Hafta sonuna kadar davet ve toplantıları bitirip yine İzmir’e döneceğim.
Pazar Günü Beşiktaş Belediyesi’nin daveti ile Arnavutköy’deki eğlencelere katıldım.
Boğaziçi Arnavutköylüler Derneği ile Beşiktaş Belediyesi’nin işbirliğiyle Ömer Yılmaz Güven Parkı’nda, 21’ncisi düzenlenen Geleneksel Boğaziçi- Arnavutköy Şenliği’ne katıldım.
İyi de etmişim…
İnsanlar mutluluğa, eğlenceye, stres atmaya o kadar hasret kalmışlar ki, bunun en güzel örneklerinden birini yaşadım.
Zaman zaman İzmir’in belediyelerindeki festival ve eğlencelerin fotoğraflarını paylaşıyorum. Yüzlerce, binlerce insanı bir arada görüyorsunuz.
Demek Türkiye kapalı kapılar ardında kalmak istemiyor…
Sokakta, caddede, meydanlarda hürriyeti içlerine solumak istiyor.
Geçenlerde yazmıştım, Selçuk’un CHP’li Kadın Milletvekili çok önemli bir adım attı ve kabul ettirdi.
Tarih denilince akla gelen, milyonlarca Hiristiyan’ın ‘hacı’ olmak için Meryemana’ya geldiği Selçuk’un adının başına ‘Efes’ adını taktılar.
Benzer ‘isim’ mücadelesini de ‘Boğaziçi Arnavutköylüler Derneği Yönetimi’ yıllardır yapıyor.
Beşiktaş’ın 23 mahallesinden biri…
Bir yandan ‘Arnavutköy’ Mahallesinin başına ya da sonuna ‘Boğaziçi’ adını eklemek için 1998 yılından bu yana mücadele veren derneğin bir başka savaşı ise ‘Boğaziçi kültürünü, tarihini ve geleneğini’ yaşatmak.
Ahmet Hilmi Külhancı Eczacı kalfası idi, son seçimlere önceki ‘Bayan muhtarın’ katılmayacağını belirtmesi üzerine adaylardan biriydi.
Bayrak yarışını kazandı.
Kazandığında tebrik etmiştim…
Seçim beyannamesinde ‘Gazete çıkarmak’ da vardı. 
‘Ben yardımcı olurum!’ dedim..
Ama araya şunlar bunlar pandemi girdi, bir daha bu konuyu görüşemedik.
Aklımda kalan Muhtar Ahmet Hilmi Külhancı da, aynen dernek üyeleri ile meğer aynı görüşte imiş, yakın zamana kadar İstanbul’da bir başka ‘Arnavutköy’ olduğunu bilmiyordum.
Eğer Arnavutköy’de oturanlar adreslerinin başına ‘Beşiktaş’ yazmazlarsa, göçlerle kurulan ve büyük bir yerleşim yeri haline gelen ‘Arnavutköy ilçesini’ yaratmışlar.
Mektuplar otomatik olarak oraya gidiyor…
Tabii ki adres bulunamıyor.
Ama usta mektup dağıtımcıları yanlışlığı düzeltinceye kadar zaman geçiyor.
Ama Beşiktaş’ta zaman geçirmeyenler de var.
Başta Beşiktaş’ın ‘Çiçeği burnunda’ genç Belediye Başkanı Rıza Akpolat ve ekibinin önemli kısmı..
Önceki başkan da CHP’li idi…
Ama o kadar!
Onun zamanında da düşünce, duygu ve yaşadığım olumsuzlukları dile getirmiştim. Arşivlerde duruyor, ‘Gidecek’ demiştim,  gitti!
Boğaziçi Arnavutköy Haremeyn sokak 42 numaranın önündeki logarın ağız çevresinin hatalı yapıldığını Fen işlerini arayarak belirttim. Kısa süre sonra şef pozisyonundaki kişi beni aradı, ‘yarın sabah gelip yeri göreceğim’ dedi. Gelmiş.
Nereden anladım;
Cumartesi sabahı semtte oturan Mimar Vildan Hanım ile film sanatçısı Başak Hanım telefonla ederek, ‘Bir işimiz olursa seni arayacağız!’ dediler, gülümseyerek…
Meğer, Cumartesi sabahı saat 0830’da bir ekip gelerek günlerin, belki de ayların sorununu ‘iyi bir iş çıkararak’ çözmüşler…
Yerinde ve anında çözüm..
Herhalde Beşiktaş Belediyesi’nin parolası bu olsa gerek…
Boğaziçi Arnavutköylüler Derneği’nin çalışmalarından, yayınlarından, geleneksel eğlencelerinden söyleyecek, yazacak o kadar şeyim var ki yerim bitti.
Birini şimdi anımsadım;
Migros mağazısının yakınındaki merdivenlerden diğer yola çıkarken, atılan bir meyvenin tohumu fide haline gelmiş…Hemen dibine bayrak direği ya da ucunda ‘Bu fidanı yaşatalım’ şeklinde bir etiket konarak, ‘dikkat’ çekilmişti. İmza olarak da, ‘Boğaziçi Arnavutköylüler Derneği’ yazıyordu… Belki bir gün bu yönetimi ziyaret eder, ‘Mahallen Sahip Çık, Komşunu Yaşat’ ve ‘Bu Semt Arnavutköylüler Tarafından Koruma Altına Alınmıştır’ çalışmaları ve etkinliklerini anlatırım…
Özetle ‘ranta nasıl karşı çıkılır’ anlatılırken, eğlence sırasında Boğazın karşı tepelerinde yeşillikler içindeki iki katlı ahşap değerli köşkün dumanları görüldü…
Yanımdaki bir yönetici, ‘Bu yangınlara karnımız tok!’ gibi bir laf etti…
Acaba ne demek istedi?