FATİH ÖZKILINÇ- Türkiye’de iklim krizi ve küresel ısınmanın etkileri her geçen gün biraz daha artıyor. İklim krizinin bir sonucu olarak ortaya çıkan sıcaklık artışı ve yağışlarda düzensizliğe bağlı olarak oluşan sel, heyelan, çığ, fırtına, hortum, dolu, don gibi afetlerde iklim değişikliğine bağlı olarak daha sık gözlemleniyor. Son yıllarda sıklıkla konuşulan iklim krizi ve küresel ısınmayla ilgili Ege Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü Zooloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ortaç Onmuş, Haber Ekspres’e özel açıklamalarda bulundu. Küresel ısınmayı insanoğlunun kendi eliyle yarattığını vurgulayan Onmuş, deniz seviyesi yüksekliğinin son 50 yıl içinde 25 santim arttığını belirterek “Deniz seviyesinin yükselmesi halinde tarım arazileri yok olacak. Tarım toprakları tuzlu hale gelecek. Ben bunları söyleyerek insanları korkutmak istemiyorum. Yaptıklarımız Nasreddin Hoca’nın bindiği dalı kesmesine benziyor” dedi.

Biz kirletiyoruz

Küresel ısınmanın doğal bir nedenle olmadığını ifade eden Onmuş, “Güneşin aktivitesinde bir artış yok. Herhangi bir aktivite meydana gelip atmosferi aşırı kirletmiyor. Yapılan bütün araştırmalar atmosferdeki hava kirliliğinin insanlar tarafından yapıldığını gösteriyor. Bilim insanlarının elinde hava kirliliği ile ilgili 650 bin yıllık veri var. Bu sonuçlara baktığımızda sadece son 50 yılda atmosferde hava kirliliği oluşmuş durumda. Hava kirliliğinin temel nedeni insan kaynaklı. Bunların başında fosil yakıtların kullanılması geliyor. Hava daha kirli ve yoğun hale geldikçe dünyamız soğuyamıyor. Dünyanın atmosferini daha koyu, yoğun hale getirdiğimiz zaman karbondioksit ve metanı artırdığımız zaman dünyanın üzerine düşen güneş ışığının yarattığı ısınma etkisi sonucu etrafa salınan infrared kızılötesi ışınlar, dışarı çıkamaz hale geliyor. Güneşten bize gelen ışık şiddeti değişmediği halde biz içeride ürettiğimiz ısıyı atamadığımız, soğuyamadığımız için ısınıyoruz. Dünyanın ısınmasının nedeni daha fazla ışık alması değildir. Havayı kirleterek dünyanın soğumasına engel oluyoruz” dedi.
İzmir’de 50 sene önce daha uzun sürede düşen yağış miktarının günümüzde daha kısa sürede düştüğünü dile getiren Onmuş, Kasım ve Aralık aylarında düşmesi gereken yağışın atmosferdeki yoğunluk nedeniyle Ocak ayında bir günde düştüğünü söyledi.

Bindiğimiz dalı kesiyoruz

Son 50 yıl içinde deniz seviyesi yüksekliğinin 25 santim arttığını belirten Onmuş, “Hava sıcaklığı nedeniyle Grönland’daki buzullarının erimesi halinde deniz seviyeleri 6 metre yükselecek. Denizlerdeki tüm buzullar erirse deniz seviyesi 30 metre yükselecek. Deniz seviyesi 50 santim yükselirse Adana, Aydın, Menemen ovalarının yarısı yok olacak. Deniz seviyesi 50 santim yükseldiğinde Türkiye’de tarım yapılan ovaların yarısı yok olacak. Bu sadece İzmir’in, Türkiye’nin değil dünyanın sorunu. Karşıyaka’da, Alsancak’ta birçok yer deniz seviyesinin altında. Mavişehir’in olduğu bölge deniz seviyesi ile aynı. Alsancak’ta yürürken kendinizi deniz seviyesinin üstünde zannetmeyin. Deniz sadece doldurulmuş alanın, bir taş bariyerin arkasında duruyor. Alsancak’ın dar sokaklarının yer seviyesini ölçerseniz deniz seviyesi ile 5-10 santim fark olduğunu görürsünüz. Birde İstanbul’u, Aydın’ı, Adana’yı, Rize’yi hayal edin. Deniz seviyesinin yükselmesi halinde tarım arazileri yok olacak. Tarım toprakları tuzlu hale gelecek. Ben bunları söyleyerek insanları korkutmak istemiyorum. Yaptıklarımız Nasreddin Hoca’nın bindiği dalı kesmesine benziyor” diye konuştu.

Ortaç Onmuş

Çözümler basit

Hava kirliliğini artıran etkenlerin sınırlandırılması gerektiğini aktaran Onmuş, “Trafikteki hava kirliliğini azaltmak zorundayız. Dizel araçlardan vazgeçmeliyiz. Kömür kullanımını mutlaka durdurmak zorundayız. Yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelmeliyiz. Türkiye için güneş enerjisi büyük bir avantaj. Almanya’nın en güneşli kenti ile Türkiye’nin en az güneş alan kenti arasında eşitlik var. Almanya’daki evlerin çatılarında güneş enerjisi yoluyla elektrik üretilebiliniyorsa Türkiye’nin en az güneş alan Rize’sinde bile bu iş mükemmel yapılır. Ama biz bunu neden yapmıyoruz? Bireysel enerji üretmek kanunen yasak değil ama uygulamayı geçemiyorsunuz. Enerjiyi verimli kullanmak zorundayız. Enerjiyi verimli kullanabilmek için evlerimize izolasyon yapmalıyız. Yazın çok sıcak olan illerimizde çatıları beyaza bile boyasak klima kullanımını düşürürüz. Çatınızı kireçle boyasanız evinizde ferah bir şekilde oturursunuz. Daha fazla klima kullanımının önüne geçerek hem havayı kirletmezsiniz hem de daha az fatura ödersiniz. Geri dönüşümü sağlamak zorundayız. Doğal bitki örtüsünü korumalıyız. Kentlerimizi beton ve asfalttan kurtarmalıyız. Göllerimizi, sulak alanlarımızı korumalıyız. Ülkemizde, son yüzyılda Marmara Denizi büyüklüğünde 555 adet göl kurutuldu. Bir ülkenin göllerini ve sulak alanlarını kurutursanız hava daha çok ısınır. Bu konuda bilgi sahibi olmadan fikir sahibiyiz. Kimse gerçeklerin ne olduğunu bilmiyor. Çözümler basit ama bunu görmek istemiyoruz” ifadelerini kullandı.