Sizi bilmem ama ben...
Çok buruk, çok üzgün, çok bedbahtım.
Sanki bu yıl Cumhuriyet Bayramı önceki yılların aksine bana gam, endişe, sıkıntı getirdi.
Hani dini bayramlarımız için dilimize doladığımız "Nerede o eski bayramlar" cümlesi var ya, hep o geliyor aklıma.
Önce zor tutuyorum kendimi, "Nerede o eski Cumhuriyet'ler" dememek için, sonra da haykırmak istiyorum, "Cumhuriyet nerede" diye...
Şimdiye kadar hiçbir 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı'nda bu kadar kötü hissetmemiştim kendimi.
Her yerde ağır bir hava, insanlar nefes alamıyor.

Sanki Cumhur'un Bayramı değil de, birilerinin...
Elimden en kıymetlimin alınışına ben ne kadar üzülüyorsam, birileri benim kaybettiğimi kazandıkları için o kadar seviniyor. Bebeğin annesinden, çocuğun oyuncağından, sevgilinin sevgiliden yoksun bırakılma anları gibi...

Nasıl bedbaht olmayayım ki?
Koca koca adamların önce Andımız'ın kaldırılışının çok iyi olduğunu, sonra da geç bile kalındığını, daha sonra da "Zaten bizim çocuklarımız yalan söylüyorlardı" demelerini hazmedemiyorum.
Demek ki bu düşüncedeki Kürtler 1933 yılından beri her sabah yalan söylediler.

1933 yılında zamanın Milli Eğitim Bakanı Reşit Galip'in bu andı kaleme aldığı yıllarda bu ülkede Kürt yok muydu?
Vardı...

Laz, Çerkez, Arnavut, Abaza, Gürcü, Ermeni yok muydu?
Vardı...

Bugün Kürtlerle birlikte bu azınlıklar var mı?
Var...

Lütfen söyleyin, hangi azınlık bugün "Biz 1933'ten beri yalan söylüyoruz" diyor.
Hangi azınlık Türkiye'de yaşamaktan hicap duyuyor.

Hangi azınlık 'çözüm süreci' adı altında bu ülkenin Başbakan'ını tehdit edip, "İmralı orada, Kandil burada" diyebiliyor.
Zaten anlayamıyorum, 'çözüm süreci'ni de, 'demokratikleşme paketini' de...

Çözüm süreci diyorlar, neyi çözeceklerini onlar da bilmiyorlar.
Demokratikleşme paketi diyorlar, pakete soktukları demokrasiyi andımızı kaldırmaktan, türbanı Meclis'e sokmaktan ibaret zannediyorlar.
Ben zaten Andımız'a takılı kaldım, aşamıyorum bu travmayı.
Ben...

Türkiyeli olmayı hazmedemeyen Kürt'ün bu topraklarda yaşama hakkının olmadığını düşünen Türkler'denim.
Sizi bilmem, ama bu yıl en büyük bayram bana gelmedi.
İlk kez böyle oluyorum.
Düşünüyorum, sadece üzülüyorum.
Çünkü ben sıranın neye geldiğini hissediyorum.