Son zamanlarda ‘moda’, ‘sanat’ ve ‘yaşam’dan söz etmeye çalışıyorum.

Bugün de, emekli öğretmen Nurten Yelken ile torunu TAKEV’in öğrencilerinden Bertuğ’un isteği üzerine, ‘Dünyaca Ünlü Müzeler’ e göz atacağım.

Her biri insanlık tarihinde kısa bir yolculuğa çıkaran müzeler, günümüze kadar ulaşmayı başarmış en eski tarihi kalıntıların korunduğu ve bizlerle buluştuğu yerlerdir.

Bizim birkaç saat içerisinde gezip dolaştığımız bu yapıların tamamlanması için yıllarca süren çalışmalar yapılmıştır.

İnternetten ya da kitaplardan gördüğümüz eserlerin vücut bulduğu bu mekanların büyülü atmosferi her daim insanlığı etkilemiştir.

Arkeologların özverili çalışmalarıyla ortaya çıkan eserlerin ve kalıntıların uygun koşullarda saklanarak korunması için müzelerin varlığı çok önemlidir.

Kendimizden belki de binlerce yıl önce yaşamış dünyaları keşfetmenizi sağlayacak ve sizleri keyifli bir yolculuğa çıkartacak bazı müzeleri tanımaya hazır mısınız?

PERGAMON MÜZESİ

Berlin'in Müze Adası'nda yer alan beş müzeden biri olan Pergamon Müzesi'nde sergilenen eserler, Alman arkeologların Osmanlı topraklarında etkili oldukları 19. yüzyıl sonları ve 20. yüzyıl başlarındaki kazılarda ortaya çıkarıldılar.

Bergama Müzesi adını Pergamon'daki Zeus sunağından alıyor. Helenistik dönem yapısı olan ve İzmir Bergama'da yer alan Zeus sunağı 1910 yılında Almanlar tarafından gün yüzüne çıkarılıp Berlin'e götürülmüş.

Müze binası, mimar Alfred Messel tarafından tasarlandı.

Ludwig Hoffmann yönetiminde 1910 yılında başlayan inşaat I.Dünya Savaşı döneminde de devam etmiş ve 1930 yılında tamamlanmıştır.

Geri almak için yıllardır büyük mücadele veriyoruz.

LOUVRE MÜZESİ

Dünyada en çok ziyaret edilen müzelerden biri olan Louvre Müzesi’ni fotoğrafını görür görmez tanıyabiliriz.

13.yy başlarında Viking akınlarından korunmak için Philippe Auguste tarafından ilk şekliyle inşası yapılan saray, 1793 yılında müze haline getirilmiştir.

Müzenin içinde konferans salonu, eğitim bölümü, zengin bir kütüphane, eserlerin incelendiği ve yenilendiği laboratuvara eşlik eden sanat tarihi ve müzecilik eğitimi veren Louvre Müze Okulu da bulunuyor.

Müzede heykel, resim, doğu sanatları, Mısır ve Yunan sanatları gibi dalların yer aldığı bölümler mevcut.

MADAME TUSSAUDS MÜZESİ

Ünlülerin balmumu heykellerinin sergilendiği ve geçtiğimiz yıllarda İstanbul’da da bir şubesi açılan Madame Tussauds London Müzesi Londra’nın en çok ziyaretçi çeken müzeleri arasında yer alıyor.

250 yıl önce ilk olarak Londra’da açıldığı günden beri milyonlarca insan tarafından ziyaret edilen ve bugün hala popülerliğini koruyan dünyanın en ünlü Balmumu Heykel Müzesi geçmişten günümüze birçok ünlünün arasında eşsiz, duygu yüklü bir yolculuk sunuyor.

Müzeye adını veren Marie Tussaud, Fransız bir heykeltıraştır.

MISIR MÜZESİ

Mısır’ın başkenti Kahire’de bulunan müze, Osmanlı döneminde Mısır Valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşa tarafından eski Mısır Medeniyetinden kalan eserlerin ticaretinin yapılmaması ve yağmalanmaması için kurulmuş bir müzedir.

Antik Mısır'ın farklı dönemlerine ait baş yapıtlarını sergilendiği müze, heykeller, rölyefler ve küçük sanat objelerinin yanında taş lahitler ve Mısır mimarisinin anıtsal eserleriyle MÖ 3000'den Romalılara kadarki dönemin tanıklığını yapmaktadır.

RİJKS MÜZESİ

Hollanda tarihine ışık tutan bu müzede özellikle Rembrandt ve Jan Vermeer’in tablolarını görebilirsiniz.

Ulusal Sanat Galerisi adıyla 1800 yılında hizmete açılan Rijksmuseum daha sonra Kral Louis Bonaparte (Napolyon’un kardeşi) tarafından Amsterdam’daki Kraliyet Sarayı yerine taşınmıştır. Restorasyon çalışmaları sonucunda 2013’de tekrar açılışı yapılmıştır.

Müzenin adı Kraliyet Müzesi / Devlet Müzesi anlamına gelmektedir.