Çok sıkıntılı günler yaşıyoruz. Bir yanda koronavirüs nedeniyle hastalık kapma, bunun ağır sonuçlarına katlanma, diğer yanda eve kapanma nedeniyle günlük gelirleri ile geçinmeye çalışanların gelir elde edememesi, hayatını devam ettirecek, giderlerini karşılayacak paraya ulaşamaması. Herkeste geçim derdi, dert sıralamasında birinci sırada. Hepimizin yaşamımızı sürdürebilmek için önce beslenme ve barınma ihtiyacı var. Bunları karşılayabilmek için de paraya. Ancak mevcut şartlar paraya ulaşamayan herkesi feci zorluyor.

*

Ortaya çıkan durum yalnız ülke temelinde değil küresel. Dünyanın bu gün geldiği büyük ekonomik krizin nedenlerini ekonomi duayenlerinden Mahfi Eğilmez şu şekilde anlatıyor:

“ Tarım kapitalizmi, ticaret kapitalizmi, sanayi kapitalizmi gibi kapitalizmin önceki aşamaları daha fazla üreterek, daha fazla satarak, daha iyi pazarlayarak büyüme modeli üzerine kurgulanmıştı. Çok üreten, çok satan, iyi pazarlayan daha hızlı büyür şeklinde özetlenebilecek bir modeldi bu. Son elli yılda ve özellikle de küreselleşmeyle hızlanan finansal kapitalizm ise olabileceğinden daha fazla büyümek, daha zengin olmak, çok daha fazla para kazanmak amaçlarına yöneldi. Bu amaçlara ulaşabilmek için de bu tür illüzyon araçlarını geliştirdi ve dünyayı getirdiği noktada küresel kriz çıktı. Aslında dünyayı krize sokan şey korona virüsü ya da başka hastalıklardan çok insanoğlunun bitmeyen hırsıdır. Çin Atasözü tam da bu durumu tanımlar: “Bütün taşlar altın olsa insanoğlu doymaz.”

*

Çocukluk dönemimden hatırladığım bir söylem vardı “Türkiye tarım konusunda kendi kendine yetebilen dünyadaki yedi ülkeden biridir”. Daha sonraları, köyden kente göç, tarım alanlarının terkedilmesi, tarıma yeterli destek verilmemesi, tohumculuk yasası ile GDO lu ithal tohumlara muhtaç kalmak vb. nedenlerle tarımda çöküş ve dışarıdan gıda maddesi ithali ile dışarıya bağımlı hale gelmek.  Özellikle ülkemizde yaratılan bölücü terör nedeniyle özellikle  mera alanlarının kullanılamaması, yeterince destek sağlanmaması,  hayvancılığın da biterek hayvansal gıda ürünlerinde de dışa bağımlı hale gelmemizi sağladı. Artık üretemiyoruz, sadece tüketiyoruz. Tüketebilmek için de paraya ihtiyacımız var. Ancak o da aslanın ağızında.

*

Ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik durum, hem küresel durum hem de ekonominin iyi yönetilememesi nedeniyle çok sıkıntılı durumda. Hem borçlarımızı ödeyebilmek için hem de geçinebilmek için ülke olarak para bulmamız lazım. Kredi risk primi olarak nitelendirilen CDS puanı ülkemiz için 600 üzerinde. Bu durumda riski yüksek olduğu için kimse borç vermek istemiyor, ya da çok yüksek faizle borç bulabiliyorsunuz. Dış ticaret açığımız giderek büyüyor, büyüyecek, dış borçlarımızı ödemek zora giriyor.  Zira en önemli gelir kaynaklarımızdan biri olan “Turizm gelirleri” pandemi nedeniyle neredeyse sıfırlandı. İspanya ve İtalya gibi turizm geliri yüksek ülkeler 2023 e kadar turizmi kayıp yıllar olarak ilan etti. Ayrıca önemli gelir kalemlerinden biri yurtdışı çalışanların getirdiği paralar da gelmeyecek.

*

Ekonomiyi toparlayabilecek diğer kalem ihracat gelirlerimiz. Dövizin değer artışı ihracat açısından yararlı. Ancak ihracat için üretim gerekiyor. Bizim üretimimizin çok yüksek oranı ithalat ile elde edilen hammaddeleri işleyerek ihraç etmeye dayandığından, ithalat pahalı, ihracat ucuz hale gelince iş tersine dönüyor. Kimse riskli gördüğü için yatırım yapmıyor. Zaten yatırım yapabilmek için kredi lazım, ona da bankalar geri dönüş riski nedeniyle gönüllü değil, iş de kısır döngüye giriyor. İhracat yapabilmek için Pazar lazım. Dışarıda da tüketim kısıldığı için o da ayrı sorun.

*

Yıllardır inşaata paralar yatırdık. Çok övünülen otoyollar, havaalanları karın doyurmuyor. Üstüne üstlük geçmediğimiz yollar, uçmadığımız havaalanları için garanti parası ödüyoruz. Dünyada ve ülkemizde şu an en büyük ihtiyaç beslenme. Günümüzde stratejik ürün artık petrol vs. değil gıda.  Acilen kendi kaynaklarımızı değerlendirmek, ayağa kaldırmak zorundayız. Tüm gücümüzle tarıma yönelmeli, üretimi arttırmalıyız. Devlet de bunun için tüm gücünü seferber etmeli. Bizim Konya ilimiz kadar Hollanda’nın tarım ürünü ihracatı bizim bilmem kaç katımız. Ekonomik krizi, enflasyonu, devalüasyonu bir yana, yaşamı idame ettirmeyi diğer yana koyarsak, yaşayabilmek için önce düştüğümüz çukurdan çıkabilmek, bunun içinde ayağa kalmamız gerekiyor. Bizi ayağa kaldırabilecek en önemli konu bence bundan sonra yine tarım olacaktır.