Her gün duyduğumuz bir duyamadığımız birkaç bilinmez Türkiye'deki kadın cinayetleri konusunda kurumların şeffaf olmadığını düşündüüyor. Bu durum nedeniyle resmi verilere ulaşmak da bir o kadar zor. Hukukun yetersiz görüldüğü durumlarda öldürülen ya da tecavüze uğrayan kadınlar için protestolar düzenleniyor, yürüyüşler yapılıyor ama maalesef kadına kıyım hız kesmiyor. Cezai yaptırımların ağırlaştırılmaması yıldan yıla kadın cinayetlerinin artmasına sebep oluyor. Kadına yönelik şiddetin çözülmesi acildir.

Hiçbiri uygulanmadı

2018 yılındaki verilere göre 440 kadın öldürüldü. 440 kadının en temel insan hakkı olan yaşama hakkı ihlal edildi.
Kadın cinayetlerinde iyi hal indirimi ve cezasızlık devam etti. 6284 sayılı Kanun ve İstanbul Sözleşmesi etkin bir biçimde uygulanmadı. Kadınların kim tarafından neden öldürüldüğü tespit edilmedikçe, adil yargılama yapılmayıp şüpheli sanık ve katiller caydırıcı cezalar almadıkça önleyici tedbirler uygulanmadıkça şiddet boyut değiştirerek sürmeye devam ediyor. Devletin görevi şiddeti normalleştirmeden 6284 sayılı kanun ve İstanbul Sözleşmesini etkin bir şekilde uygulamak, geliştirmek ve şiddete maruz kalan kadını skorumak, boşanmaları zorlaştırmamaktır.

Hasretle anıyorum

Sevgili okuyucularım, tüm bunların çözümü de kadınların karar mekanizmalarında yer almasıdır. Platformu da siyasettir.
5 aralık Türk kadınına seçme ve seçilme haklarının verilmesinin yıldönümü. Kutlama sözcüğünü kullanamıyorum. Olağan mazeretleri cümleleri de yazmayacağım. Bu günlere doğru teşhis ve yolda olamadığımız için geldik. Yanlış anlaşılmasın, cansiperane çalışan kuruluşlar, dernekler, kadınlar elbette var. Ama yetmiyor. Daha çok birlik, fedakârlık, emek gerekiyor.
Bu 5 Aralıkta yokluğunu çok hissedeceğimiz İzmirli bir siyaset kadınını Işılay Saygın'ımızı derin bir sevgi, saygı ve hasretle anıyorum, bu vesileyle. Duyuyor gibiyim deyişini " Herkes siyasete soyunduğunda bana geliyor, diyorlar ki biz senin gibi olmak istiyoruz, olacağız. Sonra bakıyorum (bilirsiniz her konuyu oluşumu takip ederdi) seçilmişlerse olmamışlar, seçilememişlerse yine olamıyorlar!"

Bizzat örnek oldum

31 Temmuz 2019 gazetemdeki köşemde onu kendini anlattığı kendi yazısı ile anmıştım. 1983 yılından kaybına dek sırasıyla Buca belediye başkanlığı, İzmir milletvekilliği, üç dönem çeşitli hükümetlerde bakanlık, siyaset sonrası STK'larda kadınlarla omuz omuza koşturan çok değerli bir İzmir kadını diyordu ki;  "Benim başarımın sırrını mücadeleci yapımda olduğuna inanıyorum. Tepeden inme değil, ön seçimlere girerek seçilmeye hak kazandım. Hiç yılmadan hep halkla iç içe oldum. Telefonum gece yarıları bile susmak bilmezdi. Halka hizmet etmek kadar ulu başka hiçbir haz ve duygu yok.
Bugün medeni kanında kadın-erkek eşitliğini sağlamaya yönelik birçok yenilik benim eserimdir. Ben erkeğin arkasındaki kadını aldım, erkeğin yanına koydum. Ev hanımlığına hapsolmuş kadını aldım iş yaşantısına dahil ettim. Bizzat örnek oldum."  
Bu yıl incelediğimde 5 Aralık için konuşmacıların çoğu erkek, kadınlar ise dinleyici, kapalı salonlarda. Oysa bu değerli kadına layık olmak istiyorsak sözlerini anlamak ve özümsemek lazım. Ve de biri birimizin arkasında değil, yanında olmamız lazım, söz değil emek üretmek lazım, salonlardan alanlara çıkmamız lazım.