Maça ayağa pas yaparak başlayan Altınordu'ya karşı tam saha presle cevap vermeye çalışan Denizlispor gördük ilk dakikalarda. Yine klasik preslerden biriydi. Pres, adam adama oynayarak değil, pasın atıldığı oyuncuya koşaraktı. Böyle olunca baskı rahat aşıldı ve daha bir iki dakika içinde Mirkan yüzde yüzlük bir pozisyonda, boş kale varken direğe nişanladı.
Denizlispor ise ataklarında pas yapmaktan çok dikine top sürmeyi yeğledi, 2 - 3 kişi ile bile tehlikeler yaşattı.
9. dakikada yine az adamla gelen Denizlispor, yüzde yüzlük bir gol pozisyonu yakaladı, 2 oyuncuyla kaleciyle karşı karşıya kalmasına rağmen Moritz'le golü bulamadı ya da başka bir deyişle Ali Emre gole izin vermedi.
11. dakikada genç kaleci Ali, hava topuna yükseldi, elinden kaçırdı, defans araya girerek golü önledi. Bu biraz da acemiliğine geldi.
15. dakikada da Kerim önünü çok güzel açtı, vuruşunu Asil Kaan önledi.
32. dakikada kullanılan serbest vuruşta bu sefer gol geldi Ömer ile. Arkadan koşarak zıplaması sayesinde, herkesten en yükseğe çıkmasını sağladı ve vurduğu kafa ile de golü...
37. dakika dönüm noktası idi. Denizlispor'da Kerim Can doğrudan kırmızı kart gördü. Yere düşerken rakibinin gitmesini engellemek için sağ ayağıyla tekme attı. Altınordulu oyuncu düşmedi ve devam etti. Bu seferde diğer ayağıyla arkadan sert bir darbeyle rakibini yere indirdi. Üst üste 2 kasti tekmeyi hakem kırmızı kartla cezalandırdı. Altınordulu oyuncu ilk pozisyonda düşse, sarı kartla geçiştirilecekti, düşmemesi avantaj getirdi takımına ama sadece akıllarda...
Eksik rakibi karşısında Altınordu çok bastırmaya başladı ancak gole uzak kaldı ve ilk yarı sona erdi.
2. yarıda Denizli 11 kişiyle oynar gibi başa baş bir oyun sergiledi, ezilmedi.
Yine bir duran toptan gol geldi. Denizlispor bu sefer Ziya ile golü buldu ve farkı 2'ye çıkardı. Golde arkaya 3 kişi kaçırıldı, kafa vuruşunu bu sefer kaleci çıkardı. Dönen topa hiçbir Altınordulu oyuncu koşamadı. Hem arkaya kaçırdılar, hem kafa vurdurdular hem de takip etmediler.
80. dakikada Ziya kaleciyle karşı karşıya kaldı, farklı şekilde auta vurdu sonrasında da çimleri dövdü. Bozuk zeminler, oyuncuların futbol oynamalarına engel oluyor. Bu yüzden de bu sahalardan futbolcu çıkmasını beklemek büyük hata...
Pozisyonu bol bir müsabaka oldu. Kalecilere çok iş düştü. Kaçanlar ve kurtulanlardan sonra Denizlispor'un 2-0'lık üstünlüğüyle sonuçlandı.
Genel olarak karşılaşmada daha da takım gibi oynayan Altınordu idi. Çok güzel paslaşmalarla ceza alanına dahi girdi, orada kolay olanı, topu kaleye vurmayı, golü atmayı bir türlü beceremedi. Yine defansta alışılagelmiş hatalar yapılınca goller de geldi.
Altınordu için bir diğer önemli konu çekilen şutlar. Ceza alanı dışından çok güzel şutlar çekilmesine rağmen, ceza alanı içerisinde, kaleye daha yakın bir yerden çekilen şutlarda çok kötüydüler. Bunu da dengelemeleri gerekiyor.
Saha içinde gözüme batan isim Kappel idi. Maçın başından sonuna kadar, gerek 11 kişi ile oynarken de gerekse 10 kişi kalındığında da defansa geldi, defans oyuncusu gibi hatta bir çok defans oyuncusundan daha başarılı bir şekilde top kaptı, hemen ardından ileriye koşup, asıl görevini yapmaya çalıştı. Adeta 2 kişilik oynadı.

