"Bir ulus, kültür ordusuna sahip olmadıkça savaş meydanlarında ne kadar zafer kazanırsa kazansın, o zaferlerin köklü sonuçlar vermesi, ancak kültür ordusuyla olasıdır. Bu ikinci ordu olmadan, birinci ordunun elde ettiği kazançlar sönük kalır. Ulusumuzu gerçekten kurtuluşa ulaştırmak istiyorsak bizi ölümden kurtaran ve yaşama götüren bu günkü idare şeklimizin sonsuzluğunu istiyorsak bir an önce büyük, kusursuz, nurlu bir kültür ordusuna sahip olmak zorunluğunda bulunduğumuzu yadsıyamayız." Tüm bu cümlelerin yer aldığı paragraf Mustafa Kemal Atatürk'e ait. 1923 de Kütahya'daki söylevinden.

***

Bugüne gelirsek tekrar hatırlayalım yaşadığımız coğrafyayı. "Anadolu" üzerinde yaşadığımız vatan toprağı. Dünyanın en zorlu coğrafyası. Tarihten bu yana konumundan dolayı, işgaller, göçler, istilalar ve savaşların hiç bitmediği. Bereketli, jeostratejik üç eski kıtanın tam ortasında bulunan. Su kaynakları, iklimi ve her şeyi ile, tüm emperyalist ülkelerin ağzının suyunu akıtan, asırlardır, iştahlarını, emellerini hiç kaybetmedikleri bir bölge. Osman Pamukoğlu Paşa "Ey vatan" kitabının bir paragrafında şöyle diyor: "Varlığını devam ettirmek, bağımsız yaşamak adına mücadeleye hazır olmayan, bu kuvvet ve kudreti kendinde bulamayan bir millet sonsuza kadar Anadolu'da kalamaz. Doğa ve dünya düzeni, korkak, yüreksiz ve bağnaz toplumları dünyada affetmemiştir. Yaşamak ancak kuvvetlinin hakkıdır."

***

Okudunuz mu Anadolu tarihini? Arkeolojik bulgular ön-Türklerin buralara 10.000 yıl önce geldiğini gösteriyor. Bilinen en eski devletler, Hattiler, Hititler deniz kavimlerini istilasıyla yok olmuşlar. Traklar, Frigler, Kimmerler, İskitler, Persler, Büyük İskender, Galatlar, Romalılar ve Avrupa'nın birleşip düzenlediği 7 haçlı seferinin dördünün Anadolu'yu yakıp yıktığını. Yanız batıdan değil, doğudan da gelen saldırılar, Timurlenk'in Anadolu'yu işgali. Roma İmparatorluğu döneminde Anadolu bu imparatorluğun en önemli bölgelerinden biriydi, 3000 yıl Orta Asya'da yaşayan Türkler, buradaki zorlu doğa koşulları nedeniyle Oğuz boyları binli yıllarda Anadolu'da tekrar göründüler. Selçuklular, 600 yıl süren Osmanlı İmparatorluğu olarak devam etti. Anadolu'da yaşamış birçok antik kent, medeniyet depremler sonucu yok oldu. Bu coğrafyada yaşamanın tek yolu doğayla ve düşmanlarla savaşmayı iyi bilmektir. Bunun içinde, çağdaş ilim ve bilim adamlarına ve güçlü bir orduya ihtiyacımız var, her zaman.

***

Yazımı, dünyada hala eşi olmayan yüzyılın dâhisi olarak her konuda tanımlanan Mustafa Kemal Atatürk'ün söylevinden alınan bir paragraf ile bitiriyorum. "Ülkemizi, toplumumuzu gerçek hedefine, mutluluğa eriştirmek için iki orduya gereksinimi vardır. Biri vatanın hayatını kurtaran asker ordusu, diğeri ulusun geleceğini yoğuran düşünce ordusudur. Bu iki ordunun her ikisi de değerlidir, yücedir, verimlidir, saygındır. Fakat bu iki ordudan hangisi daha kıymetlidir, hangisi diğerine ihtiyaç duyar? Şüphesiz böyle bir tercih yapılamaz. Bu iki ordunun ikisi de yaşamsaldır. Yalnız siz kültür ordusu mensupları olduğunuz ordunun kıymet ve kutsallığını anlatmak için şunu söyleyeyim. Sizler ölen ve öldüren birinci orduya niçin öldürüp, niçin öldüğünü öğreten bir orduya aitsiniz. Bir ulus kültür ordusuna sahip olmadıkça savaş meydanlarında ne kadar parlak zaferler elde ederse etsin o zaferlerin köklü sonuçlar vermesi ancak kültür ordusuyla olasıdır." (Kütahya 1923)

***

Maalesef kumpaslarla birinci ordu çökertilmeye çalışılırken, kültür ordusu da erozyona uğratılan ahlaki değerler ve kültürel değerlerle burada tutunmamızı zor hale getiriyor. Bu zorlu coğrafyada yaşamımızı sürdürebilmek için her ikisini de güçlendirmemiz gerekiyor. Bu görev hepimizin.