Tek bir sahne için bir filme tekrar gider misiniz?
Öyle bir sahne ki... Genç bir kız tüm kalbini ortaya koyarak muazzam bir şarkı söylüyor.
Şarkının melodisi kızın muhteşem sesi ile bir olup salonda uçuşurken... İçinizdeki tüm duygular hayat buluyor.
Koltuğunuzda doğruluyor öndeki koltuğa yaslanıyorsunuz... İçinizde uyanan tüm o duygular birer damla olmuş gözlerinizden süzülmeye başlıyor.
Hintçe şarkının sözleri Türkçe alt yazı olarak ekrandan geçerken... Bir yandan o sözleri mırıldanmaya, bir yandan da unutmadan not alabilmek için çantanızdan bir kalem aramaya başlıyorsunuz.
"Gizli Süperstar" vizyonda...

Gizli Süperstar

Kalabalık bir tren.
Bir tarafta bir grup genç kız şen şakrak ellerini çırpa çırpa şarkı söylüyor. Biraz ötede bir grup genç çocuk güle oynaya kart oynuyor. Yaşlı amcalar, teyzeler, "Bu gençlerin gürültüsü de çekilir mi?" diyen bakışlarla sabretmeye çalışıyorlar.
Derken ellerini çırpa çırpa şarkı söyleyen genç kızların grubundan başını  trenin penceresine dayayıp düşüncelere dalmış genç kız eline gitarını alıyor ve şarkı söylemeye başlıyor.
Genç kızın sesi trende duyulduğu anda...
Her şey, herkes donuyor.
Yaşlı amcalar, teyzeler, gençler, koltuğunuzda siz.
"Aman Yarabbi!" diyorsunuz... Nasıl bir ses... Ne kadar da güzel bir şarkı bu!  
Hintçe'yi sökeniz geliyor... Hem de anında!
Filmimizin kahramanı genç  "İnsia" ile böylece tanışıyoruz sevgili okurlar.
İnsia, Hindistan'ın küçük bir kasabasında, annesi, babası, küçük oğlan kardeşi Guddu ve yaşlı halası ile yaşıyor.
İnsia'nin annesi, yüreğinin ışıltısı yüzüne vurmuş, çocuklarının kalbini kalbinde taşıyan, dünya güzeli bir insan.
Guddu, ilk görüşte bayılacağınız, devamlı İnsia'nin peşinde koşan, tatlı mı tatlı bir çocuk.
Yaşlı hala, ailenin tarihini ve sırlarını taşıyor.
Babası ise... Babanın yüreği donmuş. O dünya güzeli eşini de, kızını da hiç sayan, güller sunmaya doyamayacağı eşine en ufak olayda bile tokatlarla girişen bir adam.
İnsia'nin bir de okuldan çok yakın bir arkadaşı var, Chintan.
Chintan, her durumda ve koşulda İnsia'nin yanında...
O'nun yüzünü güldürmek ve hayatını kolaylaştırmak için tüm kalbi ve marifetleri ile her daim seferberlik halinde.

Hayal kurma hakkımız

İnsia bir gün annesine  "Hayal kurmaya herkesin hakkı var anne!" diyor. Akşam yatarken, yeni güne uyanırken, bizi hayata bağlayan, ayakta tutan hep o hayallerimiz. Bizim en doğal, en değerli hakkımız!
Baba onların hayatını kısıtladıkça İnsia, gitarı elinde, şarkılar yazıp söyleyerek hayaline dalıyor. Her atmaya çalıştıkları adım, duvar gibi kesen babaya çarptıkça, yaşadığı tüm zorluklara, maruz kaldığı tüm o dayaklara rağmen, annesi, gözleri ışıl ışıl, yeni yeni fikirler, çözümler üretiyor. Sevgisi, neşesi, kızına olan inancı ile, kızının ve hayallerinin yanında yer alıyor.
Evin küçük neşesi minik Guddu deseniz... Baba için erkek evlat olarak Guddu'nun yeri ve değeri her şeyden ayrı. Annesi ise Gudu'nun babası gibi olmaması için mücadelesini veriyor. Guddu da ablası ve annesinin etrafında dört dönerken, babanın onca baskına rağmen, onlar içlerindeki güzelliklerle yaşamı kucaklamaya devam ediyorlar.
İnsia'nin hayali kalbi kadar büyük...
Sesini, şarkılarını, sadece kasabasına değil tüm Hindistan'a, tüm dünyaya duyurmak istiyor!
Annesi ile şarkı yarışmalarını dinliyorlar. Kim kazanacak diye aralarında tahminler yapıyorlar. Annesinin eski şarkılarına hayran olduğu ünlü müzik yapımcısı Shakti Kumaar ki O da zamanla modaya uyup kalbinden çok görsel şovlara dökmüş o güzelim şarkılarını, kazananlara ödüllerini verirken İnsia ödülü kendisinin aldığını hayal ediyor...
Peki ama böyle bir baba, böyle bir baskı ile nasıl?
Annesi, minik Guddu, okuldan en iyi arkadaşı Chintan, hepsi ellerinden gelen tüm desteği veriyor olsalarda...
Nereye kadar?

Kim bu gizli "Süperstar"?

Nasıldı İnsia'nin söylediği o muhteşem şarkının sözleri ?... "Senin aşkınla örülmüş elbiseler giyeceğim ve senin renklerine bürüneceğim..." sanki öyle bir şeyler.
Henüz daha keşfedilmemiş, gizli bir "Süperstar"!  
Tüm süprizleri ile sizi sinemada bekliyor...
Davetlisiniz Sevgili Okurlar!