Göztepe defansta çaresiz

Göztepe'nin güzel bir oyun sistemi var ve bu sayede sıralamada ligin zirvesine yakın yerde. Rakip son 2 senenin şampiyonu Beşiktaş. Üst düzey bir takım ve üst düzey oyunculardan kurulu. Bu takıma karşı nasıl oynamalı?
Başarıya ulaştıran sistemden vazgeçmek olmaz. Vazgeçmedi Tamer Tuna ve bu sayede ilk dakikalarda 2 önemli pozisyon yakaladı.
Her zamankinden daha çok koşacak, hep topun arkasında olacak, alan daraltacaktı. Onu da yapmayı başardı, yarı alanında karşıladı Beşiktaş'ı, takım halinde topun arkasında duruldu.
Yıldız oyuncusu çok olan bir rakip. Hepsine birer önlem alacak ve hatasız oynayacak. Maç öncesi önlem alınmış olsa da, futbolcular bunu sahada uygulayamadılar. Uygulayamayınca da sürekli hatalar yapıldı.
Daha 7. dakikaydı. Babel ceza alanı çizgisi üzerine bir orta yaptı. Oradan bir tehlike yaşanması imkânsız çünkü sadece Talisca var ceza alanı dışında. O Talisca koştu, ceza alanı çizgisi üzerinden zıplayarak kafa vurdu, şut atmışçasına gitti ve top filelerle buluştu. Görmeye alışık olmadığımız bir goldü, güzeldi. Ancak o kadar boştu ki Talisca, inanılacak gibi değildi. Göztepeli oyuncular tamamen uyudular. Halil topla oynayana kilitlenmiş arkasındaki Talisca'yı görmedi. Tayfur gördüğü halde önlem alma gereği duymadı, kendini hücum edermişçesine arka tarafa, boş alana attı, etkisiz eleman oldu. İki Göztepeli oyuncu arasından, geniş boşluktan gol geldi.
Sonrasında Göztepe oyuna hâkim olsa da, ceza alanına girmeyi başaramadılar. Sadece uzaktan şutlarla kaleciyi zorlayabildiler o da çok az.
İkinci yarıya bu sefer Beşiktaş hızlı başladı. Babel tek başına defans üzerine gitti, ceza alanına girdi, önünü açtı, vurdu ve farkı 2'ye çıkardı. Yine defansta bir acizlik yaşandı, Hiç kimse önüne geçemedi, omuzunu dayayamadı, fiziğini kullanamadı. Üstelik bu ilk gidişi değildi Babel'in böyle başıboş. Öncesinde de orta saha civarından gitmiş, ceza alanına kadar engellenmeden girebilmiş, gol atamamıştı.
Arkasından bir hata daha... Bu sefer Cenk'i bıraktılar bomboş, topu aldı, döndü, vurdu, direğe çarpan top filelerle buluştu. Defans yine çizgi halindeydi, iki oyuncu sağa ve sola açılmış, büyük boşluğun ortasında Cenk'i yapayalnız bırakmıştı. Boş oyuncu varken, top oraya atıldı, Cenk rahatça döndü, kaleciyle karşı karşıya kaldı, golü atmakta zorlanmadı.
Fark 3'e çıksa da Göztepe maçı bırakmadı. 0-0'mış gibi devam etti. Bu da meyvesini verdi ve Ghilas'ın ayağından fark 2'ye indi. İtiraf etmeli ki gol bariz bir şekilde ofsayttı. Hakem sayesinde bir gol atılmış olsa da, geçmiş dakikalarda Göztepe lehine verilmeyen bir penaltı da vardı. O verilse farklı bir senaryo yazılabilirdi mücadelede.
Leo'nun gördüğü kırmızı karta da şaşırmamak elde değildi. İki oyuncu da topa ayak uzattı, Necip daha çabuk davrandı. Leo da ayağına basmak zorunda kaldı. Ama dikkat edilecek olursa, gücünü vermeyip, kendini yere attı. Kasti bir basma yok, sert bir basma da yok.
Beşiktaş, hafta arası oynadığı Şampiyonlar Ligi maçından ötürü olsa gerek kendini pek fazla zorlamadı. Daha 7. dakikada attığı golden sonra da biraz rehavete girdi. Göztepe'ye oynama izni verdi ama ceza alanından da uzak tutmayı bildi.
Maça damgayı Göztepe defansı vurdu. Bariz hatalarla rakibine gol izni verdi, mağlubiyeti getiren etken oldu.

