Haber Ekspres yazarı Gülseren E. Yeniçay önemli bir konuya değinmiş, Srebrenitsa annelerinden Hanifa Cogaz’la yapılan söyleşiden birkaç cümleyi değerlendirerek, dikkat çekmek istemiş…

İlgiyle okudum…
Ben de, bir dönem Bornova Belediye Başkanlığını yapan CHP İzmir Milletvekili Prof. Dr. Kamil Okyay Sındır’ın uyarısını okuyucularıma duyurmak istiyorum.
Prof. Sındır, ‘Bosna Hersek’in açık denizlere ulaşımı engelleniyor! diyor…
Bosna Hersek’in deniz yoluyla egemenliği Hırvatistan tarafından inşa edilen Peljesac Köprüsü’yle sona erdirilmek isteniyor.
Hırvatistan tarafından inşa edilen Avrupa Birliği tarafından da desteklenen Peljesac Köprüsü görünürde Hırvatistan’ın Dubrovnik’e ulaşımı kolaylaştırmak gibi dursa da sonucu itibarıyla asıl amacının stratejik bir atılım olduğu anlaşılıyor.
Açıkçası;
Bu köprünün inşası Bosna Hersek’in denizlere olan erişiminin önünde engeller yaratacak.
Böylesi bir durumda Hırvatistan ve AB’nin Bosna Hersek’in uluslararası sulara ulaşmasına engel olmak istemesi, haklarını görmezden gelmesi asla kabul edilemez.
Sahil boyunca kıyısı bulunan Hırvatistan, inşa edeceği köprüyle zamanında anlaşma yoluyla elde edemediği Neum kıyı şeridini kendi egemenliğine mahkum etmek istiyor.
En başından beri Bosna Hersek, diyalog yolu aradı ama arkasına Avrupa Birliği’ni alan Hırvatistan tüm çağrılara kulağını tıkadı, bildiğini okudu. Bosna Hersek’in deniz yoluyla dünyaya açılan kapısına engel olunmaya çalışılması hukuk tanımazlıktır.

Konuya eğilmeliyiz

Haklarını savunması noktasında her zaman Bosna Hersek’in yanında olacaklarını belirten Sındır, ‘yüz yıllardan gelen tarihi değerlerimizden ve ortak kültürümüzden aldığımız güçle Bosna Hersek vatandaşlarının, soydaşlarımızın ve akrabalarımızın yanında olduğumuzu kimse unutmasın.
Bu noktada Türkiye Cumhuriyeti olarak bu olaya asla sessiz kalmamalıyız. Bosna Hersek’in çıkarlarını korumaya yönelik geçmişte Arnavutluk’a Yunanistan ile yaptığı deniz sınırlandırma sürecinde verilen gibi bir destek sunmamız ve İtalya ile Hırvatistan arasında yapılacak olan MEB anlaşmasında geçmiş deneyimlerimizi ortaya koymamız hayati önem taşımaktadır.
Bu destek bir taraftan ülkemizin, denizlerdeki gücünün artmasına, Mavi Vatan çıkarlarımızın korunmasına ve aynı zamanda da KKTC, Arnavutluk, Bosna Hersek halklarının ve bu ülkelerdeki soydaş ve akrabalarımızın da sahipsiz olmadıklarının uluslararası topluma gösterilmesinde önemli bir rol oynayacaktır.’

Birleşiyorlar

Bosna Hersek’in çıkarlarının ve denizlere erişiminin engellenmesine yönelik politikalara da engel olunması noktasında Türkiye Cumhuriyeti’nin oynayacağı kritik rol göz ardı edilmemelidir. Dış politika bir hükümet politikası değil devlet politikasıdır, böyle olmalıdır. Zaman kaybetmeden iktidarıyla muhalefetiyle konuya eğilmeliyiz.