27 Şubat 2020 gece yarısından bu yana baygın haldeyim...
Hatta uzun süre internete de girmedim, yani bilgisayarı elime almadım.
Sıkıntım, üzüntüm sonsuz...
Zaten bizimkiler interneti de kapanır derecesinde yavaşlatmışlar.
Ama beni etkilemedi...
Protestomu bu şekilde yapmış oldum..
Milletimiz için çok acı bir günü yaşadık.
Düşünüp duruyorum, ‘Ne yapmalıyım?’
Ben bir şey yapamam da, Reis, yani AKP Genel Başkanı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dan birkaç dakika sonra, bağlılıklarını, desteklerini bildirenler nerede?
Elektronik postaları inceledim, bunlar ortada yok!
Tam birlik ve beraberlik zamanı ama çoğu ortada yok! 
Ben kahroluyorum, şehit haberlerimize ve de ‘alçakça’ olarak adlandırılan saldırılara....
Onlardan birkaç satır bile yok...
Ya da ben farkında değilim...
Beynim zonglarken büyük umutlarla açtığını belirttiğimiz sınır kapılarına göçmenler akın ettiler...
Ama karşılarında bizim gibi yufka yürekliler yoktu ki!
Üzülmek, kahrolmak, hatta ağlamak herhalde bizim içindi...
Lafı daha fazla uzatmadan bazı mesajlardan özet vermek istiyorum.
Tabii ki, bu arada üç günlüğüne birçok kuruluş, etkinliklerini iptal ettiler.
Suriye’de yaşanan menfur saldırı nedeniyle ertelenme kararlarını saygı ile karşılamamak mümkün değil.
Ama ya bazı televizyonlara ne demeli?
Ya da kuruluşlara?
Söyleyecek laf bulamıyorum...
Herhalde banim gibi düşünmüyorlar...
Şu ana kadar sosyal medyaya da bakmadım...
Hiçbir şey yapmamak istiyorum...
Reis’in açıklama yapmasını bekledim..
‘Bakalım bundan sonra ne yapacağız, ya da öğreneceğiz?’ diye...
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da kısa açıklamasında ‘Erdoğan kahkaha atıyor, ama konuşmasında henüz toprağa vermediğimiz şehitlerimiz için milletimize başsağlığı bile dilemediği gibi, kahkaha da atabiliyor!’ diyerek tepkisini gösterdi.
Biliyorsunuz, bu arada TRT’ye çıkarılan biri şehitlerimizin ‘kayıp’ olarak nitelendirilmesine karşı çıkarak, ‘Ne kaybı, ne kaybı?’ diye yanıt verdikten sonra ‘Yer değiştirdiler!’ diyebiliyor...
Benim dikkatimi çeken bir başka konu ise İzmir Kadın Kuruluşları Birliği (İKKB) bileşeni 46 dernek adına İKKB Yönetim Kurulu Başkanı Huriye Serter’in yaptığı açıklama idi...

Ulusal yas bekledik!

Perşembe İdlib’de Türk Silahlı Kuvvetleri’ne yönelik hava saldırısında şehit olan Mehmetçiklerimize Allahtan rahmet, yaralılarımıza acil şifa ve şehit yakınlarına başsağlığı diledikten sonra, ‘Ulusal yas ilan edilmeli’ önerisine olumlu baktım.
Ama dikkate alınmadı...
İstanbul, İzmir, Adana gibi büyükşehir belediyeleri ile Karşıyaka gibi ilçelerimiz de üç gün ‘yas’ ilan ettiler.
Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunda öncü rol oynayan kahraman askerlerimizin her zaman yanlarında olduğumuzu bilmelerini istiyoruz.
Tabii ki onlar da aynı görüşteler; ‘Önce vatan!’
Kaybettiğimiz canlarımız için; aklı selim, sağduyulu ve tek yürek olmamız gereken bir süreçten geçmekteyiz.
Askerimizin, vatan topraklarını terör unsurlarından arındırmak ve korumak adına İdlib’te karşı karşıya kaldığı bu durum, bir kez daha “Dış politikada dostluk yoktur, sadece çıkarlar vardır” sözünü hatırlattı, değil mi?
Yaşadığımız bu zor günde sağduyuyu elden bırakmadan, birlik ve dayanışma içinde hareket etmeliyiz. 
Ama bu arada AKP’lilerin açıklamasından öğrendik;
Avrupa sınır kapılarımız açıldı...
Binlerce göçmen sınırlara yığıldı, aralarından tel örgüleri aşanlar oldu, direnç gösteren Yunan ve Bulgar güvenlik güçlerine rağmen...

