Karşıyaka beraberlikte kafaya oynuyor. Sahasında ağırladığı Alibeyköyspor ile yenişemedi ve beraberlik sayısını 9'a çıkardı. Bu hızla giderse, çok yakın zamanda öne geçecek ve rakiplerine uzak ara fark atacak.
Bu karşılaşmada saha içinden çok taraftarlar ön plana çıktı. Maç başladığında Alibeyköy tribününde güvenlik görevlileri ve polis dışında sadece 1 kişi vardı. Sonradan 10-15 kişi oldular. Hep birlikte yönetime bağırmaya başladılar:
'Yönetim uyuma taraftarın dışarda'
Bunu üzerine de Karşıyaka taraftarı da bağırmaya başladı:
'Yönetim uyuma Alibeyköy dışarda'
Karşıyakalılar uzun süre buna devam etti. Alibeyköy taraftarı biraz daha çoğaldı. Jest yaptılar ve Kaf Kaf çektiler. Karşıyakalılar da bu jeste jestle karşılık vererek 'Alibeyköy' diye bağırdılar.
Devre arası yine yönetime bağırdı rakip takım taraftarı. Yeşil kırmızılı taraftarlar da yine destek verdi.
Maç sonunda konuk taraftar Kaf Kaf diye tekrar bağırdı. Kaf Kaflı taraftar da 'Hepiniz Allah'a emanet olun' diye karşılık verdi. Bu arada Alibeyköylü oyuncular tribün önünden geçerken de yeşil kırmızılı taraftarlarca alkışlandılar.
Bu centilmenliğin bir geçmişi bulunuyor. İstanbul'da oynanan ilk maçta Karşıyaka taraftarı 200 kişi idi. Ancak stat küçük olduğu için, konuk takım taraftarlarına 50 kişilik yer ayrılmıştı. Alibeyköylüler kendi tribünlerini açtılar, hep birlikte maç izlediler.
'Herkes unutur, Karşıyaka unutmaz' anlayışı ile de Alibeyköylü taraftarlara, Karşıyaka'nın kapısı açıldı. Gelip Karşıyaka'yı gezdiler, birlikte kahvaltı yaptılar, fotoğraf çekildiler.
Yönetime o kadar bağırılmasına rağmen 20 kişi kadar Alibeyköylü taraftar stada giremedi. Neden giremediğini bilemiyorum.
Bu arada da Alibeyköy bu centilmen davranışı başka kulüplere de yaptı. Ama tribünlerine aldığı konuk takım taraftarları sahaya yabancı cisim atınca, ceza aldılar. Bazen iyilikler başa bela olabiliyor.

Saha içine girelim
 
Karşılaşmaya Karşıyaka çok etkili başladı. Orta sahada yapılan güzel paslaşmalarla ceza alanına yaklaşıldı, aradan defans arkasına atılmak istenen toplar, zar zor olsa da rakip defans oyuncuları tarafından kesildi.
Daha 2. dakikada ev sahibi takım gole çok yaklaştı ama yapılan ortaya Hakan Kuş kötü vurdu ve top auta çıktı. Güzel oyun kısa sürdü. Çünkü bu güzel oyunda rakibin de katkısı vardı. Orta sahayı çok boş bırakmışlardı. Adam adama oynayamıyorlar ve rahat pas yaptırıyorlardı. Oyunun içine biraz daha girdiler zaman ilerledikçe.
Mücadele daha çok orta sahada geçmeye başlasa da ara ara Karşıyaka ataklarını görebiliyorduk. Genellikle sağ kanadı kullanıyor, buradan yapılan ortalarla gol arıyorlardı.
Alibeyköy ilk kez rakip ceza alanına 24. dakikada girebildi, tehlike büyümeden kornerle önlendi. Bu açılış oldu ve devamı geldi. En önemlisi 43. dakikada kullanılan köşe vuruşunda Fatih'in kafası idi. Kaleci Erdoğan, geriye doğru uçtu, üst direk dibinden ağlara gidecek olan topu kornere çeldi. Kullanılan kornerde altıpas çizgisi üzerinden vurduruldu. Kalecinin kucağına gitti de top ağlarla buluşmadı.
İkinci yarı karşılıklı ataklarla başladı. Bir kaç tane de olsa her iki takımın da net pozisyonları vardı. Pozisyonlar öncesi alkışlanacak hareketler yapılırken, gol noktasında ya kötü vuruş ya da ağır kalınış gol getirmedi. Maç golsüz beraberlikle sonuçlandı.
Bu arada da maçta pozisyon olarak denge varken, son dakikalara doğru Alibeyköysporlu oyuncuların zaman geçirmek için ellerinden geleni yapması ilginçti. Galip de gelebilirlerdi.

