Geçenlerde resmi rakamlara bakarak, 'Türkiye'de en fazla boşanmanın İzmir'de olduğunu' yazmıştım. Bugün yine yazımı 'evlilik' üzerine sürdürüyorum; Belki de bazılarınız buna değişik şekillerde dillendirecek, hatta 'özel tarih çılgınlığı' diyerek yorum bile yapacaksınız. Türkiye'de son 10 yıl içinde, en fazla evlenme olayının 8 Ağustos 2008 (08/08/08) tarihinde gerçekleştiği ortaya çıktı. Bu tarihteki evlenme sayısının 8421 olduğu belirlendi. Bu rakamın aynı ayın diğer günlerdeki ortalama evlenme sayısından 3,3 kat, aynı yılın diğer günlerindeki ortalama evlenme sayısından ise 4,9 kat daha fazla olduğu görüldü.

En popüler iki tarih var

Evlenmek için tercih edilen en popüler tarihlerden ikincisi olan 07/07/2017 tarihinde, 7206 evlilik gerçekleştiği belirlendi. 2017 Temmuz ayında evlenen 81 bin 392 çiftin yüzde 8,9'unun bu tarihte evlendiği görüldü. Bu tarihteki evlenme sayısının, aynı yılın diğer günlerindeki ortalama evlenme sayısından 4,7 kat daha fazla olduğu anlaşıldı. 2017 yılında en az evlenme olayı Şubat ayında görülürken, bu ayda evlenen 28 bin 726 çiftin yüzde 14,7'sinin 14/02/2017 tarihini tercih ettiği saptandı.

Özel gün 14 Şubat

Son 10 yıl içindeki en popüler ilk 10 evlenme tarihinden üçüncüsü 12/12/2012 olurken, bu tarihi 11/11/2011 ve 05/05/2015 tarihlerinin izlediği görüldü. Son 10 yıl içinde ki en popüler ilk on evlenme tarihinin dördünün ise 2012, 2013, 2014 ve 2017 yıllarının 14 Şubat Sevgililer Günü'ne denk geldiği tespit edildi. Bu bilgileri Erdoğan Kocaman'dan aldım...

Aydınlı Burcu'nun dileği!

Sağlığa verdiğimiz önemi biliyorsunuz...
Özellikle okuyucu mektuplarına ve de bu konudaki açıklamalara destek vermeye çalışıyoruz. Burcu Güreş bölgemizden biri, Aydınlı...
Belki de çoğunluğumuzun başına gelen, neredeyse dayanılmaz sıkıntılar çektiğimiz baş ağrılarına dikkat çekiyor. Bazılarını, neredeyse 'intihara' zorlayan, 'Baş Ağrısı hastaları' için bir kampanya başlattı. Bu hastaların hayatını kolaylaştıracak birkaç düzenlemenin yapılmasını istiyor.
Kimden?
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı başta olmak üzere tüm yetkililerden...
Küme Baş Ağrısı (Cluster headache) adı verilen hastalarının sesi olmamızı da bizden istiyor Burcu Güneş...

Migren bir şey değil!

Burcu Hanım şöyle diyor, daha doğrusu sesleniyor: 'Evet belki hepinize başta basit gibi gelen hastalıktan, baş ağrısından bahsetmek istiyorum. Her insanın başına gelebilecek normal bir durum gibi geliyor başta. En çok bilinen çeşidi de migren. Ben sizlere dünyada çok ender görülen, henüz tıpta nedeni ve çaresi belli olmayan belki de adını ilk defa duyacağınız, olabilecek en acı verici ve yıkıcı baş ağrısı tipi olarak bilinen Küme (cluster), intihar (Suicidal headache) baş ağrısından bahsetmek istiyorum. Sadece bir dakika ayırıp bizlerin sesini duyurmasına yardımcı olun lütfen.

Çoğumuz gibi doktorlar da bilmiyor!
 