Milyonlarca göçmen!

Bölgesinde güçlü bir aktör olan ülkemiz, Suriye’deki iç savaşın başladığı günden bu yana yaklaşık 4 milyon Suriyeliyi misafir etmektedir. 
Birleşmiş Milletlerin verilerine göre; son aylarda Suriye rejim güçlerinin İdlib kentinde düzenlediği saldırılardan kaçan 500 bini çocuk olmak üzere yaklaşık 900 bin Suriyeli topraklarımıza sığınmak üzere sınırlarımıza dayanmış durumdadır. 
Devlet yetkililerimizin, ‘Rejim güçleri’ olarak tanımladığı,saldırgan tutumları bölgede bir insanlık dramı yaşanmasına yol açtı.
Türk Milleti, tarih boyunca mazlumların yanında olmuş, yardım çığlıkları karşısında sessiz kalmadı.
Yani;
Görevi sadece mazlum insanları korumak, kadın, yaşlı ve çocuklara sahip çıkmak olan kahraman Mehmetçiğimize yapılan dünkü saldırıyı kabullenemeyiz. 
Saat 22.30 sularında TBMM’den dört parti ortak metin yayınladı.
Birlik ve beraberlikten söz edildi.
Bu arada söylenenler şu:
CHP ‘TBMM’ acilen’ toplantı çağrısı yaptı.
Ancak AKP Grup Başkanı ‘Gerek yok!’ dedi.
Meclis Başkanı da ‘Salı günü toplanılacak’ dedi...
Yani bugün de gelişmeleri takip edeceğiz...
Ne oluyor, ne bitiyor bilemiyoruz...
Şimdi normal görevimize dönelim...
Önceden yazdığım cumartesi yazısına devam edelim

Soğuk savaş canlanıyor mu?

Altınbaş Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Işın Çelebi ise yaptığı sunumda silahlanma hız kazanır ve buna bağlı olarak bölgesel sorunlar artarken dünyayı etkileyen salgınların sayısının ve görülme sıklığının artmasının dikkat çekici olduğunu vurguladı. 
Prof. Dr. Işın Çelebi, salgınların bölgesel sorunlara paralel olarak artmasının akla “Acaba Soğuk Savaş yeniden mi canlanıyor?” sorusunu getirdiğini ifade etti.
İngiltere’nin Avrupa Birliği’nden ayrılmasının bu ülke ekonomisini 5 yıl sonra çok olumlu etkileyeceğine inandığını belirten Prof. Dr. Işın Çelebi, bununla birlikte önümüzdeki dönemde Kuzey İrlanda’nın İrlanda Cumhuriyeti ile AB çatısı altında birleşmesinin gündemde olacağını ifade etti. 
Avrupa Birliği’nin önümüzdeki dönemde siyasi birlik olmaktan çıkarak ekonomik birliğe dönüşeceğini de öngören Prof. Dr. Işın Çelebi, Fransa ve Almanya’nın çabalarının bunu engelleyemeyeceğini vurguladı.

Türkiye 40. ülke

Moderatör Nazlı Bolak ise Türkiye’nin küresel salgına en hazır ülkeler arasında 40. sırada bulunduğuna dikkat çekerek, bununla birlikte olası tehdidin özellikle turizm sektöründe endişe yarattığına dikkat çekti. 
Nazlı Bolak, Korona salgınının dünya ekonomisine olumsuz etkileri nedeniyle Amerikan Merkez Bankası’nın mart ayı toplantısında faiz indiriminin sinyalini verebileceğini de belirtti.

İzmir’e geliyorlar

Mobilya sektörünün öncü markası Konfor Mobilya konfor ve tasarımı buluşturan yeni ürünlerini İzmir’de görücüye çıkaracak
Ülkemizin en önemli markalarından Konfor Mobilya, Konfor ve Konfor Yatak markaları ile müşterilerinin ihtiyaç ve beklentileri doğrultusunda tasarladığı en yeni koleksiyonlarını, 4-8 Mart tarihleri arasında İzmir’de düzenlenecek olan 31. Uluslararası İzmir Mobilya Fuarı’nda tanıtacak.
Uzun yıllara dayanan deneyim ve ustalıkla dünya trendlerini Türkiye’ye taşıyan Konfor Mobilya, yaşam alanlarına kalite, tasarım ve konfor katmayı hedefleyen yeniliklerini, dünyanın dört bir yanından sektör oyuncularını bir araya getiren Modeko 31. Uluslararası İzmir Mobilya Fuarı’nda tanıtmaya hazırlanıyor.
Türkiye’nin en büyük üreticileri arasında yer alan Konfor Mobilya, müşterilerinin ihtiyaç ve beklentileri doğrultusunda tasarladığı Fenton Koleksiyon, Voleta Koleksiyon, Holis Koleksiyon’un yanı sıra Konfor Yatak markası altında Nxtgen Verti Lateks Yatak ile Bexley Tekno Baza ürününü fuarda ilk kez görücüye çıkaracak.

