2 hafta önce Bostanlı'dan Kuş Cenneti'ne doğru yola çıkmış ama yarı yolda kalmıştık. Geçen hafta yola devam edemedim, bu haftaya nasip oldu.
En son Çiğli Atıksu Arıtma Tesisi'nden Ahmet Piriştina Caddesi'ne giderken üstümüz başımız böcek olmuştu. Buradan başlıyorum. Caddeye gelince bisiklet yolu sola doğru devam ediyor. Ama burada dikkat etmemiz gerekiyor. Bisiklet yoluna paralel de bir de asfalt yol var, atıksu tesisine giden. Burayı motorlu taşıtlar kullanıyor. Bisiklet yolu ile asfalt yolu çiçekler ve ağaçlar ayırıyor. Sola dönüş yaparken, bu yoldan gelen araçlara çok dikkat etmek gerekiyor. Günümüzde fren sistemleri çok ilerlemiş durumda. Buna güvenen bazı kamyon şoförleri, son sürat gidebiliyorlar. Bizzat da şahit oldum. Sola dönüş yaparken, asfalt yola girdim. Bir kamyon hızla geliyordu. Ağaçlardan dolayı ancak yolun ortasına geldiğimde farkedebildim. Kamyon biraz uzakta olduğu için sesini duymamıştım ama çok süratli olduğundan da çok çabuk yaklaştı. Ben sorunsuz geçtim ama her zaman ve herkes için böyle olmayabilir. Ağaçların bittiği yerden yola bakmalı, karşı tarafa kontrollü geçilmeli. Dönüşte ise yol tam olarak görülebildiğinden, böyle bir tehlike yaşanmaz. Biraz dikkat yeterli.
***
Buradan sonra bisiklet yolu kaldırımdan devam ediyor. Eskiden çok sülük olurdu yerlerde. Zavallı hayvanların üzerinden istemeden geçmek zorunda kalırdık. Artık bu canlılara rastlanmıyor ya da bana denk gelmiyor. Daha çok karıncalar çıkıyor karşımıza. Gerçi karıncalar her yerde var. Bir kaçının hayatına son verebiliyoruz. Bisikletin her ne kadar doğaya katkısı olsa da, böyle zararları da oluyor ne yazık ki.
Kaldırımdan giderken yine dikkat edilmesi gerekenler oluyor. Ana yolun hemen yanından gittiğimizden, araçların rüzgarlarından etkilenilebiliyor. Hele ki bu bir kamyonsa, hızlıysa ve kaldırıma çok yakınsa, anlık bir rüzgar duvarı oluşturabiliyor. Savrulmalara karşı tedbirli olmalıyız. Toz da kaldırabileceğinden, gözlüksüz yola çıkmamaya özen göstermemiz gerekiyor. Gözümüze toz kaçabilir, önümüze bakmakta zorlanabiliriz.
Yol boyunca otobüs durakları var. Mola vermek isteyenler buraları kullanabilir ama benim tavsiyem farklı olacak. Kaldırımda bir kaç km yol aldıktan sonra Sasalı Piknik Alanı'na geliyoruz. Giriş ve çıkış kapıları var, ayrı ayrı. İçeride hem çeşme hem de tuvalet mevcut. Buranın giriş kapısı yanlış hatırlamıyorsam 17:00 civarında araçlar için kapanıyor ama bisikletler için giriş yapılabiliyor. Çıkış kapısı ise hemen kapanmıyor ve uzun süre açık kalıyor. Her ne olursa olsun, Türk insanı için imkansız diye bir şey yok. Giriş ve çıkış kapıları arasında bir yerde arazi içerisinde yol yapılmış ve çitlerde de geçit açılmış. Giriş kapansa da, bu yolu kullanarak girenler olabiliyor. Bisiklet yoluna çıkmış bir arabaya rastlarsanız şaşırmayın. Sadece piknik alanına girmek için buradan geçmek zorunda oldukları içindir sebebi.
***
Bu kadar mola yeter, fazla oyalanmayalım,devam edelim. Yolumuzun üzerinde Doğal Yaşam Parkı var. İsteyen buraya girebilir ama çok da oyalanmamak lazım. Burayı geçelim ve 150 metre kadar ilerideki döner kavşağa gelelim. Sasalı'dayız. Bir içeceğe ihtiyacınız varsa, son fırsat. Kavşaktan biraz içeride marketler var. Burada her şeyi bulmak mümkün. İhtiyacımız yoksa, kaldırımdan yolumuza devam edebiliriz.
Ve kaldırımın sonu. Aynı zamanda yolunda sonu. Yolun devamında tuz işletmesi var. Bizim sağa dönmemiz gerekiyor. Ama 2 tane yol var. İlkine değil, ikincisine gireceğiz. İki yolun ortasında dere var. Dereyi sağımıza alacağız. Girişte ve biraz ilerisinde Kuş Cenneti yazısını göreceksiniz. Bisiklet yolu bundan sonra yok. 1 gidiş ve 1 dönüş olmak üzere 2 şeritli asfalt yol.
***
6 km. yol aldıktan sonra Kuş Cenneti Ziyaretçi Merkezi'ne ulaşıyoruz. Burada da tuvalet mevcut. Mola için çok uygun bir yer. Eskiden kafesi de vardı ve fiyatları da çok uygundu. Ama artık o kafe açık değil. Pek de kalabalık bir yer değil. Çok az kişinin yolu buralara düşüyor.
