Çocuklara verdiğimiz en temel öğütlerden biri de şudur; önemli olan iç güzelliktir, görünüşlerine göre insanlara davranılmaz...
Bu öğüdün kendisi kadar anlamlı ve yanıtı da bir o derece meçhul olan soru ise şudur: Küçük çocuğa bu öğüdü veren yetişkinin kendisi ne derece bu öğüde uymaktadır?
Bakın etrafınıza...
Gerçekten 'iç güzelliklerde' mi marifet?
Gün geçtikçe her şey ne kadar güzel, bakımlı, hatta zengin, varlıklı olduğumuza mı bakıyor?
Ne kadar erdemli, dürüst, iyiliksever olduğumuza mı?
En çok neyi geliştirmeye çalışıyoruz?
İç güzelliklerimizi mi çoğaltmaya çalışıyoruz?
Dış görünüşümüze, maddi imkanlarımızı daha da büyütmeye mi en çok zaman ve kafa harcıyoruz?
Bunlara bakınca o öğüdü anlayamıyor insan.
Bir yandan bambaşka bir yöne giderken, bir yandan da söylemeyi sürdürdüğümüz o öğüdü...
Oysa ne kadar da manalı o öğüt!
Sevdiğim bütün kitaplara, öykülere,filmlere konu olmuş!
'Küçük Prens'te 'Kalp gözü ile gör' diyor işin özünde Saint Exupéry.
Gerçeği çıplak göz ile bakınca göremezsin, kalbinden bakmalısın hayata, insanlara, hayatın, insanların barındırdığı güzelliklere...
O öğüt benim yaşadığım, büyüdüğüm, sevdalandığım Anadolu topraklarından geliyor.
Çok güzel bir tolerans ve hoşgörü geleneğinin filizlendiği topraklardan...  
Bize her şeyden önce 'insan' olmanın değeri ve erdemini fısıldayan...
Görünüşün nasıl olursa olsun hiçbir önemi yok.
Ayrı ayrı özelliklerimiz ile biz 'biriz'.
Tüm o farklılıklarımızın bize kattığı zenginlikte biz tamamız ve güzeliz.
O öğüt evrensel bir öğüt.
O öğütte görünenenin arkasına geçip var olan güzelliği görebilme cesareti var!
O öğütte hoşgörü, kalp açıklığı, sevgi ve barış var!
'Güzel ve Çirkin' isimli çizgi filmi bu yeni çekilmiş film versiyonu olarak izlemek beni bu sorulara doğru bir yolculuğa çıkarınca, kendi kendime dedim ki 'Güzel ve Çirkin'i, hele şimdi, tam görme zamanıdır!
Hararetle DAVETLİSİNİZ!