Bir önceki köşemde CHP Tüzük Kurultayı’nda en az 20 maddelik bir tüzük değişikliği beklendiğini ve olası değişikliklerin kulis bilgilerini paylaşmış idim.
Kulis bilgilerinin tam isabet tutması ile birlikte çıkan sonuçların partililerde, halkta ne kadar karşılık gördüğü de çok önemli.
Net olarak ifade etmek gerekirse, CHP'nin demokratikleşmesi demek Türkiye'nin demokratikleşmesi demektir.
Bu anlamda bu kurultaydan beklenti, daha demokratik bir tüzüğün çıkması idi...
Benim açımdan bu beklentilerden bazıları;
Adayların tüm üyeler tarafından her bölgede yapılacak önseçimler ile belirlenmesi (adına önseçim dediler ancak bazı yerlerde hakim denetiminde, bazı yerlerde kararı örgüt versin denilmesi, üstüne de %15 kontenjan örgütü mutlu etmedi…)
Delegelerin iki farklı genel başkan adayına imza verebilmesi... (Böylelikle eğer tek bir adaya imza verildiğinde kime oy verdiği vereceği belli olduğundan tüzüğün gizli oy açık tasnif ilkesini ihlal ettiği gerçeğini unutmayalım.)
Kadın ve gençlere daha çok kontenjan (bu kısmen sağlandı).
Dönem sınırlaması (Bu da kısmen sağlandı).
İki dönem başarısız genel başkan ve MYK istifa etmeli.
Değişen tüzükte en çok içimi acıtan madde; belediye ve iştiraklerinde çalışan partilinin delege seçilemeyeceği ...
Kabul edelim ki bizlerin, yöneticilerin en büyük destekçisi sahada kadınlar ve gençler…
Bir taraftan o gencimize daha çok yer açma söylemini ortaya koyarken, belediyede çalışan delege seçilemez deyince o genci sahada nasıl tutacağız?
Bayrak asan, kapı kapı dolaşan, gece yarısı hadi deyince partinin önünde hazır kıta bekleyen gencimizi küstürmüyor muyuz?
Gerekçe ne? Belediyede çalışan delege belediye başkanına bağlı oluyor...
Bunu engellemenin yolunu gencimizin önünü keserek değil belediye başkanının o tasarrufunu önleyerek yapmış olsak sizce daha iyi olmaz mı idi?