AK Parti ülkemizin yaşadığı en ciddi ekonomik krizlerden biri olan 2001 krizi sonrası 2002 yılında iktidara geldi.
Halk kendini en derinden etkileyen nedenlerden dolayı temiz bir gelecek vaat eden AK Partiye oyunu verdi. Ne gariptir ki ekonomik krizin iktidara taşıdığı AK Partiye yapılan eleştiriler de hep ekonomi üzerinden oldu, öylesine komik eleştiriler yapıldı ki  (emekli ve memur maaşları verilmeyecek gibi) insanlara adeta siz bizim söylediklerimize bakmayın diyecek kadar ileri gidildi.
 İşin garibi sokaktaki insanı rahatsız etmek için geliştirilen bu propagandaya okumuş, aydın geçinen takım daha çok inandı.
Sonuç olarak maaşlar üzerinden vurulmak istenen darbe işe yaramadı. Küçük burjuva eğlencesi olarak kaldı. AK Parti hızla yol almaya devam etti.
Günümüze gelirsek ekonomide bir yavaşlama, durgunluktan bahsetmek mümkün. Ama bu diğer sıkıntılardan çok daha farklı. Sınır tanımayan bir korona virüs ülkemizi etkilediği kadar tüm dünyayı etkiledi. Alınan tedbirlerle ilgili olarak yetersiz ya da sıralaması yanlış gibi çok şeyler söyleyebilirsiniz ama ekonomik durgunluğu iktidara yüklemek herhalde büyük haksızlık olur.
Beni aşan bu konularda fazla ahkam kesmek istemem ama sosyal medyada gezerken rastladığım ve içeriğine kesinlikle katıldığım bir yazı beni bunları yazmaya itti.
İzmir Şekerciler ve Pastacılar oda Başkanı İhsan Yeter’in esnaflar adına bir feryadı idi gördüğüm.
Gelin şimdi İhsan başkanın feryadına biraz kulak verelim.
“Bundan beş altı ay önce.
90 liralık ekmeklik un 140 liraya.
120 liralık böreklik un 185 liraya.
120 liralık ayçiçek yağı 200 liraya. Böreklik kurabiyelik ve normal yağlar 70 liradan 150 liraya. Susam 16 liraya. Yumurta 20 liraya. Pasta malzemelerini saymıyorum bile.
Elektrik % 50 arttı.
Su ve katı atık % 60 arttı. Poşet, kağıt, ambalaj, kutunun yanına yanaşılmıyor.
Esnaflarımız ne yapacağını şaşırmış durumda. Ekonominin kalbini elinde tutan bu insanlara bu kadarı çok fazla..
 Esnaflarımız işin içinden çıkamıyor. Devletin ilgili kurumları çıksın bu insanlara açıklama yapsın. Unlara, yağlara, hammaddeler, neden her hafta zam geliyor. Bu zorlu süreçte neden elektriğe zam geliyor. Neden dünyanın en pahalı su ve elektriğini kullanıyoruz.”
‘Maaş ödenmeyecek, batıyoruz, iflas ettik’ gibi saçmalıklara söyleyenler dahi inanmıyor ama yukarıda alıntıladığım İhsan başkanın esnafları adına seslenişindeki gerçekleri toplum olarak hepimiz görüyoruz, yaşıyoruz ve rahatsız oluyoruz.
Tuzu kuru yüzde on, on beşlik bir kitleyi belki hiç rahatsız etmez başkanın çığlığı ama toplumun yüzde seksenini kesinlikle rahatsız eder, ediyor.
Biliyoruz ki devletimiz halkın en önemli, yaşamsal gereksinimlerine bir çözüm bulmaya, zamlara dur demeye muktedirdir. Kaldı ki yardıma muhtaç ülkelere her türlü yardımda bulunurken vatandaşlarımızın bu konuda çığlığını duymamak veya çözüm bulmamak inanın bu ülkenin kahir ekseriyetini rahatsız etmektedir. Vatandaş, dört bir yanımızda yapılan ayak oyunlarını görerek sabır etmeye devam ediyor ama erken seçim çığlıklarının atıldığı bu dönemde de özellikle yaşamsal ürünler için acil bir çözüm gereksinimi çok açıktır.
Sanırım bu ülkenin bir bireyi olarak bunu istemek hakkımızdır.