Biz migrenli değil küme baş ağrılı hastalarız. En basiti, migrenliler ağrıları olduğunda karanlık sessiz bir odada uyuyup dinlenmek isterler. Biz Küme (cluster) baş ağrılılar ise o katlanılmaz acıdan dolayı yerimizde duramaz, yatamaz, saçlarımızı yolar, başımızı bir yerlere vurur ağrımızı ondan daha büyük acıyla dindirmeye çalışırız. Hatta dayanamaz hale gelir o anda intihara bile kalkışırız. Ağrı anında yaptıklarınızı bilinçli halde kimse yaptıramaz. Sadece bu acıdan o anda kurtulmak için bilinçsizce davranırız. Bu nedenle de diğer bir adı da 'Suicidal headache, intihar baş ağrısıdır', bizi o ağrıyı çekerken görenler bile dayanamaz değil biz.

Düşmanınızın bile başına gelmesin

Ataklarımız bazen 15-20 dakika bazen de 3 saati bulur. Gün içinde ilk başlarda 1-2 atak daha sonraki günler 8-10 atağı bile bulur yani ağrısız dakikanız kalmaz. En şiddetli sancı doğum sancısı iken bu acı onu bile üstünde bir acıdır. Düşünsenize her gün 8-10 defa doğum sancısı çektiğinizi.
Gözümüzün içini sanki birileri hiç ara vermeden matkapla oyuyor ya da çivi çakıyor.

Okudukça öğreniyoruz

Ataklarımız ilk başlarda mevsimsel belli dönemlerde geliyor. 15 gün 2 ay sürebiliyor. Kronikleştiği an yine mevsim dönüşlerinde sıklaşsa da ağrısız geçen bir günümüz yok deseniz yeridir. En belirgin ve ilginç özelliği hep aynı saatte oluyor. En derin uykunuzdan sizi uyandırıyor. O acıyla uyanmamak için uyumak bile istemiyorsunuz. Yapılan araştırmalara göre beynin merkezinde derinlerde yatan, hipotalamusta yer alan biyolojik saatin hasarlanmasından olduğu düşünülmekte henüz netlikte kazanmış değil. Hastalığımızı birazda olsa anlatmaya çalıştım.'

Fazla bir şey değil!

Aslında SGK'dan çok bir şey istemiyor bu hastalar. En başta acil servislere rahat gidebilmek istiyorlar. Sağlık personellerinin özellikle acil doktor ve hemşirelerinin küme baş ağrısı ve tedavisi hakkında bilgilendirilmesini diliyorlar. Atak geçirdikleri anda, kendilerine sinir krizi tedavisi yerine küme tedavisi yapılmasını ve tedavi hakkında bilinçlenmelerini istiyorlar. Ve en tabii hakları olan ilaçlarının SGK tarafından karşılanmasını...
Söyledikleri şu: Kimse keyfince avuç avuç ilaç içip, iğnelerle kendi organlarına zarar vermek istemez, çaresiziz!

GÜNÜN HABERİ

Plastik mi yiyoruz?


Yapılan araştırmalara göre; çeşitli ülkelerden toplanan 265 plastik ambalajlı şişe suyu markasının yüzde 90'ında plastik parçacıkları tespit edildi, yapılan laboratuvar testlerinde ise bir litre sudaki plastik parçacığı sayısının ortalama 325 olduğu belirlendi. Bir araştırma ekibi, geçen yıl dünya genelinde çeşitli ülkelerden toplanan çeşme suyu örneklerinde benzeri bir çalışma yaptı ve örneklerin yüzde 83'ünün plastik parçacıkları içerdiğini tespit etti.
Dünyamızda ki suyun yüzde 97'sinden fazlasının, insanların kullanımına uygun olmayan tuzlu sulardan oluştuğu tespit edildi. Buna göre, dünyada insanların kullanabileceği su miktarının, dünyadaki toplam su varlığının yüzde birinin bile altında olduğu anlaşıldı. Dünyada 844 milyon insan temiz suya ulaşamıyor...