Eskilerden beri hep söylenir. "Ülkemizin üç yanı deniz". Ama; nedense gerek deniz ulaşımı gerekse deniz ürünlerinin değerlendirilmesi konularında komşularımızla yapılan karşılaştırmaların hepsi ülkemiz açısından olumsuz sonuçlar vermektedir.
Özellikle; işte bakınız Yunanistan'ın deniz ticaret filosu, işte Yunanistan'ın su ürünleri üretimi ve hadi bunları geçtik işte Yunanistan'ın balık ve benzeri ürünlerdeki tüketim miktarları. Nedense hep geride kalmışızdır. Yazdığım gibi denizlerimizden ve onun değişik nimetlerinden tam olarak yararlanabildiğimizi söyleyemeyiz. İstanbul'da oturup denizi görmeyenlerden konuşulabilen bir ülkede başka nasıl düşünebiliriz? İzmir'e ve İzmirlilere geldiğimizde belki de hiç balık yemeyen ya da o güzelim körfezimizde kısa da olsa yolculuk yapmayanlar olacaktır mutlaka. Evet, ülkemizin üç yanı denizlerle kaplı ama nedense karacı tavrımızdan, karasal karakterimizden kurtulamadığımız da gün gibi aşikar baksanız a.

Öncelikle şu bizim körfez işletmemize bir teşekkür borçluyuz. Olması gerekeni en güzel bir şekilde kotarmışlar. Nedir o? Efendim eskiden Kemeraltı'ndan çıkar evlerimize gitmek üzere vapur iskelemize koşardık. Fakat; o da ne hava muhalefeti üzerine seferler iptal edilmiş. Haydi dön geri otobüs ya da metro seçeneğini kullanmak üzere durak ya da istasyona. Ne kadar da ağır ve zor gelirdi anlatamam. Bırakın onu, yürürken vapura yetişip yetişemeyeceğinizi  bile tam olarak bilemezdiniz. Öyle ya, hareket saatlerini öyle bire bir akılda tutmak her babayiğidin harcı olamazdı ki.
Galiba sözümü fazla uzattım, kusura kalmayın. O teşekkür sebebini yazayım. İşte şimdi bizim körfez deniz işletmemiz İZDENİZ Konak Meydanı'nın görünür bir yerine kocaman bir pano yerleştirmiş. Daha vapur iskelesine gitmeden çeşitli yönlere gidecek vapur saatleri hakkında bilgi sahibi olabiliyorsunuz. Evet; meşhur sözümüzü yazalım: "Yiğidi öldür, hakkını yeme".
Bunlar güzel ama; İZDENİZ'in yapması gereken çok daha fazla işler vardır mutlaka nasip olursa onlardan da gelecek yazılarımızda bir şeyler yazarız.
Bir diğer güzel gelişmeyi de gazetelerimizde okuduk. İkisi yolcu gemisi bir arabalı vapur olmak üzere üç tane kraliçemizi de körfezimizde görebilme şansımız olacak.
Geçen hafta içinde "Metin Oktay", "Vahap Özaltay" adlı yolcu gemileri ile "Kubilay" adlı arabalı vapurlarımız yapılan törenle hizmete girdiler. Bu ne demektir? Yeni kraliçeler körfezimizin kıyılarını şenlendirecekler demektir. Öğrendiğimize göre üç tane daha körfez vapuru gelecek, bizlere hizmet etme yarışına katılacaklardır.
Gemiler için yapılan törende Karantina ve Mavişehir'e yeni iskeleler yapılacağı müjdesini aldık. Bu haberleri okuyunca  içimden ne geçti bilir misiniz? İşte dedim, nihayet İzmir Körfezi'nden yeterince yararlanılmaya başlanılacak demek ki.
İzmir Körfezi, konumu itibariyle; Kent içi ulaşımın kara ulaşımı yerine deniz ulaşımına kaydırılması hususunda bize sonsuz olanaklar vermektedir. Yeter ki bizler bu olanakların farkına varabilelim, onları değerlendirebilelim.

Derler ya "Akıl akıldan üstündür". Ne kadar da haklılar, bu haklılık olayını da gene gazetelerimizden öğrendim. Bir grup hemşerimiz; İzmir'in motorlu araç trafiğine çözüm olarak Bostanlı-Alsancak arasında arabalı vapur seferi yapılabilmesini  önermişler.  
Karar yetkililere kalıyor. Ama düşünmek gerekir ki bu uygulama trafik sıkışıklığına bir ölçüde çözüm getirecektir. Körfezdeki canlılığı şöyle bir gözünüzün önüne getiriniz. Benim gözlerim şimdiden ışıldamaya başladı bile.

Dileğimi, hem de en önemli dileğimi de yazmadan geçemeyeceğim. İnşallah ve inşallah şu "Körfez Köprüsü" gibi saçma mı saçma projeden topluca vazgeçilir, onun yerine körfezi kurtaracak "Kanal İzmir" gündeme gelir.
Esenlikle kalınız...

TÜRKÇE İÇİN NOT
Satlık değil SATILIK