Bebeğinizle ilgili ‘yeni anne sömürücüler’ çetesinin koyduğu temeli olmayan, nedenlerini kendilerinin de bilmediği  yasaklarla dolu bir liste var. Listenin ilk dört maddesini anlatacağım bugün. 1- Bebeğine emzik verme!, 2- Bebeğini kucağa alıştırma!, 3- Bebeğini sallamaya alıştırma! 4- Bırak ağlasın ciğerleri açılır. Peki neden? Biz bu bebekleri mutlu etmek için mi dünyaya getiriyoruz, yoksa sorunsuz bir bitki gibi durduğu yerde sulaya sulaya büyütelim diye mi?

Anneliğin ilk kuralı KURALSIZLIKTIR. Çünkü kuralları bebek belirler. Ve bizler onun mutlu köleleri olarak onun kurallarına itaat ederiz. Bunu kuşkusuz en iyi kolik bebek anneleri bilir.

İlk bozulması gereken kurala gelelim. Bebeğimize neden emzik vermeyelim? Emmek bebeği rahatlatıyorsa ve anneye de nefes aldırıyorsa bu emzikle derdiniz ne kara kadınlar? Bazı bebekler almıyor bile, benimki ağzına soktuğu anda çıkarttı. Çok sevgili kedim Marko, annesinden erken ayrıldığı için üzerime giydiğim poları annesi belledi ve gelip gelip emiyor kolumu. Bir buçuk yaşında oldu ve her gün gelip kolumu emsin diye, yalvaran gözlerle gözlerime dikiyor o yuvarlak sarı gözlerini. Emmenin ne kadar masum ve içgüdüsel bir ihtiyaç olduğunu bu en basit örnek de anlatamıyorsa size, benim elimden başka bir şey gelmiyor.

Bebeği kucaklamak sütünüzü bile arttırır

İkinci kural bence en acımasızı. ‘Bebeğini kucağa alıştırma’ diyebilmek bile, bana göre anneliğin yüz karalığı. Bir erkeğin demesini bir derece aman ne bilir diyerek geçiştirebilirim de bunu söyleyen anneliği de yaşamış bir kadınsa, tabii ki dehşetle bakıyorum ona. Küvezde yatan bebeklere, anne ile bağını oluşturmak ve her ikisine de fayda sağlayacağı için kanguru bakımı yaptırılıyor. Bu bebeğe güven duygusu verirken, annenin de sütünü arttırıyor. Ben kızımı ilk defa kucağıma yoğun bakımda aldıktan hemen sonra sütüm iki kat artmıştı. Anne ve bebek arasında bu kadar özel bir bağ varken ‘kucağa alıştırma’ demek saçma. Tabii ki kucağıma alıştıracağım, gerekirse hiç bir şey yapmayacağım ama bebeğimin kucak ihtiyacını sonuna kadar karşılayacağım. En rahat ettiği pozisyon ne ise öyle yatıracağım koynumda, gaz sancısı çekerken en rahat pozisyonda bıkmadan usanmadan tutacağım yavrumu. Kucağa alınmayan bebeklerin karakter oluşumlarında güven duygusunun sarsıldığı, insan ilişkilerinde başarısız oldukları da kanıtlanmış. Size ‘kucağa alıştırma’ diyen insanların yetiştirdikleri çocuklara bir bakın, çok beğeniyorsanız beni değil, buyurun onları dinleyin.

 
Salona kurdum salıncak

Uyusun büyüsün yumurcak


Üçüncü kural bana göre en bilinçsizce konulmuşu. Bebeklerimiz bizim karnımızda sallanmaya çok alışık. Bu yüzden gebeyken hareketli olduğumuz saatlerde sallandıkları için uyuyor ve bizim hareketlerimizin azaldığı gece saatlerinde uyanıp o sert tekme ve yumruklarına başlıyorlar. Herhalde ‘uyusun da büyüsün’ boşuna ninnilerin temel konusu değildir. Beslenmesini yaptıktan sonra, bebek ne kadar uyursa kar. Bu saçma kuralı da tabii ki deldim. Tabii bebeğimizi beyin sarsıntısı yaratacak kadar sallamıyoruz. Salonun ortasına ağabeyimin gönderdiği salıncağı koydum. Meleğim mışıl mışıl uyuyor. O kadar mutlu uyuyor ki, seve seve sallıyorum onu. Herkesin bir çingene salıncağı olmadı mı, çocuklarını 5 yaşında bile hala ayağında sallayan kadınların, 40 sene sonra size ‘sallama’ demesi şahane hatalar serisine başlı başına konu olur.

 
Ağlarken değil, agularken sesini duymaya meraklı olun

Bu ne demektir biri bana açıklayabilir mi? ‘Ağlasın da sesini duyalım’ Allah aşkınıza, bir bebeğin ağlamasını sırf sesini duymak için istemekte ne? Ben deli miyim bebeğimi ağlatayım? Ya acıkmış, ya gaz sancısı var yavrumun. Bir sorunu var ki ağlıyor. Bu sesten zevk alınması kadar canice bir şey olamaz. Bırak ağlasın ciğerleri açılsınmış. Kimden öğreniyorsunuz siz bu safsataları? Bende sizin kafanızda olabilmeyi çok isterdim, karga tulumba yaşar giderdik ne güzel. Ağlama sesinin rahatsız etmiyor oluşu bir derece kabul edilebilir de, zevk alınması asla! Ben bebeğim ağladığında ne yapacağımı şaşırıyorum, eğer kısa sürede onun ağlamasını durduramıyorsam bende onunla birlikte ağlıyorum. Bundan zevk alıyorsanız bile, bunu bir anneye asla belli etmeyin, çünkü deli olduğunuzu düşünüyoruz. Bana ağlasın da sesini duyalım diyenlere doğum günlerinde birer huni hediye edeceğim.