Tam tamına 6 puanlık bir maç. Denizlispor 17 puanla 16., Eskişehirspor ise 18 puanla 15. sırada yer alıyordu. Denizlispor evinde oynama avantajına sahipti. Konuk ettiği Eskişehir de ligde oynadığı son 4 maçı kaybetmişti. Galibiyete yakın olan taraf Denizlispor...
Maç başladığında ev sahibi takım çok iyi top çevirmeye başladı. Rakibine top göstermedi bile denebilir. 3. dakikada da gole çok yaklaştı. Aissati defans arkasına İsmail'i kaçırdı. Onun ortasına Eze kafa vurdu ama kaleyi tutturamadı.
4. dakikada da Ofeodu topu orta yuvarlakta aldı. Arkasından Aissati koştu ve yetişti. Kalabalık defans içerisine doğru ilerlerken, Aissati omuzunu dayadı. Ancaaaak fiziğini kullanarak yüklenip, dengesini bozup, kendi arkadaşlarının rahatça topu almalarını sağlaması gerekirken, topa hamle yaptı ve başarılı olamadı. Oyundan düştü. Ofeodu rahatça ceza alanına girdi, topa dokundu, hamle yapan Alperen geç kalınca, penaltıya sebebiyet verdi.
Geçen hafta yeşil siyahlıları oynadıkları futbolla çok eleştirmiş, sert futbol oynamazlarsa ligde kalmalarının zor olacağını yazmıştım. Bu golün ana sebebi de yumuşak kalmalarıydı.

Golden sonra iyi paslaşmalar devam etti. Fakat ceza alanına top taşınamadı. Çok az sayıda da olsa pozisyona girildi, son vuruşlar kötü olunca, değerlendirilemedi.  
Futbolda bir kural vardır. Defanstan top uzaklaştıracaksan ve uzun vurma durumun yoksa topu kenarlara atacaksın. Eğer atmazsan yani Lazic gibi topu cepheye doğru uzaklaştırmaya kalkarsan, Semih'in önüne düşer, güzel bir vuruş çıkartarak takımını 2-0 öne geçirir. 2 basit hata, 2 gol. Üstelik bunlar dışında yaşanmış tek bir pozisyon bile görmemişken kalesinde.

Yeşil siyahlıların artık gol değil, gollere ihtiyacı vardı. Bu düşünce de defansın aksamasına ve Eskişehir'in pozisyonlar bulmasına neden oldu.
İkinci yarı Eskişehirspor tam saha pres yapmaya başladı ve alan daralttı. Denizlisporlu oyuncular pas yapamamaya başladılar. Sonucunda da sürekli uzun toplarla çıkmak zorunda kaldılar. Etkinliği tamamen azaldı, rakibine baskı kurmayı başaramadı. Sanırım ilk yarı gibi paslaşarak çıkma düşüncesi kafalarından tamamen silindi, oyun disiplininden uzaklaşıldı ve farktan dolayı en kısa sürede rakip kaleye gidip gol atma hissine kapılındı. Gol atmaya muvaffak olunamadı, karşılaşma 2-0 sona erdi.
Tekrardan yumuşak futbola döneyim. Eskişehirli oyuncular sürekli faul yaptılar. Bu konuda rakiplerinin ne kadar zayıf olduğunu onlar da biliyorlardı ve lehlerine çok güzel kullandılar. Yerden kaldırmadılar adeta ve bu sayede de top oynamalarına izin vermediler. Eskişehir'in kalecisi Kayacan da başarılı bir performans sergiledi. Ceza alanına tamamen hâkimdi. Çizgide beklemeyi yeğlemedi. Çıktı topları aldı. Bazen de ceza alanını terk edip, bir defans oyuncusu gibi, atakları kesti. Bu hafta Denizlispor için küme düşme hattından çıkış haftasıydı ama bunu değerlendiremediler ve de en büyük rakiplerine yaşam şansı verdiler, kendilerini adeta uçurumdan aşağı attılar. Üzerindeki rakibi ile fark 4 puana yani 2 maça çıktı.

Manisa morallendi

Manisaspor, ligin averaj takımı Gaziantepspor'u ağırladı evinde. Bu karşılaşma hakkında kimin kazanacağı değil, ne kadar fark olacağı konuşuluyordu sadece.
Gaziantepspor'un tek galibiyeti ligin 2. haftasında kardeş takımı Gazişehir Gaziantep karşısındaydı. Berabere kaldığı maç sayısı ise 4 idi. Ligin sonunda. İlginç başka bir detay daha vardı. Puan aldığı takımlar, Denizlispor dışında zirveye oynayan takımlardı. Manisaspor da alt sıralarda yer alıyordu.
Maç başladı ilk 6 dakika içerisinde skor 2-0 oldu. Manisaspor çok bastırdı, rakibine kalesine gelmesine dahi izin vermedi. İlk yarı da 3-0 sona erdi. İkinci yarıda siyah beyazlılar maçı kafalarında bitirmiş olsalar gerek, atak oynayan takım Gaziantepspor idi. Topla daha çok oynadılar, daha çok köşe vuruşu kullandılar ama yalnızca 1 gol atabildiler.
Ev sahibi ekip için alınan bu 3-1'lik galibiyet üzerine pek yorum yapılamaz. Söylenecek tek şey iyi bir moral olduğu. En çok ihtiyacı olduğu şey ise bu idi.