Güç sorunu var

Karşıyakalı oyuncularda büyük bir güç sorunu var. Uzaktan şut çekmeyi geçtim, yakından bile sert şut çekemiyorlar. Hatta bunu da geçtim, şutlar kaleyi tutmuyor. Kafa vuruşları farklı değil. Kaleci neredeyse hiç zorlanmadı, kurtarış yapmadı. Duran toplar da felaketti. Çok kötü kullanıldı. Bu takımın şuta ve duran toplara çok ama çok çalışması gerekiyor.
Çoğalma ve yardımlaşma yok. İleride çok kopukluk var. Kenarlara çok güzel uzun paslar atıyorlar. Top güzelce kontrol ediliyor ama yalnızlık... Kimseler yok pas verebilecek. Birebir kalıyorlar. Rakiplerini geçecek çabukluk, güç ve teknik yeterli değil. Tek yapılabilen bir şekilde ceza alanı içerisine gelişigüzel orta.
Bu takımın olmazsa olmazı Mustafa Aşan. Sahanın yıldızı... Her yere koşuyor, top alıyor, top veriyor. Düşüyor, kalkıyor topu yine kaybetmiyor. Bir oyuncuyla savaşıyor, onu geçiyor, başka biri çıkıyor karşısına, onu da geçiyor. Maradona değil elbet. Bunları yaparken tekniğinden çok gücüyle yapıyor. O da bir yere kadar. Yoruluyor, faul ile durduruluyor, oyuna etki ediyor ama skora etki edebilecek kadar süpermanlik yapamıyor. Bu ligin çok üzerinde bir oyuncu olduğu belli.

Maçtan notlar

İlk yarı başlarında Alibeyköy kalecisi Gökhan Yenigün, aut atışı kullanacağı zaman ona göre sağanın ortasının sol tarafında toplanıyordu bütün oyuncular. Yani herkes bir yere yığılıyordu. Aut atışı da o tarafa ( kapalı tribün tarafı) gidiyordu. Tribünden fark edilmese de, köşe gönderlerindeki bayrak, bazen kendi kalesi yönünde bazen de kapalı tribün tarafına doğru dalgalanıyordu.  Yine de topu sahanın ortasına doğru vurabilirdi oysa.

***

Gökhan'dan devam edeyim. Maçın sonlarına doğru, topu tutarken öyle bir bağırdı ki, stattaki herkes duydu. Uzun süre yerden kalkmadı. Oysa faul bile yapılmamıştı. Temas olsa olsa sadece dokunma şeklindeydi. Taraftarlarca yoğun bir şekilde ıslıklandı ve yuhalandı.

***

Kaleci Erdoğan Açar'ın sorun vardı ki kramponlarının bağcıklarını yedek takım arkadaşına karşılaşma devam ederken bağlattı. Neyse ki top o süre zarfında hep rakip yarı alanda kaldı.

***

Ne zaman ki bir grup küfürlü tezahürat yaptı, o esnada diğer taraftarlarca susturuldu. Bir taraf küfürden vazgeçemedi, zaman zaman söyledi, diğer taraf da hep susturmak için uğraştı.