Gerilim had safhada, bütün insanlar sanki her şey normalmiş gibi, günlük yaşamlarına devam ediyorlar. Gezip harcayabilenler, bu düzeni nasıl devam ettirebilirim diye gerim gerim geriliyor.
Borçlarını ödeyemeyen, iş yerlerini kapatan, işten çıkarılan, evine ekmek götüremeyenler de öyle. Başka bahanelerle toplum patlıyor, çatlıyor. TV kanallarını, haberleri izliyorum; toplanan insanlar hipnoz olmuş gibi bağırıyorlar, tezahürat yapıyorlar, sanki kendilerinde değiller.
Herkes bu süper egoya kapılmış uçuyor. Geçenlerde köşemde yazmıştım id, ego, süperegoyu. Bir sürü iltifat aldım Ego'dan kurtulmamız hakkında. Yazımı bir daha okudum yanlış mı algılamıştım diye. Yok id insanın içindeki hayvan, süper ego insanı bastırıyor, ego bu iki olumsuzluğu dengeleyen hissimiz normalde.

***

Düşündüm, işitiyoruz ama dinlemiyoruz, bakıyoruz ama görmüyoruz, okuyoruz ama anlamak için değil. Biz milletçe ne zamandır bu kadar hasta olduk, bireyselleştik, bencilleştik? Küçük olsun, benim olsun; benim olmazsa başkasının da olmasın; ben yoksam bozulsun; ben, ben, ben. Benim, benim, benim ya biz? Koşullara bağlı, yüzdelere bağlı, parıltıya bağlı. İçim, yüreğim acıyor. Bir reklam var, çocukları kullanmışlar; bir masanın etrafına toplanıp iştahla atıştırıyorlar tabaktakileri. Yanlış anlaşılmasın; bulabilen, yiyebilen çocuklarımıza afiyet olsun. Benim isyanım, ekrandan 77 milyonun masasına taşınması. Asgari ücretlilerin, işsizlerin büyük bir çoğunluğu oluşturduğu ülkemde, hatta bir simidi bile alamayan... Sloganı "Herkese var da bize yok mu?" Sanki bedava dağıtılıyor. Eminim ki ne olduğunu bilse de tadını bilmeyen çoook.

***

Aslında bu kadar dökülme nedenim, bardağımı taşıran Soma'nın yıldönümü oldu belki de. 13 Mayıs'ta bir yıl geçmiş oldu; belki anımsadık, bugün ise aklımızda yok.
Sevgili okuyucularım, Soma faciası nedeni ile 3 gün ulusal yas ilan edildi. Düşük güvenlik seviyesi nedeni ile maden kazalarının yoğun olduğu Türkiye'de, resmi istatistiklere göre 1941'den bu yana kazalarda 3000 (üç bin)'den fazla madenci hayatını kaybetti. En çok madencinin olduğu kaza 1992 Kozlu kömür madeni faciası olmuştu. Soma'da resmi olarak Bakan Yıldız tarafından açıklanan 301 işçinin hayatını kaybettiği, 485 işçinin kurtarıldığı.

Türkiye'nin kara elması çok önemli bir enerji kaynağı. Çağdaş yöntemlerle gerektiği gibi çıkarılırsa, işletilirse Türkiye abat olur. Bugün dayatılan nükleer enerji gibi toprağın, havanın, insanın sonunu getirecek tehlikeleri de gündemden kaldırır, çocuklarımız, torunlarımız için. Neyse hepimiz Ermeni oluyoruz da, bir gün hepimiz madenci olalım biz olabilmek için. Bugünün gerçeklerini okurken anlarsak. Durum şu: Madenlerde yaşam odası yoktu, yine yok. Dayıbaşı sistemi yine var, kaldıran yok. Kapıya konulan 2831 madenciye iş yok. Maden kazasından kurtulan işçilere tazminat yok. Kazadan sorumlu bakanlardan istifa yok. Maden sahiplerinden halka hesap veren yok. Yapacağız dedikleri evler, hala ortada yok. Kredi kartı borçları silinmedi, ödeyebilen yok. 6 maaş ikramiye sözünü verdiler, tutan yok.