Osmanlı’dan bu yana...

İzmir Milletvekili Hasan Kalyoncu 27 Şubat 2020 tarihli TBMM Genel Kurulu’nda Ürün Güvenliği ve Teknik Düzenlemeler Kanunu Teklifi üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına konuştu. 
Konuşmadan başlıklar şöyledir:
Dünyanın İlk Standart Kanunu Osmanlı Devleti Yapmıştır!
Tarihe baktığımızda, standartlaşma konusundaki çalışmaların 18'inci yüzyılda Avrupa'da başladığı söylense de aslında ilk düzenleme 15'inci yüzyılda Osmanlı'da görülmüştür. 
Çeşitli ürünler için standartlar geliştirilmiş, tüketicinin korunmasına yönelik tedbirler alınmıştır. 
Standardın bugünkü anlamında kullanıldığı ilk yazılı örneklerinden biri, dünya tarihine geçen, Sultan II. Bayezit'in Kanunnâme-i İhtisab-ı Bursa fermanıdır. Bu belgede, kalite, boyut, ambalaj gibi konularda standartlar tespit edilmiş, narh ve ceza hükümlerine yer verilmiş ve bugünkü sisteme benzeyen bir sistem kurulmuştur. Bu kanunname dünyanın ilk standart kanunu olarak bilinmektedir.
Tarihimizin önemli bir unsuru olan Ahi teşkilatı ve lonca yapılanması da üretimin, dağıtımın ve satışın standartlarını belirlemiş ve izlemiştir, tüketicinin haklarının korunmasını sağlamıştır.
Ürün Güvenliğinde AB’ye Uyum Sağlanmakta ve Türk Malı İmajı Korunmaktadır!
Bu kanun, piyasaya arz edilmesi hedeflenen, hizmete sunulan tüm ürünlerin güvenli ve ilgili teknik düzenlemelere uygun olmasını sağlamak, piyasa gözetimi ve denetiminin esasları ile yetkili kuruluşların görevlerini ve iktisadi işletmeciler ile uygunluk değerlendirme kuruluşlarının yükümlülüklerini belirlemektir. 

