Çukuralan Altın Madeni'nde yapılmak istenen üçüncü kapasite artırımına izin veren ÇED olumlu kararı mahkemece iptal edilmişti. Ancak Danıştay, iptal kararını bozdu. Hukukçuların skandal olarak nitelendirdiği kararın ardından kapasite artırımı için hazırlıklar başladı. Bergama'da bulunan Çukuralan Altın Madeni'nin kapasitesi artırılmak isteniyor, ancak çevreci hukukçular, doğaya zarar vereceği gerekçesiyle buna karşı mücadele ediyor. Daha önce ÇED raporu olumlu çıkmış, madenin üretiminin artması söz konusu olmuştu. Kapasitenin artması ile yapılacak toplam üretimin Madra Barajı'ndan gelen içme suyuna ve doğa harikası Nebiler Şelalesi'ne vereceği zararın göz önünde bulundurulmasını isteyen hukukçular, mahkemeye başvurmuştu.

Siyasi baskı var

İmir 6. İdare Mahkemesi, ÇED raporunun iptal edilmesine karar vermiş, gerekçe olarak da, madenin yaklaşık 6 kilometre kuzey batısında içme suyu amacıyla kullanılan Madra Barajı'nın bulunması ve kapasite artırımının Kültür ve Tabiat Varlığı Nebiler Şelalesi'ne zarar verecek olmasını göstermişti. Fakat madenin işletmecisi Koza Altın İşletmeleri, ÇED olumlu kararı iptal edilen proje için, süreci yeniden başlatmaksızın İnceleme Değerlendirme Komisyonu'ndan ÇED olumlu raporunu tekrar almıştı. Bergama Çevre Platformu Sözcüsü Erol Engel, kararın siyasi baskılar nedeniyle verildiğini söyledi.

Yeterince zarar gördü

Bölgede 1. ve 2. kapasite arttırımlarının doğayı yeterince tahrip ettiğine değinen Engel, şunları söyledi: "Aşağı yukarı 50 bine yakın ağaç kesildi. En son keşfe gittiğimizde görülen manzara gerçekten çok kötüydü. Tarım ve Orman Bakanlığı'nın kızılçam yetiştirmek için pilot bölge seçtiği bir alandı. 3. kapasite arttırımı son olmayacak. Ardından 4 gelecek, 5 gelecek bu sürekli devam edecek. Bölge bu durumu kaldıramıyor. Keşfe gelen insanlar raporlarında bu durumu belirtiyor. Olay ne pahasına olursa olsun cevheri çıkaralım olmasın. Cevheri nerede nasıl olursa olsun çıkaralım anlayışı nedeniyle orada bulunan madra içme suyu barajına dayandı. Ayvalık'ın, Altınova'nın, Balıkesir'in içme suyu riske etti."

İçme suyu zehirleniyor

Altın nedeniyle insanların içme suyuna zarar vermenin kimsenin hakkı olmadığını belirten Engel, "Diğer doğal tarihi sit alanımız var. Çok güzel şelalelerimiz var. Bu ikisinin kirleneceği gerekçesiyle yürütme durdurulmuştu. Ama Danıştay'ın verdiği siyasi karar nedeniyle bu duruma geldiğimizi düşünüyorum" ifadelerini kullandı.

Engel, burada çıkan altınların ülkenin kasasına gitmediğini bu kuşkular nedeniyle olayın daha çok şaibeli bir hale geldiğini ifade etti.

Yanlışı anlatacağız

Danıştay gibi yüksek yargı organının verdiği kararın hukuki olmadığını savunan Engel, "Yıllardır bölgede mücadele ediyoruz. İnsanların içme suyuna kadar uzanan bir el var. Bunun önüne geçmek için elimizden geleni yapacağız. Mücadelemiz devam edecek. Açtığımız davaların arkasındayız. İtirazlarımız devam edecek. Halkımıza bu kararın yanlış olduğunu anlatacağız" diye konuştu.