Manisa'daki bir özel lisede öğrenim gören öğrenciler, melisa, okaliptüs ve karanfil yağlarının havadaki bakterileri temizleme özelliğiyle ilgili bir araştırma yaptı. Öğrenciler aynı zamanda Kobalt 60 izotopunun alternatif enerji kaynağı olarak kullanılabilmesine yönelik de bir proje hazırladı. Öğrenciler, iki proje için Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu 'TÜBİTAK'a başvuruda bulunsa da, 'eksik belge' gerekçesiyle ret cevabı aldı.
Güzel olan şu ki 'TÜBİTAK'ın kabul etmediği bu iki proje, ABD'nin Harvard Üniversitesi'nden ve Almanya'da yapılacak Uluslararası Sanat ve Bilim Konferansı'ndan davet aldı.

Maalesef TÜBİTAK ile ilgili bu tarz olmsuz haberleri sıkça duyuyoruz. Peki bu TÜBİTAK ne iş yapar, görevi nedir?
TÜBİTAK ile ilgili internette küçük bir araştırma yaparsanız görevleri arasında şunların olduğunu görüyorsunuz:
*Türkiye'de bilim ve teknoloji politikalarını belirlemek,
*Ar-Ge desteği vermek, özendirmek ve izlemek,
*Teknoloji geliştirme, endüstriyel araştırma ve yenilikleri desteklemek,
*Üniversite ve sanayi ilişkilerini geliştirmek,
*Ulusal önceliklere bağlı olarak araştırma-teknoloji-geliştirme çalışması yürüten Ar-Ge enstitüleri işletmek,
*Ar-Ge faaliyetleri için kolaylık ve teknik hizmet sağlayan birimler işletmek,
*Geleceğin bilim adamlarını keşfetmek,
*Bilimsel mükemmelliği teşvik etmeye yönelik yıllık ödüller vermek,
*Uluslararası bilimsel ve teknolojik işbirliklerini organize etmek,
*Bilimsel dergi ve popüler bilim kitapları yayımlamak...

Ne güzel amaçlar değil mi? Ama yazılanlar uygulamaya konulmayınca pek bir anlam ifade etmiyor. Düşünün görevleri arasında 'Geleceğin bilim adamlarını keşfetmek; Ar-Ge desteği vermek, özendirmek ve izlemek' maddeleri olan bir kurum, belkide gelecekte büyük buluşlara imza atabilecek gençlerimizin projelerinin içeriğine dahi bakmadan 'belgeniz eksik' diyerek geri çevirebiliyor.
Keşfetmeyi, özendirmeyi geçtim onların şefkini kırıyor, umutsuzluğa itiyor. Projeyi hazırlayan öğrencilerden biri olan Göktuğ Altıparmak, 'Projemiz TÜBİTAK'tan kabul göremedi ama canları sağ olsun. Sonuçta ülkemiz için çalışıyoruz. Harvard'dan davet aldık, oraya gideceğiz' diyor. 'Canları sağolsun...' diyor. Kırgınlığı ifade etmenin en ince yolundan ağır ağır yürüyor...

Bir diğer öğrenci Bengisu Şentürk ise 'TÜBİTAK'a projemizi gönderdik, ancak TÜBİTAK'tan davet alamadık. Aynı zamanda Harvard Üniversitesi'ne ve Münih Üniversitesi'ne de bu projemizi göndermiştik. Harvard'dan ve Münih'ten davet aldığımız için çok gururluyuz, çok mutluyuz." diyor. Öğrenciler, 20 Mayıs'ta Harvard Üniversitesi'nde TÜBİTAK'ın reddettiği projenin sunumunu yapacaklar.

Ne diyelim...
Sırf proje sayısı çok olsun diye öğretmenlerden, öğrenciler adına onlarca proje hazırlamasını isteyen, projelerin içeriğine değil şekline ve sayısına önem veren bir kurum için bu utanç yeter de artar bile... Umarım, 'Canları sağolsun...' diyen Göktuğ'un ince sitemi bulmuştur adresini...