Ülkemizde milletvekili olarak tanımlanan meclis üyelerimizin ABD'deki isimleri "temsilci" imiş. Öyle ya; bizim millet meclisimizin ABD'deki karşılığı "Temsilciler Meclisi" olduğuna göre milletvekillerimizin de bir diğer isimlerinin "temsilci" olması kadar ne doğal olabilir ki!
Şimdi durduk yerde ben bunları neden yazıyorum derseniz, değerli yazarımız Ege Cansen'in  geçtiğimiz pazar günkü yazısında bu tanımlamalar çok net bir şekilde açıklanmaktaydı.

Devlet nedir?

Devletin oluşu hakkındaki teorilerin geçmişi çok eskilere dayanmaktadır. Eski Yunan'daki düşünürlerden "Platon"; Devlet adlı eserinde bu kurumun oluşumunu bilimsel bir şekilde yansıtmıştır. İslam dünyasında devlet konusunda İbn-i Haldun'un (1332-1406) "Mukaddime" adlı çok kapsamlı bir eseri vardır.
Ortaçağın skolastik ortamında felsefe alanındaki durağanlık sürüp gelmiştir. Nihayet Ortaçağın yıkılışı ile bu alanda aydınlığa yönelik bilimsel çalışmalar başlamış sayılabilir. İngiliz felsefeci Thomas Hobbes; 1600'lü yıllarda yepyeni bir devlet teorisini gündeme getirmiş, gene aynı yıllarda hemşerisi John Locke, bu yöndeki çalışmaları geliştirmiştir.
İngiltere'de bunlar konuşulurken; felsefe, sosyoloji ve siyaset alanında Türk toplumunca da çok bilindiğini düşündüğüm Jean Jacques Rousseau'nun; başta "Toplum Sözleşmesi/Le Contrat Social" adlı eseri olmak üzere değişik ortamlarda devletin oluşumu ve işleyişini açıklayan yeni bir teori geliştirdiğini görmekteyiz. Rousseau'nun devlet anlayışı Hobbes ve Locke'dan oldukça farklıdır. Rousseau, gerçek anlamda devrimcidir. Bu yeni anlayış çerçevesinde devlet, ne Tanrısal lütufa  ne de halktan özgür olmayan bir sürü yapay otoriter egemenliğe dayanır. Ona göre devlet;  yurttaşların özgür olarak birleşmesine bağlıdır. Rousseau'ya göre sadece böyle olan egemenlik meşrudur. (KALIN İTALİK ÜSTTEKİ DEVLET KELİMESİNDEN BAŞLAYIP PARAGRAF SONUNA KADAR)

Milletvekillerimiz bu ülkenin vatandaşları mı?

Sonuçta nereden nereye geldik? Elbette onu açıklama durumundayız. Ege Cansen Hocamız; milletvekillerimizin bizim temsilcilerimiz olduğunu söylerken elbette bizim Rousseau'muzun devleti, "Yurttaşların özgür olarak birleşmesine bağlıdır" deyişinden etkilenmiş olmalıdır. Bence öyle de olmalıdır. Kısacası vekil ile yurttaş bir ölçüde birleşiktir.
Birleşik midir dersiniz? Hiç de o kanıda değilim. Milletvekillerimiz kendilerini toplumdan soyutlayacak her tür girişimden bir türlü kurtulamıyorlar, ki bunun somut örneklerini ard arda  görebiliyoruz. Sanki onlar bu ülkenin vatandaşı değillerdir. Hangilerini saymalıyız?

Çakar imtiyazı Çorbada

Milletvekillerimizin sosyal güvenlik hakları bizlerden farklıdır, emeklilik süreleri bizlerden farklıdır.  Milletvekillerimizin sağlık yardım kapsamları bizden farklıdır, diş implantlarının kullanım sayıları bizlerden farklıdır. Farklı olmayan yanları yoktur ki hangisini sayayım! Fren yapamadılar, sanki nazire yaparcasına İçişleri Bakanlığı'nın araçlarda çakar kısıtlaması yapma kararının alındığı günlerde kendileri için çakarlı araç kullanabilme hakkını sağlayan kanunu o meşhur "Çorba Yasa" (!) larının sonuncu maddesi olarak yerleştiriverdiler.
Esenlikle kalınız...