerlere saldırarak toplumu bölmeye çalışmak gibi suçlarla yargı önüne çıkarılmalı.

Savcıları göreve davet ediyorum. Bu bir ifade özgürlüğü meselesi değil; bu, bir toplumu provoke etmeye yönelik bilinçli bir eylemdir.
İstanbul’un fethiyle övünmeyi biliriz değil mi?

Peygamber Efendimiz’in (S.A.V.) övgüsüne mazhar olan Fatih Sultan Mehmet’i minnetle anarız.

Peki ya İstanbul’un kurtuluşu?

1453’te Osmanlı’ya kazandırılan İstanbul, Sevr Anlaşması ile İngiliz işgaline uğradığında, son Osmanlı padişahı ne yapmıştı? İstanbul’un anahtarlarını İngilizlere teslim edip bir gemiyle kaçmıştı.

Ama Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları, o İngiliz işgaline karşı direndi. Bağımsızlık mücadelesi verdi ve İstanbul’u yeniden Türk milletine kazandırdı. İstanbul’un ikinci fatihi Atatürk’tür, Türk ordusudur.

Hz. Muhammet’in “Güzel insan, güzel ordu” dediği Atatürk ve Türk ordusudur.

Şimdi çıkmış bir meczup, “Selanik’ten gelenler geri dönsün” diyerek halkı galeyana getirmeye çalışıyor. Bundan daha büyük bir provokasyon olabilir mi?

Unutulmasın ki,

Atatürk ve silah arkadaşları olmasaydı, camilerimiz işgal altında olur, ezanlarımız susturulurdu.

Kadınlarımız köle, erkeklerimiz ise başkalarının toprağında ırgat olurdu.

Türkiye Cumhuriyeti'nin varlığı, Atatürk ve silah arkadaşlarının canını dişine takarak verdiği mücadele sayesinde mümkün oldu.

Bu sözleri eden ve aynı zihniyeti paylaşan herkes bilsin ki, tarih, Atatürk’e dil uzatanları değil; onun aziz hatırasını yüceltenleri hatırlayacaktır.

Günün Sözü:
“Atatürk’ü anlamayanlar, önce hangi ülkede yaşadıklarını hatırlasın.”