Bir yıl önce 'Bergama ve Kozak Yine Kazandı' diye yazmıştım.[1] Yazıda; Ovacık Altın Madeni işletmesi ile Kozak-Gelintepe'de planlanan altın madeni ocağı için 2009 yılında verilen Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) olumlu belgelerinin  iptali davalarında yargıdan bir kez daha iptal kararı alındığı anlatılıyordu. Yargıda kazanılmıştı ancak yine Bergama-Ovacık Altın Madeni'nde klasikleşen mahkeme kararı yok sayıldı. Dönemin bakanı Veysel Eroğlu imzası ile yayımlanan Çevre ve Orman Bakanlığı'nın 2009/7 sayılı genelgesine dayanılarak Ovacık Altın Madeni İşletmesi'ne bir kez daha ÇED olumlu belgesi verildi. Birkaç günlük mühürleme görüntüsü ile altın madeni çalışmasını sürdürdü.

Genelge ile mahkeme kararı aşılarak verilen 3 Ağustos 2017 tarihli ÇED Olumlu Kararı'nın iptali davasından da geçen hafta yürütmeyi durdurma kararı geldi. Sevgili Ali Budak bunun haberini Haber Ekspres'te ayrıntılı olarak yaptı[2], oradan da okumanızı öneririm. Yaşananları ve yaşanabilecekleri bir kez daha not düşmekte yarar var.

İzmir 6. İdare Mahkemesi'nin 03.07.2018 tarihli yürütmeyi durdurma kararının en dikkat çekici cümlesi; "hukuka aykırı olduğu saptanan dava işleminin uygulanmaya devam edilmesi, Hukuk Devleti ilkesine aykırılık yaratır ve telafisi güç zararlara neden olur, işlemin yürütmesinin durdurulmaması halinde, meydana gelmesi muhakkak zararlar artarak devam eder..." Kararda  açık hukuk ihlali uyarısı yapılıyor. Aslında Bergama Ovacık Altın Madeni'nde 21 yıldır hukuk devleti ilkesi yok sayılıyor. Danıştay 6. Dairesi'nin 13 Mayıs 1997 tarihli kararı ile "... Bergama-Ovacık'ta siyanür liç yönetimiyle altın madeni işletmesinde, işletmecinin iyi niyeti, önlemlerin titizce denetlenmesi gibi kavramlara bağlı kalınarak yaratacağı risk faktörünün yok sayılamayacağı, kamu yararının öncelikle insan yaşamı lehine değerlendirmesi gerektiği..." gerekçesiyle ilk ÇED olumlu belgesi hukuka aykırı bulunmuştu. Bu karar ve sonrasında verilen mahkeme kararları, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları yok sayılarak, maden bugüne kadar çalıştı. Geriye ne kaldı; şimdi atık havuzu haline getirilen devasa bir çukur, toprağı ve suyu kirlenmiş, eskiye döndürülemeyecek bir çevre, güvenirliği kalmamış bir hukuk sistemi ve yargılaması yapılmayan suçlar. Çıkan altınla birileri ciddi zengin oldu ama bu ülkenin doğasına, hukukuna ve insanına kirlilik ve güvensizlik kaldı.

Son karar üzerine Kozak Bölgesi'nin Muhtarları ve Kozaklılar ile Belediye Başkanı, Bergama Çevre Platformu ve EGEÇEP üyeleri Cuma günü Kozak-Yukarıbey Koyü'nde buluştular. Amaç, yeni yargısal kazanımı kutlamak ve kararın bir an önce uygulanması talebini yükseltmekti. Buluşmadan bir gün önce, altıncı şirketin 2009/7 sayılı genelgeye dayanarak yeniden izin süreci başlattığı ortaya çıktı. Bu haber kutlamayı isyana dönüştürdü, Bergama Çevre Plarformu sözcüsü Erol Engel "Yeter artık ya madeni kapatın ya da mahkemeleri" şeklinde tepki gösterdi. Belediye Başkanı Mehmet Gönenç her zamanki pratikliği ile iktidarda olsun muhalefette olsun bütün partilerin İzmir milletvekillerini 10 Ağustos'ta Yukarıbey'e çağırma önerisinde bulundu. Muhtarlar ve Kozaklılar bu öneriyi desteklediler ve hazırlıklara başlandı.

Yaşananlar için çok şey söylenebilir, umutsuzluğu derinleştirecek, çaresizlik duygusu yaratacak sözler de söylenebilir, ama bunun Bergamalılara, doğaya ve yaşama bir faydası olmaz. Şimdiye kadar yapılanlarla olmuyorsa, "Ya bir yol bulacağız ya da bir yol yapacağız."

Her şey bir yana şunu vurgulamakta yarar var; Bergama-Ovacık Altın Madeni'ne izin veren işlemlerin yeniden mahkemelerce hukuka aykırı bulunması, yaklaşık 25 yıldır madene karşı sürdürülen mücadelenin ne kadar haklı olduğunu bir kez daha gösterdi. 2009/7 sayılı ucube genelge[3] ile yeniden izin sürecinin başlatılmış olmasının, hukukun 'h'si ile anlatılabilecek bir yanı yoktur. Bergama'da 1997 yılından beri Bergama'nın çevresine, doğasına, yaşayan canlılarına karşı, hukuk devletine karşı suç işleniyor. Önce Eurogold'du, Normandy'ydi, Newmont'tu, sonra FETÖ şüphelisi Koza oldu, şimdi de kayyım yönetimindeki Koza; bir şey değişmedi suç işlenmeye devam ediliyor. Ama ne olursa olsun, Bergamalılar ve yaşam savunucuları mücadeleden vazgeçmediler.

İzmir milletvekillerinin davet edildiği 10 Ağustos toplantısı, mücadelenin dönüm noktası olacak. Bu mücadele, meşru yaşamı savunma direnişidir. Direnişin içinde ya da dışında yer alma tercihinin zamanı geldi de geçiyor. 10 Ağustos buluşması; İzmir milletvekilleri için de halkın vekili olup olmadıklarının turnusolu olacak. Milletvekillerine naçizane önerim; ya 10 Ağustos'ta gelsinler ya da Kozak'a bir daha uğramasınlar.

İzmir Valiliği ve Çevre Bakanlığı'na ben de çağrıda bulunuyorum; yeter artık, kirli altın madenini temelli kapatın!


[1]http://www.haberekspres.com.tr/bergama-ve-kozak-yine-kazandi-makale,5718.html

[2] http://www.haberekspres.com.tr/izmir/ovacik-altin-madeni-icin-25-yil-sonra-mahkeme-hukuka-aykiri-h117645.html

[3] http://www.haberekspres.com.tr/cevrenin-dusmani-20097-sayili-genelge-makale,4186.html