Bu hafta sonu yazımı yazmak için kalemi elime aldım, bıraktım, aldım bıraktım. Gözüm elime gittiğinde... Birden geçmişe gittim. Uzun yıllar önce kızım doğup, ilk kucağıma aldığımı huşu içinde seyrettim, göğsüme bastırdım, o minik ellerini öptüm, öptüm... Niye bilmem, yanaklarından değil ellerinden. Ve yıllar hızla geçti, o da bebeğini kucağına aldı büyütüyor. Bir annenin Tanrı'dan dileği, bebeğini sağlıkla ve mutlulukla büyütüp, mürüvvetini görmek. Cumartesi 14 Şubat sevgililer günü. Sevgi günü. Ama bu 14 Şubat, sevginin ellerinin kesildiği, yakıldığı bir gündü. Özgecan doğduğunda da, annesi de onu öpüp koklamıştı onun minik ellerini mutlaka. Sonra elinden tutup hayata yolcu etti. Kızı okulunu bitirecek ve her annenin öncelikli rüyası beyaz gelinliğini giyecek, bebeğini kucağına alacak, besleyecek, büyütecek elleriyle. Hiç aklına gelir miydi yavrusunun tecavüze uğrayacağı, hunharca katledileceği, yakılacağı. Kimliği belli olmasın diye ellerinin ölmeden kesileceği. Biz anneler dayanamazken, annesinin ne halde olduğunu tasavvur bile edemiyorum ve yazımı bu acı ile yazıyorum.

***

Kadınların, kızların, çocukların ülkemizde tecavüze uğraması, katledilmesi günlük vukuat haline geldi. Bakım yurdunda görevlilerinde içinde olduğu bir ordunun tecavüz ettikleri kız çocuğu için verdikleri ifadelerden aklımda kalanlar "Kendi istedi", "Rızası vardı" iddiasında bulunanlar, o yaşta kendi kızları akıllarına gelince gönül almaya çalışanlar... Olay kapatıldı gitti, aklımız uçtu. Neticede belki sadece o olay yakalanmamıştı. Evde sokakta darp edilen, bıçaklanan, öldürülen kadınlar ülkesi olduk. Her gün, her gün... Geçen yıl 255, son 10 yılda 4000 üzeri kadın öldürüldü bu ülkede. Neredeyse günaşırı bir kadın cinayeti. Her 10 kadından 4'ü eşi veya sevgilisi tarafından öldürüldü üstelik... Dönüştürülen ülkemde en büyük saldırılar devlet eliyle.

***

Odatv'den Deniz Yurdakul, bakın nasıl toplamış devlet erkanının kadına bakışını:
"Bir tane kadın mıdır, kız mıdır bilmem (Dilşat Aktaş için). Ben zaten kadın erkek eşitliğine inanmıyorum" (RT Erdoğan). "Kadınlar iş aradığı için işsizlik yüksek"(Mehmet Şimşek-Maliye bakanı). "Kızlar okuyunca erkekler evlenecek kız bulamıyor" (Erhan Ekmekçi-AKP il genel meclisi üyesi). "Anası Tecavüze uğruyorsa, neden çocuk ölsün, anası ölsün" (Melih Gökçek- Ankara BŞB başkanı). Tecavüze uğrayan doğursun, gerekirse çocuğa devlet bakar" (Recep Akdağ-Sağlık bakanı). "Tecavüze kürtaj yaptıran, tecavüz kurbanından daha mı masumdur" (Ayhan Seferüstün -İH komisyon başkanı, AKP milletvekili).

***

Olaydan sonra Özgecan Aslan'ın öldürülmesi ile ilgili demeç veren Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı " Biz zaten eğitim müfredatında yaptığımız düzenlemelerle özellikle şiddet konusunda, cinsiyet eşitsizliği konusunda, demokratik eğitim konusunda farklı görüşlere, tutumlara hoşgörüyle yaklaşma konusunda gerekli düzenlemeleri yapıyoruz. Daha da yapmamız gereken şeyler var. Ama ne kadar tedbir alırsanız alın zaman zaman bu tür müessif olaylarla karşılaşılabiliyor" dedi. Yeni şafak gazetesinden Cemile Bayraktar Twitter'da "Müslüman ülke, Tecavüz... fırsatçılığına soyunmayın. Amerika'da her 2 dakikada bir kadın tecavüze uğruyor. Şimdi çenenizi kapatın" diye yazdı.

***

Nihayet, kadınlar Özgecan Aslan'ı ebediyete tabutuyla erkeklere bırakmayıp bizzat taşıdılar. Tüm Türkiye'de sokağa döküldüler. Yani cin şişeden çıktı. Uygulamalar, demeçler tam tersine tepti. Gelen 8 Mart geçmiştekilerden farklı olacak. Belki de kadınlar, Atatürk'le verilen, farkında olamadıkları insan haklarını, artık farkındalıkla söke söke alacaklar, elleriyle. Işıklar içinde uyu Özgecan. Belki de başka canlara kurtarıcı oldun.