Yazımı yazmaya başladığımda saat gece yarısı 02 civarı. Yani yeni bir günün ilk saatleri. Tüm televizyon kanallarında seçim haberleri bitmiş, normal yayın akışına dönmüş. 2011'den sonra yaşadığımız bu seçim hepimizi gerim, gerim gerdi. Gözlerimden uyku akıyor, lakin beynim son sürat çalışıyor. Gün sanki bir hızlı çekimdi, bitti. Kültür mahallesi oylarını Alsancak Gazi ilköğretim okulunda kullandı. Sevgili muhtarım ve azaları olarak bizlerde okulun önünde yer alan muhtarlıkta idik. Seçmen kartını unutanlara, çeşitli sıkıntılara yardımcı olmaya koşturdu muhtarım. Oldukça büyük bir katılım vardı, en büyük sıkıntı maalesef çoğu en üst katta oy kullanan yaşlı, hasta ve engellilerin yaşadıklarıydı. Önceleri giriş katında yardım alanlara YSK'dan gelen bir emirle aşağıda kolaylık gösterilmesi yasaklandı, tekerlekli iskemleliler, bastonlular asansör olmayan okulda gönüllü vatandaşlar tarafından üst katlara taşındılar. Gerçekten üzücü idi bu tabloyu yaşamak. Hiç duyurulmayan ise bu durumdaki kişilerin YSK'ya önceden dilekçe vermeleri gerektiği idi. Bu gerekli olsa da şimdiye kadar sorumluluk ve hoşgörü ile bu tablolar yaşanmamıştı.

***
Neyse bu seçimde "Oy ve Ötesi" hareketi inanılmaz güzel bir organizasyonla bağımsız bir teşkilat olarak tüm partilerin de verdiği destekle seçimlere müşahit olarak katıldılar.  Geçen seçimlerde olan olumsuzluk ve şaibeleri büyük ölçüde engellediklerine inanıyorum.
Ancak Salı gününe kadar bilgisayarla kayda geçen listeleri takip edip olumsuzlukları anında rapor edecekler. Çünkü Twitter mükerrer oy verme, sahte pusula gibi bir çok şaibeli haberlerle doluydu. Görev alan oğlum "Oy ve Ötesi"nin Ankara'da 8 bin sandıkta görev aldığını ve çok ciddi bir şekilde eğitildiklerini söyledi. Ve tüm Türkiye, çeşitli kanallardan seçim sonuçlarını an ve an izledi. Benim izlediğim kanalda, YSK başkanı Sadi Güven herkese teşekkür etti. Yurt dışında 54 ülkede 112 temsilcilikte seçimi gerçekleştirdiklerini anlattı. Sormak isterdim, kızımın yaşadığı kalabalık bir Türk nüfusunun olduğu Singapur'da seçim sandığı niye yoktu? Ama neticeler açıklanmaya başlayınca belki bir gün soru sorabileceğim, bilgi alabileceğim bir sisteme kavuşacağız.

***

Resmi olmayan sonuçlar biraz olsun şekillenince partiler konuşmaya başladı. Her kanalda HDP başkanı Selahattin Demirtaş konuşuyor. Günün kahramanı çünkü. Partisi %13 ile barajı aşıp mecliste 80 milletvekili sandalyesi kazanmış, mutlu ama temkinli. Türkiye'nin HDP'ye büyük bir kredi açtığının farkında. Çoğulcu, özgürlükçü bir anayasa isteği, en çok da kadınların ortak zaferi ile yanındaki kadın eşbaşkanı ile HDP'nin gerçek bir Türkiye partisi olacağının sözünü veriyor ama bir yandan da Kandil'e bağlılığını ve teşekkürünü iletiyor, İmralı'ya özgürlük mesajları veriyor.
Açıklamayı Haluk Koç'a paslayıp % 25 ile 132 milletvekili çıkarabilen CHP başkanı, parti binasına girerken sanki % 50 kazanmış gibi tezahürat yapan şakşakçılar. Liderlik ve belagatın sonradan kazanılmadığının örneği Kemal Kılıçdaroğlu ve bu özelliklere sahip Muharrem İnce'yi hatırladım. Acaba geçen kurultayda İnce seçilse sonuç böyle mi olurdu? Bilemem.
Cumhurbaşkanın bütün kuralları çiğneyerek oy istediği AKP'nin başbakanı balkona çıkıp "hayırlar feth ola, şerler def ola" diyerek başarılarını anlatan konuşma yaptı, ancak %10'luk kayıpla tek başına hükümet kuramayacak. En son MHP lideri Devlet Bahçeli az ve öz olarak AKP ile asla koalisyon yapmayacaklarını, kriz ve kaosun arınma olmayacağını, önerilerinin AKP+HDP veya AKP+HDP+CHP olduğunu, ancak MHP'nin ana muhalefet olacağını, neticede erken seçimde olabileceğini anlatırken, AKP+MHP olursa seçim hükümeti mi olacağını düşündürecek tavrı ile noktayı koydu. İş dünyası ise AKP+CHP+MHP+HDP diyor, ekonomi diyor. Yarın belirsizlik. Geldiğimiz noktada, hukuk sistemi, çözüm süreci, gerçek vatanseverler... Belirsiz.