Tüketici korunmalıdır

AB ülkelerine yapılacak ihracat için zorunlu olmakla birlikte, AB üyesi olmayan ülkelere ihraç edilen, üretilen mallarda hedef ülkenin beklentilerinin gözetilmesi yanında Türk malı imajı korunmaktadır. 
Ancak iç piyasada ihraç fazlası olarak satışa sunulan ürünlerin bulunduğu gerçeğinden hareketle, hedef ülkenin AB üyesi olup olmadığını ayırt etmeden, tüketicinin ürün güvenliği konusunda korunması sağlanmalıdır. 
Yetkili kuruluş tarafından hazırlanacak teknik düzenlemelerin gerek bütün güvenlik kurallarını içerecek şekilde, gerekse orantısız etki yaratmayacak şekilde hazırlanmasına, ilgili tüm tarafların görüşüne açılmasına ve uluslararası paydaşlara bildiriminin gerektiğine ilişkin olarak Bakanlıklara yükümlülük getirilmektedir. 
Burada son kullanıcının hakları korunurken üretim ve ticaretin gereksiz yere kısıtlanacağı kurallar konulmamalıdır. 
Teklifle, teknik düzenlemesine uygun olmayan veya güvensiz olan bir ürünün sebep olduğu zarara ilişkin nihai kullanıcıların tazminat hakkı düzenlenmektedir. 
Bu kapsamda, bir ürünün bir kişi veya başka bir mala zarar vermesi durumunda imalatçı veya ithalatçısı bu zararı tazminle yükümlü tutulmaktadır. 
Buradaki müteselsil sorumluluğun çıkarılacak yönetmeliklerde son kullanıcıya yakın noktadan başlatılması yerinde olacaktır.
Piyasaya güvenli ürün sunulmasının temel aşamalarından biri, ürünün tasarımı, üretimi aşamasında imalatçı tarafından yaptırılması gereken uygunluk değerlendirmesi işlemleridir. 
Bu işlem listesini test, belgelendirme ve işaretleme oluşturmaktadır. Düşük riskli ürünlerde bunu imalatçı kendisi yapabilirken yüksek riskli ürünlerde mutlaka üçüncü bir uygunluk değerlendirme kuruluşu tarafından yapılması zorunludur. 
Bu işaret sahteyse veya sahte olmamakla birlikte ürünün uygunluk değerlendirmesi iyi yapılmamış ise ürün uygunsuz şekilde üretilmiş olur ve vatandaş yanlış yönlendirilmiş olur. 
Eğer üründeki uygunsuzluk büyük ve güvensizlik boyutlarındaysa vatandaş ürünü kullanamayacağı gibi, canı veya malı da tehlikeye atılmış olur. Teklife göre uygunluk değerlendirme kuruluşları, yetkili kuruluşlara karşı her hâlükârda sorumlu olacaklardır. 
Bu kuruluşların yaptıkları uygunluk değerlendirmesini, bu kapsamda verdikleri belgeleri ve test raporlarında ürün mevzuatını esas almaları beklenmektedir. 
Dolayısıyla ürün mevzuatını yürüten ilgili bakanlığa karşı sorumlu tutulmalarıyla bu tür belgeler ve test raporundaki uygunsuzlukların önüne geçilmesi, ürünlerin daha güvenli ve mevzuata uygun üretilmesini sağlayabilecektir. 
Ayrıca, Türkiye'de yerleşik uygunluk değerlendirme kuruluşlarının akreditasyonunun kim tarafından yapılacağı da hükme bağlanmıştır.
Ürünlerde Risk Değerlendirilmesi Ticaret Bakanlığı Tarafından Yapılmalıdır!

DİP EKSPRES

Neler yapılmalı?

Özellikle ülkemizde piyasaya sunulacak olan veya piyasada bulundurulan ürünlerde risk değerlendirilmesi Ticaret Bakanlığı tarafından yapılmalı ve burada yapılacak listelemeye göre ithalata izin verilmelidir. 
Bakanlığın belirleyeceği riskli ürünler, ürün güvenliği ve yerel standartlara ya da muadil uluslararası standartlara uygunluğu açısından üretici ve ithalatçı tarafından belgelendirilmelidir. 
Bu belgelendirilme faaliyetlerinde millî kaynakların ülkemizde kalmasını temin etmek için, yerli belgelendirme kuruluşlarının özendirilmesi yerinde olacaktır. 
İthalat öncesinde imalatçı yerine geçen gerçek ya da tüzel kişi veya ithalatçı tarafından ürünün güvenli olduğunun ispatlanması ve bu ispat belgelerinin de Türkçe olarak yetkili kuruluş tarafından talep edilmesi durumunda ibraz edilmesi gereklidir. 
Ürünün güvenliğine ilişkin piyasadaki fiilî durum, ürünün teknik düzenlemesini izleyen kamu kurum ya da kuruluşları tarafından yürütülecek olan etkin bir piyasa gözetim ve denetimi çalışmalarıyla kontrol edilmelidir. 
Uygunsuzluk durumlarında son kullanıcıların korunması için gerekli tedbirlerin alınması ve hatta ürünün geri çekilmesi dışında imalatçı veya ithalatçının aynı ürün grubunda piyasaya mal sürmesinin önüne geçilmesi de düşünülmelidir.
Gerek nihai tüketim gerekse ara mal olarak ülkemize e-ticaret yoluyla giren ürünler açısından da aynı güvenlik ve teknik uygunluk şartları aranmalıdır. Bu noktada, gümrüklerde yapılması fiilen mümkün olmayan test, deney veya diğer ispatlayıcı çalışmalar imalatçı ya da ithalatçı tarafından yapılmalı ve gerektiğinde yetkili kuruluşa ibraz edilmelidir. Eğer ürün ülkemizden erişilen e-ticaret platformlarından son kullanıcıya sunulmaktaysa ilgili ürünün sayfasında gerekli ispatlayıcı belgelerin yayınlanması sağlanmalıdır. 
Ürün güvenliğine uygunsuzluk hâlinde tüketicinin uzak bir yerdeki sanal satıcı karşısında mağdur olmaması için gerekli tedbirler alınmalıdır.