Dünya'yı pençesine takmış, sürüklüyor terör. Ülkeler birbirine seyirci. Ancak bu kez "bana dokunmayan yılan bin yaşasın" demeye fırsat bulamadan oldu olanlar. Bir baktılar ki terör burunlarının ucuna gelmemiş. Göbeğine yerleşmiş ülkelerinin. Öyle ki sırtlarına hançer saplayacak fırsatı kollamakta. Dün Fransa, bugün Belçika, kim bilir yarın hangi Dünya ülkesi. Oysa otuz iki yıldır hüküm sürmekte ülkemde. Kimin umurunda?

Artık umurlarında! Yıllardır kucak açıp, sarmaladıkları hançerledi sırtlarından. Ne büyük gaflet ve hıyanet içinde olduklarının anca farkına vardılar. Anca anladılar vahameti. Dün besledikleri kargalar bugün gözlerini oymakta. Keser döndü. Sap döndü. Günü geldi hesap döndü. Önce Paris, sonra Brüksel terör saldırılarıyla sarsıldı. Onca masum insan öldü. Onca masum insan da yaralandı. "Nasıl kalkacağız bu vebalin altından?" diye düşüne dursunlar. Ne de olsa yaşamını yitiren ve yaralananların çoğu kendi vatandaşları. Oysa dili, dini, ırkı ne olursa olsun, ülkemde ya da başka ülkede doğsun, terörle yitirilenlerin insan olmaları yetiyor bize. Ruhları şad olsun.

Albert Einstein "insanoğlu yargıladıklarını yaşar" der. Ahkam kesmek doğru değil demek ki. Çoğu ülke, ancak özellikle Avrupa, vatanımızı kasıp kavuran terör belasını bildi, bilmezden geldi. Yetmedi besledi. Böylesi işine geldi. Koynunda beslediğinin gün gelip yılana dönüşebileceğine hiç ihtimal vermedi. Haddini aşan laflar söyledi aleyhine ülkemin. Siyaset gereği konuşurken suçladı. Taziye gereği konuşurken dudak büktü. Yardımlaşma gereği konuşurken mangalda kül bırakmadı. İş eyleme gelince sırt çevirdi. Eylemle söylem aynı olamadı bir türlü. Samimi değillerdi ki olsun. Ne kendilerine, ne de ülkeme. "Yalan söyleyen kendine söyler". "Aldatan kendini aldatır" derler ya. Kazdıkları kuyuya kendileri düştü.

İnsanoğlu iyi de düşünür kötü de. İyilik ve kötülük mücadele halindedir içimizde. İşin içinde mücadele varsa kazanan kadar kaybeden de olacaktır. "Hangisi kazanır, hangisi kaybeder?" diye sorulacak olsa hangisi daha iyi beslenirse o kazanacaktır elbet. İçindeki kötülüğü besleyen çok! Gün geçtikçe artıyor. "Dünyanın çivisi çıktı" deniliyor ise boşa değil. Ülkeler birbirinin derdiyle, kederiyle kafa buluyor adeta. Her biri diğerine sırt çevirerek dert ve kederden uzaklaştığını sanıyor. Oysa her uzaklaştığında terör yaklaşıyor ona. Teröre güç kazandıran tavırlar bunlar. Dağ dağa küsmüş dağın haberi yok ama terörün var. Husumeti görüyor, değerlendiriyor ve uyguluyor.  Çorbada tuzu bulunsun istiyor.    

Terörle mücadele için Global dayanışma gerek. Zor iş. Zamanında yapılması gerektiği halde yapılmayıp, biriktirilen kolay işler (Jean Jacques Rousseau) yani. Daha da zorlaştırmamak gerek. Bir bugün iki yarına bedel (Benjamin Franklin). Bugünden başlamak gerek.