Bu yazımızda “alternatif yaklaşım” kapsamında basketbolda VERİMLİLİK konusunu ele alacağız. Konuya girmeden önce verimliliğin tanımlarına şöyle bir göz atalım.

Verimlilik teknik anlamıyla, üretim miktarı (çıktı) ile üretim faktörleri miktarı (girdi) arasındaki fiziksel ilişki ya da birim üretim faktörüne isabet eden üretim miktarı veya o faktörün ortalama ürünü olarak tanımlanabilmektedir.

Daha genel anlamda ise, en az girdiyle en fazla çıktıyı elde etmek veya emek, sermaye, yer, malzeme ve enerji gibi kaynakların etkin kullanımı olarak da ifade edilebilmektedir.

Bu tanımları basketbol altyapısına uyarlarsak;

Belli kaynaklar (aynı bütçe, teknik sorumlu, salon, top vb.) ile belli sayıda oyuncu içeren bir takımın, birim zamanı (bir sezondaki standart çalışma süreleri ve bunun toplamı) en etken şekilde kullanımı denebilir.

Başka bir deyişle süre dahil tüm kaynaklar aynı kalmak koşuluyla çalışılacak temel hareketin her bir oyuncuya düşen tekrar sayısı ve tüm takımın bir sezon içinde bu hareketleri toplamda ne kadar tekrar ettiği olarak da düşünülebilir.

Önceki yazılarımızda verimlilik konusunu örneklendirmeye çalışmış, aynı grupla toplam;

100 çalışmada 10 bin yerine 20 bin top sürme çalışması yapılabilir mi?

150 çalışmada maksimum 2 bin 500 yerine 5 bin ideal şut atılabilir mi?

200 çalışmada ortalama 2 bin yerine 4 bin savunma pozisyonu çalışılabilir mi?

300 çalışmada 50 yerine minimum 100 maç yapılabilir mi?

diye sormuş ve bu sorulara net cevap verilemeyen altyapı takımlarında verimlilik açısından ele alınması ve iyileştirilmesi gereken birtakım teknik noktalar olabileceğinden bahsetmiştik.

VERİMLİLİKTE HANGİ TEKNİK NOKTALAR ELE ALINIP İYİLEŞTİRİLMELİ?

10-14 yaş grubunda performans geliştirme anlamındaki hedefimizin, temel hareketlerin maç içerisinde birebir olarak ideal şekil ve doğru tercihle uygulanması olduğunu söylemiştik.

Bu doğrultuda aynı yaş grubuna yönelik verimlilik iyileştirme hedefimiz de, o performans hedefine ulaşmaya yönelik bir çalışma programı oluşturup uygulamak olmalı.

Bunu sağlamanın en mantıklı çözümlerinden biri, herhangi bir temel hareketin, takımdaki tüm oyuncular tarafından maçta uygulanabilecek en ideal şekil ve yapılabilecek en doğru tercihlerle ve her bir çalışmada mümkün olduğu kadar çok fazla sayıda tekrar edilmesi.

Basketbolun hücum ve savunmadaki temel hareketlerini, birebir top hakimiyeti (top tutma, saklama vb.), top sürme, pas ve atışlar ile bunlara karşı yapılan birebir savunmalar olarak ele alırsak, bu çözüm yolu;

Hareketlerin maçlarda,

İdeal şekil anlamında evrensel normlara en uygun biçimde,

Doğru tercih anlamında ise en doğru pozisyon, yer ve zamanda

uygulanması olarak açıklanabilir.

Bununla birlikte, mevcut sistemdeki çalışma programları genelde basketbol içindeki herkes tarafından bilinen ve teknik sorumlularca bir miktar geliştirilip o takıma uygun hale getirilen basit veya karmaşık bir takım oyunlar (drill) içermekte.

Bu oyunlar teknik ekibin her bir çalışma öncesi bunları oyunculara anlatması, göstermesi daha sonra oyuncuların belirtilen düzen içerisinde sahaya dağılıp sıraya girerek belli aralıklarla topla buluşmasıyla yapılmakta. Teknik ekip çalışma içi/sonrası ayrıca uyarılarda bulunmakta.

Aslında oyunların büyük bölümü de birebir uygulamalardan ziyade ezber bir yapı içerisinde oyuncuların kendilerine düşen rolü oynamaları üzerine kurulu ve maçlarda da direkt olarak kullanılamamakta.

Tüm bunlara ek olarak, bu oyunların çoğunda oyuncular sıraya girerek veya bir şekilde topun onlara gelmesi için beklemede kalmaktalar.

Tüm bunlara baktığımızda, verimlilik iyileştirilmesi yapılacak temel noktalar;

  • Teknik ekibin fazladan uğraşları (ekstra anlatım, gösterme, uyarma, izah, ikna vb.),

  • Maça ve birebir uygulamalara yönelik olmayan tüm çalışmalar (set, oyun vb.),

  • Molalar harici saha içindeki tüm duruşlar (bekleme, sıraya girme vb.)

ile bunlardan kaynaklanan iş ve zaman kayıpları olarak düşünülebilir.

O HALDE VERİMLİLİK İYİLEŞTİRMESİ NASIL YAPILMALI?