Tehlike çanları Manisa için çalıyor

Manisaspor karşılaşmaya tam saha presle başladı. Rakibini ısırıyordu. İstek ve azim üst düzeydi. Ancak bu presi Gazişehir Gaziantepli oyuncular rahat aştılar. Çünkü adam paylaşımında büyük sıkıntı vardı. Boşta mutlaka bir kaç oyuncu bırakıyorlardı. Sonra topu kapmak için uzun deparlar atmak zorunda kalıyorlar, güçlerini tüketiyorlardı.
Top Manisaspor'a geçtiğinde basit pas hataları yaptılar. Bu pas hataları sonucu kalelerinde bazı tehlikeler yaşadılar. İleriye paslaşarak çıkamadılar, sadece hızlı hücumlarda kaleye gitme şansı yakalayabildiler.
Her şeye rağmen karşılaşmanın ilk dakikalarında en net gol şansı yakalayan takım Perovic'le Manisaspor idi. Kaleciyi de geçen topu, defans oyuncusu çıkardı.
8. dakikada Atiemwen'in kafa ile arkadaşlarına atmak istediği top, herkesin arkasındaki Zec'in önüne düştü. Vuruşu auta gitti. Kafa ile hemen önündeki arkadaşlarına topu bırakamaması, bu düzeydeki bir oyuncuya hiç yakışmadı.
Manisaspor, rakibine karşı mahkûm oynadı. Atak üstüne atak yedi, oyun yarı alanına yığıldı. Hatta bir ara abluka altına alındı kale. Yıldızları Webo'suyla, Okan Derici'siyle çok zor anlar yaşattılar. Ayakta kalan tek isim, Göztepe'den kiralanan ve takımında ilk lig maçına çıkan kaleci Göktuğ idi. Başarılı kurtarışları sayesinde ilk yarı bitmeden olası farkı önlemiş oldu.
38. dakikada Manisa'nın tek gol umudu olan hızlı hücumunda gol geldi ama hakem ofsayt bayrağını kaldırmıştı. Çok tartışılacak bir karardı.
51. dakikada Okan Derici topla Mustafa Sevgi'nin üzerine üzerine gitti. Mustafa rakibini kalenin uzağına doğru yönlendirmesi gerekirken, inanılmaz bir hata yaptı ve öne doğru hamlede bulundu. Bir harekette geçildi. Verilen pasla gol geldi.  
Gol sonrası baskı kuran takım siyah beyazlılar oldu. Manisa kendine gelmişti. Kaleciyle karşı karşıya bir pozisyon bulundu, vuruş kötü olunca, kaleci topu çıkarmayı başardı.
Bastıran Manisa'ydı ama gol yiyen takım da oldu. Belçikalı Kabasele, ceza alanında çok güzel bir feyk attı. Vuruşu da güzeldi. Birçok oyuncu topa müdahale etmek istedi, hepsinin arasından, adeta iğne deliğinden geçti. Biraz da şans yanındaydı.
Karşılaşmaya damgasını vuran konu, çekilen şutlardı. Gazişehir Gaziantep 17 şut çekmişken Manisaspor ise sadece ve sadece 3 tane çekebildi. İsabetli şutlarda ise 11'e karşı 2 şutla ev sahibi takım ezici bir üstünlük yakaladı.

Balıkesir isabet ettiremiyor

1. Lig'de genelde durgun maçlar izlemeye alışmıştık. Bu sezon da birçok müsabaka böyle iken, son haftalarda bir şeyler değişmeye başladı. Birçok takım koşmaya, savaşmaya başladı. İstanbulspor ile Balıkesirspor Baltok arasındaki mücadele de böyleydi işte.
Yüksek tempoda oynanan karşılaşmalarda hata da çok olur. İlk büyük hata Balıkesir'den geldi, ceza alanı içinde kaptırılan top, golle sonuçlandı.
Balıkesir yavaş yavaş rakibinin üzerine yüklenmeye başladı. Klasik önde olanın skoru koruma, geride olanın gol atma isteğinden kaynaklanan durum.
34. dakikada ikili mücadele sonrası Yalçın Cumali'ye kalkarken diziyle vurdu. Cumali kendini yere atsa, sarı kart verdirecek rakibine. Bunu yapmayınca ikisi de suçlu oldu, ikisi de hakemden uyarı aldı. İyi niyet bazen zararlı olabiliyor, dezavantaj sağlayabiliyor.
Düşenler, kalkanlar, sakatlananlar, birbirine girenler... Buradan çıkan topla ilerleyen İbrahim Halil, kendisinin ve takımının 2. golünü kaydetti, 35. dakikada.
36. dakikada Abdulkadir kaleciyle karşı karşıya kaldı. Vuruşu direkten döndü. Otoo bomboş kale varken, altıpas çizgisi üzerinden auta vurdu. İki pozisyonda da inanılmaz goller kaçtı.
İkinci yarıda da tempo yüksekti. Top kapma mücadelesi içinde geçti, gol pozisyonları azaldı. Sık sık top kayıpları yaşandı. Bir kişiye yeri geldi 4 kişi, 5 kişi bastı, sıkıştırdı.
85. dakika ve sonrası gol sağanağı vardı. Bu kadar koşudan sonra yorulmuş olsa gerek futbolcular, daha fazla açık vermeye başladılar.
Kaleciden dönen topu tamamlayan Şaban skoru 3-0 yaptı. 4. İstanbulspor golünde de Vukovic'in emeği(!) büyüktü. Ceza sahasını terk etti, topa Onur'dan daha önce yetişmeye çalıştı ama başaramadı. Onur da kaleciyi geçip, boş kaleye gönderdi meşin yuvarlağı. Kaleci çıkmasa, defans büyük ihtimalle yetişecekti.
Balıkesir'in tek golü Sedat'tan geldi, yaklaşık 30 metreden çektiği şutla.
Her iki takım da gol pozisyonlarına girdi. Farkın sebebi, gol vuruşlarında İstanbulsporlu oyuncuların daha becerikli olmalarıydı. Toplam şut ve isabetli şut maçın özetini çıkarmaya yeter. Balıkesir 17 şut çekti. Rakibi sadece 8. 2 katından daha fazla fark yapmışken, isabetli şutlarda inanılmaz bir durum vardı. Ev sahibi takım 4'e karşı 3 öndeydi. Daha da fazla söze gerek yok.