Yaklaşık 25 km yol geldik. Dönüşü de hesaba katarsak 50 km'ye çıkacak. steyen buradan geri dönebilir. Hayır, ben daha fazla yol gitmek istiyorum diyen varsa, Foça'ya kadar yolu var. Ben bırakın Foça'ya gitmeyi, buradan sonrasına bile fazla gitmedim. Antik Kent olduğu söyleniyor ama maalesef orasını bilemiyorum.
***
Bundan sonra yol toprak. Bisikletini çok sevenler, üzerine titreyenler için kesinlikle değil. İnce lastikleri olanlar için de hiç önermem. Yol 3'e ayrılıyor. En sağdan gidecek olursak, toprak olmasının yanında çakıllar da var. Sağı ve solu sanırım suni olsa gerek, dere. Yol çoook ilerlere doğru gidiyor, ilerlerden sola dönüyor. Ucu bucağı görünmüyor. Yol biraz geniş, 2 araç yanyana yavaş da olsa geçebilir.
Ortadaki yolu tercih edersek, yol tek araçlık genişlikte. Burada çakıl fazla yok ama araçlarda girmiş ve lastiklerin bastığı yerlerde toprak çökmüş. Bisikletle ilerlemesi biraz zor. Sağ taraf dere, sol taraf sulak alan. Hemen ileride gözetleme kulesi var. Çıkıp, yükseklerden çevreye bakılabilir. Buradan sonra yol sola dönüyor ve genişliyor. Sağ ve solunda sulak alan var. Toprak nemli ve çok yumuşak. Bisikletin lastik izleri çıkıyor. Kısa bir mesafe sonra hem sağa hemde sola olmak üzere ikiye ayrılıyor. Bütün yollar birbirleriyle kesişiyor. Her yerden bağlantılı.  
3. yoldan yani en soldaki yoldan devam edersek, dümdüz kilomatrelerce ilerlemek gerekiyor. Foça'ya doğru giden yol da bu olsa gerek. Sağı ve solu sulak alan. 3 yoldan bisiklete en uygun olanı burası. Antik Kent'e de buradan gidiliyor tahminimce. Oralara daha gitmedim. Eğer bir gün gidersem, buralardan da bahsederim mutlaka.
NOT: Sulak alan olarak bahsettiğim yerler, haritada kara olarak görünüyor ama denizden hiç bir farkı yok. Haritaya bakarak sakın aldanmayın.

Ne yarıştı ama

Yağmur, kazalar, güvenlik aracı ve pit stoplar. Almanya Grand Prix'inin özeti bu 4 kelime.
Yağmurlu hava, yağmur lastiklerini mecbur kıldı. Ne çok yağmur vardı ne de az. Bazen yağıyor bazen duruyor. Yoğun yağmur lastiği takıyorsun, beğenmiyorsun, yağmur lastiği takıyorsun, olmuyor.
Formula 1'de kullanılan tüm yağmur lastiklerinin verimlerinin iyi olmaması, basit hatalarla birleşince, birçok araç bariyerlere bindirdi. Güvenlik aracı girdi her defasında. Bunu fırsat bilen bazı araçlar pite çağrıldı. En hızlı şekilde lastiğini yenileyenler büyük avantaj yakaladı. Bu yüzden sıralamalar o kadar çok değişti ki, sonuncu sıradaki araç üst sıralara çıkabildi, üst sıralardaki ise dibe vurabildi. Pit stop zamanları çok büyük rol oynadı.
5 oldu, 6 oldu pit stoplar. Girdiler de girdiler. O kadar çok da olay oldu ki, çoğu aklımda kalmadı. Kafam allak bullak oldu. En sonra bir baktım, yarışı Red Bull pilotu Max Verstappen kazanmış. Yarışa son sırada başlayan Ferrari pilotu Sebastian Vettel 2.'liği almış. Honda büyük bir başarı gösterip, Daniil Kvyat ile podyuma çıkmış.
Ferrari'den Charles Leclerc tam büyük avantaj yakaladı dedik, hemen ardından bariyerlere girince yarış dışı kaldı.
Mercedes takımından Lewis Hamilton, Lecreck'ten avantajı geri aldı dedik, alır almaz kanadını kırdı. Birden pite daldı, pit ekibi hazırlıksız yakalanınca, çok fazla zaman kaybetti. Yanlış yerden pite girdiği için de 5 saniye cezası aldı. Sonrasında yapılan taktik hatayla sonlara geriledi, yarışı da 11. sırada bitirebildi.
Yine Mercedes'ten Valtteri Bottas, gerilere düşen rakibi Hamilton'a genel puanlamada yetişecek derken, o da kaza yaptı, yarış dışı kaldı.
Yazımı bitirdim derken bir haber daha gördüm. İlk 10 içinde yer alan Alfa Romeo sürücüleri starttaki debriyaj tork uygulamasında yapılan usulsüzlükten ötürü 30 saniye cezası almışlar. Onlarda sıralamada son sıralara gerilediler.
Anlat anlat bitmez. Neredeyse her turda bir olay vardı. Yarış bitti, yine olaylar devam etti. Bu yarış anlatılmaz, izlenir sadece.