Bu noktalardaki iyileştirmeler “alternatif yaklaşımımız” kapsamında şöyle yapılabiliyor;

İlk olarak;

Tüm hücum ve savunma temel hareketleri teorik olarak çocukların kendileri tarafından bulunuyor (amacı, ideal şekli vb.) ve çocukların kendileri tarafından bulunan o hareket evrensel olarak kabul edilen en ideal şekliyle yine çocuklarca gösteriliyor.

Burada kaynak olarak, bir topa, tek potalık geçici bir sahaya ve mevcut sistemdeki teknik ekibin fiili çalışma saatleri harici ayıracağı bir iki saate ihtiyaç duyulmakta...

Bu çalışma pratik çalışmalara başlamadan yani tüm hareketlerin veya her bir hareketin olduğu fiili çalışma öncesi spesifik bir soru cevap metodolojisi yardımıyla tamamlanabiliyor.

Fiili çalışma saati için ayrılmış saatlerde, teknik ekibin ilk uygulama öncesi hareketi anlatmak ve göstermek, uygulama ve tekrar sırasında ise uyarı, izah ve ikna için her sefer ayrı ayrı harcayacağı ekstra zaman boş yere kullanılmadığından verimlilik iyileştirmesi başlamış oluyor.

Devamında;

Oyuncu seçimi, sezon/lar içi gelişim ve bir üst kategoriye geçiş sırasındaki tüm pratik uygulamalarda çalışmanın başından sonuna kadar maç ve molalar hariç her bir oyuncunun elinde sürekli top var.

Burada da kaynak olarak sadece çalışmanın yapılacağı salon, mevcut teknik ekip ve aynı çalışma saatlerine ihtiyaç var.

Tüm temel ve detay hücum hareketleri birebir olarak, hiç durmadan, sırasız, herhangi bir set ve oyuna (drill) başvurmaksızın, maksimum sayıda ve her bir oyuncu tarafından ideal şekliyle uygulanana kadar tekrarlanıyor.

Bu sayede, tüm gereksiz duruşlar, sıra ve beklemelerin getirdiği iş ve zaman kayıpları ortadan kaldırılabiliyor ve her bir hareketin aynı çalışma süresinde daha çok sayıda tekrar edilebilmesi sağlanıyor.

Ayrıca, hem maça geçiş süresi kısalmış oluyor hem de maça geçiş için gerekli teknik donanım daha iyi sağlandığından mevcut sistemde maça geçildikten sonra harcanan ekstra zaman da en aza iniyor ve verimlilik iyileştirmesi devam ediyor.

Ardından;

Tüm oyuncuların hücum temel hareketlerinin birebir ideal şekliyle uygulamaya başlamasını takiben ister basit ister karmaşık herhangi bir oyun (drill) uygulanmıyor ve direkt maça geçiliyor. Çünkü maç zaten bir oyuncu için hem hedef nokta, hem de en güzel oyun.

Burada otokontrol söz konusu ve sadece teknik ekibin değil tüm oyuncuların, kendilerinin de o ideal şekil ve doğru tercihleri uyguladığını gördüğü, birbirlerini şeffaf bir şekilde takip ettiği ve her bir oyuncunun takımca da bunu onaylandığı bir ortam sağlanması beklenmekte.

Burada da kullanılan kaynaklar mevcut sistem ile aynı, fazladan bir kaynağa ihtiyaç yok yani.

Teknik ekip çeşitli ekstra uğraşlara girmek yerine artık ideal şekli ve doğru tercihleri öğrenmiş her bir oyuncunun maç içinde bunları direkt olarak hayata geçirmesini sağlamaya ve bunun tüm oyuncular tarafından eşit ve en fazla sayıda yapılmasına odaklanıyor.

Maç içinde tüm oyuncular hem hücum hem de savunma hareketlerini en ideal şekil ve doğru tercihle yapmaya çalıştıkları için o hareketler pozisyon bazında daha çok çalışılmaya başlıyor.

Aynı sürede daha fazla sayıda tekrar yapılmasına bağlı olarak da verimlilik hızlı bir şekilde artmaya devam ediyor.

VERİMLİLİK ÖLÇÜM VE DEĞERLENDİRMELERİMİZİ DE ŞÖYLE ÖZETLEYEBİLİRİZ;

Bu yaş grubunda çeşitli yıllarda aynı yaş grubu takımlarla tüm kaynaklar aynı kalmak koşuluyla mevcut sistemle karşılaştırmalı yapılan uygulama ve analizler sonucu;

Alternatif yaklaşım ile;

Bir sezon içinde aynı sürede çalışılan toplam temel hareket sayısı 2 katına çıkabilmekte.

Yine bir sezon içinde, temel hareketlerin maçlarda ideal şekil ve doğru tercihle uygulamaya başlanma süresi ise yarıya inebilmekte.

Bundan sonraki yazımız SİSTEMATİKLİK üzerine ve o yazımızda performans ve verimlilik konularından kalan bazı detayları da bu konuyla birlikte pekiştirmeye çalışacağız.

Bu arada, Ağustos ayında kısa bir ara vereceğiz ve Eylül ayının ilk haftası tekrar sizlerle birlikte olacağız.

Herkese şimdiden iyi bayramlar.