Bu gün köşemde bir çok arkadaşımızın bilmediği ayrıntılar içeren bir kuruluşu misafir etmek istiyorum "Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı". Bu yıl 25'inci kuruluş yıldönümünü kutluyor. 
25 yıldır kadın olmanın gücü ile güvenin, dayanışmanın ayakta kalmanın sembolü olan Mor Çatı, kadına yönelik şiddetle mücadelenin ve kadın dayanışmanın sembolü oldu. 
Ve yıldönümünü aralarında kültür sanat, siyaset ve iş dünyasından kadına yönelik şiddete duyarlı isimlerinin olduğu çok sayıda Mor Çatı dostu, kadına yönelik şiddete karşı dayanışmayı büyütmek için buluştu bu kutlama yemeğinde. Mor Çatının kadına yönelik şiddetle mücadele alanında gerçekleştirdiği faaliyetlerinin ve bu faaliyetlerinin devam edebilmesi için dayanışmanın önemi büyük. Çok sayıda kurum ve kişinin destekleriyle gerçekleşen dayanışma yemeğinden elde edilecek gelir, Mor Çatının dayanışma merkezi ve sığınağına başvuran kadın ve çocuklara psikolojik hukuksal ve sosyal destek verilmesine katkı sağlayacak. 

***

Aslında her şey 1987 yılında başladı. Çankırı'da bir hakim boşanmak isteyen bir kadının başvurusunu "kadının karnından sıpayı, sırtından sopayı eksik etmeyeceksin" gerekçesi ile reddetmişti. Bu mahkeme kararı aynı yıl gerçekleşen dayağa karşı kadın dayanışması kampanyasının fitilini ateşledi. Mor Çatı ise bu kampanyanın sonucunda bir grup feminist kadın tarafından 1990 yılında kuruldu. 1995 yılında ise Türkiye'nin ilk bağımsız kadın sığınağını açtı. Mor çatının kurucularından Av. Canan Arın şöyle diyor: "Türkiye'de genel kanı, sadece okuma yazma bilmeyen parası olmayan fakir kesimin erkeklerinin, kadınlara şiddet uyguladığı yönündeydi. Ki hala da bu düşüncelerin ağırlıkta olduğunu görüyoruz. 1987 yılında sadece bu erkeklerin şiddet uygulamadığını bildiğimiz için bir kampanya başlattık "Bağır Herkes Duysun" şiddete maruz kalan kadınlar bu durumdan o kadar utanıyorlardı ki bu yüzden kampanyanın adını bu şekilde koyduk. 

Mesela şiddete maruz pek çok müvekkilim utancından kapıları perdeleri kapatıyor, eğer dayak yemiş sokağa çıkmak zorunda ise ya dolaba ya da kapıya çarpmış ya da merdivenlerden yuvarlanmıştır. Ama dayak yediğini kimseye söyleyemiyor utanıyor. Bu kampanya da şiddete maruz kalmış kadınların bize mektup yazmalarını istedik. Felsefe doktorası olan, hukukçu, doktor vb. olan zengin beyefendilerden şiddet gören kadınlar hikayelerini gönderdi. 
Bunların hepsini bağır herkes duysun isimli kitapta topladık. O kitapta şiddete maruz kalanların neler yapması gerektiğini şiddete uğrayanın değil, şiddet uygulayanın utanması gerektiğini anlattık. 1983'te kitabı yayınladık. Mor Çatının en önemli farklarından biri ise ciddi bir kadın politikası yapıyor olmasıdır. Bu çok önemli yani herhangi bir sığınak değildir. 

Mor Çatı sığınağında kalan kadınlarla hiyerarşik bir ilişki kurulmaz. Mor Çatı sığınağında kalan kadınlara hapishanede kalan suçlu muamelesi yapılmaz. Bu güne kadar bu şekilde 35 bin kadınla dayanışma merkezinde sığınakta ise 1000'e yakın kadın ve çocuğa sosyal psikolojik ve hukuksal destek sağladık". 

***

Kadına yönelik şiddet bir insan hakkı ihlali. Dünya Avrupa ve Türkiye ölçeğinde gösteriyor ki, her 3 kadından biri hayatlarında en az bir kez bir şiddet türüne maruz kalmış. Türkiye'de yaklaşık % 90'ı maruz kaldığı şiddet için başvurusu yapmamış. Şiddet uygulayan erkeklerin % 79'a yakını eş, eski eş, sevgili ve eski sevgili. Şiddet maalesef farklı sosyal ekonomik düzeyden, kültürden bütün kadınların hayatını kesiyor. Kadın cinayetleri oranları maalesef Türkiye için çok vahim, her gün neredeyse 3 kadın öldürülüyor. Mor Çatı 25 yıldır kadınların gücünü görerek, şiddetin sorumlusunun fail olduğunu unutmadan, şiddete maruz kalan kadın ve çocukları yargılamadan dinledi. Kadınların kararlarını esas alarak şiddetten uzak hayatlar kurmaları için ihtiyaç duydukları destekleri kendi imkanları ölçüsünde verdi. 

Sevgili okuyucularım, bu bilgiler çölde bir vaha gibi, kutluyoruz, alkışlıyoruz, destekliyoruz.