Kendisini TKP Çeşme İlçe Örgütü Temsilcisi olarak tanıtan Serhat Gökdoğan, adliye önünde yaptığı basın açıklamasında; ‘Doğa, Çevre, Doğal Yaşam neymiş ki?

Bilmezler, bilseler de umursamazlar.
Çünkü para geliyor ya. ‘lüks’ yaşam geliyor ya!’ diyerek genelleme yapmış, sonra da işi yerele getirerek şöyle demişti: Çeşme, Çeşme’nin kalbine saplanan ticari limanı ile Rüzgar Enerji Santralleri ile otel ruhsatı ile adına recidance dedikleri aslında lüks konut olan çok katlı binalar ile merkezi yerlerde yapılan kaçak inşaatlar ile her geçen gün geriye dönüşü mümkün olmayan tahribata uğramaktadır…’ Bunları zaten herkes biliyor ama sadece bazı ‘cesur kalemler’ dillendiriyordu.

Anımsıyorum:
Çeşmelilerin gelini, İsveçli Madeleine Staaf Kura ‘Hodri Meydan’ diyerek bu RES’lere ve bunlara büyük kredi açan Alman bankaları ile tribünleri satan Alman firmalarına büyük meydan mücadelesi başlatmıştı.
Tabii ki başta Çeşme ve Yarımada da karşılıkla suçlamalar hâlâ sürüyor…
Şimdi 16 Nisan Cuma gününe gidelim…
Çeşme Kadın Dayanışma Derneği’nin de destek verdiği TKP Çeşme İlçe Örgütü Temsilcisi Serhat Gökdoğan, Alaçatı Port Projesi için suç duyurusunda bulundu.  
Yapılan basın açıklamasında Çeşme Belediyesi’nin de projede suç ortağı olduğu belirtildi.
Diyeceksiniz; Çeşme Belediyesi ya da başkanı neden suçlanıyor:
Belirteyim:
Çeşme Belediyesi iştiraki olan Alataş Alaçatı İmar İnşaat şirketinin de suça ortak olduğunu dile getiriliyor da bundan…
Alaçatı Turizm Yatırım ve İşletme A.Ş. Yönetim Kurulu Üyeleri, Cumhuriyet Başsavcılığı’nın res’en belirleyeceği kişi veya kişiler hakkında suç durumu yaptılar.
Herhalde muhalifler ile iktidar yanlıları ‘Yesinler birbirlerini’ diyerek bu gelişmelere ellerini keyifle ovuşturarak bakıyorlardır…
Keyif çayları içiyorlar mı?
Bunu bilmiyorum, ama tahmin ediyorum.